Translation of "Nail" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Nail" in a sentence and their turkish translations:

I broke a nail.

Bir tırnak kırdım.

Give me another nail.

Bana bir çivi daha ver.

My nail has broken.

Benim tırnağım kırıldı.

- A nail penetrated the car tyre.
- A nail penetrated the car tire.

Bir çivi araba lastiğine girdi.

The nail tore his jacket.

Çivi onun ceketini yırttı.

The nail pierced the wall.

Çivi duvarı deldi.

A nail punctured the tire.

Bir çivi lastiği patlatmış

Please nail the windows shut.

- Pencereleri sıkıca kapat lütfen.
- Lütfen pencereleri güzelce kapat.

I stepped on a nail.

Çiviye bastım.

Mary is a nail technician.

Mary bir tırnak teknisyeni.

I have a broken nail.

Benim kırık bir tırnağım var.

What's your favorite nail polish?

Favori tırnak cilan nedir?

Oh, I've broken a nail!

Oh, bir tırnağı kırdım!

Mary seldom uses nail polish.

Mary nadiren oje kullanır.

Nail could be used in spells

Büyülerde tırnak kullanılabilirdi

Drive the nail into the board.

Çiviyi tahtaya çak.

The nail went through the wall.

Çivi duvardan geçti.

Mary works at a nail salon.

Mary bir manikürcüde çalışıyor.

Drive a nail into this board.

Bu tabloya bir çivi çakın.

My sister stole my nail polish.

Kız kardeşim ojemi çaldı.

Do you have a nail file?

Bir tırnak törpün var mı?

What's your favorite nail polish color?

En sevdiğin tırnak ojesi rengi nedir?

He defended himself tooth and nail.

Var gücüyle kendisini savundu.

I can't get this nail out.

Bu çiviyi çıkaramıyorum.

- Tom hit the nail right on the head.
- Tom hit the nail on the head.

Tom taşı gediğine koydu.

- The nail that sticks up gets hammered down.
- The nail that sticks out gets hammered down.

Uzayan tırnak çekiçlenir.

- We found a nail stuck in the tire.
- We found a nail stuck in the tyre.

Lastikte sıkışmış bir çivi bulduk.

He drove a nail into the board.

O, tahtaya bir çivi çaktı.

He scratched his arm with the nail.

O tırnağı ile kolunu tırmaladı.

Nail polish is as interesting as Buddhism.

Tırnak parlatıcı, Budizm kadar ilgi çekicidir.

He hit the nail on the head.

O taşı gediğine oturttu.

Mum doesn't let me wear nail varnish.

Annem tırnak cilası kullanmama izin vermiyor.

Do you like to wear nail polish?

Oje sürmekten hoşlanır mısın?

I don't like to wear nail polish.

Oje sürmeyi sevmem.

The smell of nail polish is bad.

Ojenin kokusu kötü.

She hit the nail on the head.

O, taşı gediğine koydu.

You've hit the nail on the head!

- Tam üstüne bastın!
- Taşı gediğine oturttun.

Tom hurt himself on a rusty nail.

Tom paslı çiviyle kendini yaraladı.

I tore my jacket on a nail.

Oracıkta ceketimi yırttım.

He hung his hat on a nail.

O, şapkasını bir çiviye astı.

Tom hung his cap on a nail.

Tom şapkasını çiviye astı.

Tom tore his shirt on a nail.

Tom'un gömleği çiviye takılıp yırtıldı.

Where did Mary buy this nail polish?

Mary bu ojeyi nereden almış?

Have I hit the nail on the head?

- Tam üstüne bastım mı?
- Taşı gediğine oturttum mu?

Her nail polish had begun to come off.

Onun ojesi dökülmeye başlamıştı.

It's a good idea to bring nail scissors.

Tırnak makası getirmek iyi bir fikirdir.

You hit the nail on the head there.

Sen orada taşı gediğine koydun.

Tom pulled the nail out of the board.

Tom çiviyi tahtadan çıkardı.

I need a hammer to nail the boards.

Tahtaları çivilemem için bir çekice ihtiyacım var.

- You've hit the nail on the head!
- Absolutely!

Tam üstüne bastın!

Mary changes her nail color almost every day.

Mary neredeyse her gün tırnak rengini değiştirir.

She broke her nail while washing the dishes.

Bulaşıkları yıkarken tırnağı kırıldı.

- Do you have a nail file I could borrow?
- Do you have a nail file that I could borrow?

Ödünç alabileceğim bir tırnak törpün var mı?

Mary is filing her nails with a nail file.

Mary bir tırnak törpüsü ile tırnaklarını törpülüyor.

I successfully gave up nail biting on my own.

Ben kendi başıma başarılı şekilde tırnak yemekten vazgeçtim.

- Where did you nail them?
- Where did you trap them?

Onları nerede yakaladın?

Be careful not to tear your clothes on that nail.

O çivide giysilerini yırtmamaya dikkat et.

We saw that a nail was stuck in the tyre.

Lastikte bir çivi sıkıştığını gördük.

Which includes locks of hair, nail clippings, baby teeth and DNA.

ki bunlar saç kılı, tırnak örnekleri, süt dişi ve DNA içermektedir.

The event of nail cutting at night is a shaman number.

Gece tırnak kesmenin olayı ise bir Şaman adetidir

Tom pulled the nail out of the board with a crowbar.

Tom levye ile çiviyi tahtadan çıkardı.

To a man with a hammer, everything looks like a nail.

Elinde çekiç olan bir adama her şey bir çivi gibi görünür.

I'm looking for a lipstick to go with this nail polish.

Bu ojeyle gidecek bir ruj arıyorum.

"Mum, may I borrow your nail polish?" "Yes, you can borrow it."

"Anne, ojeni ödünç alabilir miyim?" "Alabilirsin."

Eh, do you know where the nail clippers that were here before are?

Eh, daha önce burada olan tırnak makasının nerede olduğunu biliyor musun?

I hammered a nail into the wall in order to hang a painting.

Duvara bir tablo asmak için çivi çaktım.

- Tom really nailed this one.
- Tom hit the nail right on the head.
- Tom was right on target.

Tom tam taşı gediğine koydu.