Translation of "Lent" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Lent" in a sentence and their turkish translations:

You lent a book.

Bir kitap ödünç verdin.

- I lent Tom some money.
- I lent some money to Tom.

Tom'a biraz para ödünç verdim.

- Tom lent me three books.
- Tom lent three books to me.

Tom bana üç kitap ödünç verdi.

- Tom lent Mary his camera.
- Tom lent his camera to Mary.

Tom Mary'ye kamerasını ödünç verdi.

- Tom lent me thirty dollars.
- Tom lent thirty dollars to me.

Tom bana otuz dolar ödünç verdi.

- Who lent you this book?
- Who lent this book to you?

Bu kitabı sana kim verdi?

- Tom lent me his umbrella.
- Tom lent his umbrella to me.

Tom şemsiyesini bana ödünç verdi.

I lent her my camera.

Kameramı ona ödünç verdim.

I lent him a CD.

Ona bir CD ödünç verdim.

She lent me her bicycle.

Bisikletini bana ödünç verdi.

Tom lent me some money.

Tom bana biraz ödünç para verdi.

I lent Tom the car.

Arabayı Tom'a ödünç verdim.

He lent me two books.

O bana iki kitap ödünç verdi.

I lent Tom a flashlight.

Tom'a bir el feneri ödünç verdim.

I lent Tom my umbrella.

Tom'a şemsiyemi ödünç verdim.

He lent me 30 pesos.

Bana 30 peso ödünç verdi.

Dan lent Linda his apartment.

Dan apartman dairesini Linda'ya verdi.

I lent him a magazine.

Ona bir dergi ödünç verdim.

Tom lent Mary a book.

Tom Mary'ye bir kitap ödünç verdi.

Tom lent me his bicycle.

Tom bana bisikletini verdi.

I lent Tom my camera.

Tom'a kameramı ödünç verdim.

I lent Tom my bicycle.

Bisikletimi Tom'a ödünç verdim.

Tom lent Mary 300 dollars.

Tom, Mary'ye 300 dolar ödünç verdi.

Tom lent me his computer.

Tom bana bilgisayarını ödünç verdi.

- Tom lent me his French textbook.
- Tom lent his French textbook to me.

Tom bana Fransızca kitabını ödünç verdi.

Tom lent his camera to Mary.

Tom kamerasını Mary'ye ödünç verdi.

I lent my friend some money.

Arkadaşıma biraz para ödünç verdim.

Tom just lent me some books.

Tom sadece bana bazı kitapları ödünç verdi.

Tom lent his bicycle to Mary.

Tom bisikletini Mary'ye ödünç verdi.

Tom lent a book to Mary.

Tom, Mary'ye bir kitap ödünç verdi.

She lent a book to Tom.

O Tom'a bir kitap ödünç verdi.

I lent my pencil to him.

Ona benim kalemimi ödünç verdim.

I lent my bicycle to Tom.

Bisikletimi Tom'a ödünç verdim.

Emily lent me her Georgian textbook.

Emily bana Gürcüce ders kitabını ödünç verdi.

The bank lent him 500 dollars.

Banka ona 500 dolar kredi verdi.

Tom lent thirty dollars to Mary.

Tom Mary'ye otuz dolar ödünç verdi.

I lent the record to Ken.

Plağı Ken'e verdim.

I lent my pencil to Tom.

Kalemimi Tom'a ödünç verdim.

I lent my umbrella to Tom.

Şemsiyemi Tom'a ödünç verdim.

- What became of the book I lent you?
- What happened to the book I lent you?

Sana ödünç verdiğim kitaba ne oldu?

He lent me the money quite willingly.

O bana parayı oldukça istekli olarak ödünç verdi.

I lost the book you lent me.

Bana ödünç verdiğin kitabı kaybettim.

This sound of danger lent me wings.

Bu tehlike sesi bana ödünç kanatlar verdi.

I lent Tom a book about Germany.

Tom'a Almanya hakkında bir kitap ödünç verdim.

You're lucky Tom lent you some money.

Tom sana biraz ödünç para verdiği için şanslısın.

Tom lent me the money I needed.

Tom ihtiyacım olan parayı bana ödünç verdi.

Tom lent me this book last week.

Tom, geçen hafta bana bu kitabı ödünç verdi.

I lent Tom and Paula my camera.

Tom ve Paula'ya kameramı ödünç verdim.

Tom lent Mary his bicycle last week.

Tom geçen hafta bisikletini Mary'ye ödünç verdi.

You shouldn't have lent money to Tom.

Tom'a para vermemeliydin.

- I wish I hadn't lent Tom my car.
- I wish I hadn't lent my car to Tom.

Keşke Tom'a arabamı ödünç vermeseydim.

The girl lent her friend her new typewriter.

Kız arkadaşına yeni daktilosunu ödünç verdi.

The magazine you lent me is very interesting.

Bana ödünç verdiğin dergi çok ilgi çekici.

She took back the coat she lent me.

Bana ödünç verdiği ceketi geri aldı.

Have you ever lent your car to someone?

Hiç arabanı birisine ödünç verdin mi?

The man lent me two books this morning.

Bu sabah adam bana iki kitap ödünç verdi.

Tom still has the book I lent him.

Tom hâlâ ona ödünç verdiğim kitaba sahip.

Tomorrow, I'll return the money you lent me.

Yarın bana ödünç verdiğin parayı iade edeceğim.

What happened to the camera I lent you?

Sana ödünç verdiğim kameraya ne oldu?

I lent him what little money I had.

Sahip olduğum az miktarda parayı ona ödünç verdim.

I lent her 500 dollars free of interest.

Ona faizsiz 500 dolar borç verdim.

I still have the umbrella you lent me.

Bana ödünç verdiğin şemsiye hala bende.

I still have that book you lent me.

Bana ödünç verdiğin o kitap hâlâ bende.

I lent my umbrella to Tom, not Mary.

Şemsiyemi Tom'a ödünç verdim, Mary'ye vermedim.

I've finished reading the book you lent me.

Bana ödünç verdiğiniz kitabı okumayı bitirdim.

That book you lent me was really interesting.

Bana ödünç verdiğin bu kitap gerçekten ilginçti.

Tom lent me a couple of interesting books.

Tom bana birkaç ilginç kitap verdi.

I lent my umbrella to Tom and Mary.

Şemsiyemi Tom ve Mary’ye ödünç verdim.

When was the last time you lent your car?

En son ne zaman arabanı ödünç verdin?

I wish you'd lent me a little more money.

Keşke bana biraz daha ödünç para verseydin.

I lent the record to Ken, not to Koji.

Plağı Ken'e verdim, Koji'ye değil.

Tom promised to return the books I lent him.

Tom ona ödünç verdiğim kitapları geri getirmeye söz verdi.

Has he paid back the money you lent him?

Ona ödünç verdiğin parayı geri ödedi mi?

Tom couldn't remember who he'd lent his umbrella to.

Tom şemsiyesini kime verdiğini hatırlayamadı.

Jane lent me this book of hers last week.

Jane geçen hafta bu kitabını bana ödünç verdi.

The magazine which you lent me is very interesting.

Bana ödünç verdiğin dergi çok ilginç.

I haven't yet read the book Tom lent me.

Tom'un bana ödünç vermiş olduğu kitabı henüz okumadım.

I've finished reading all the books you lent me.

Bana ödünç verdiğiniz tüm kitapları okumayı bitirdim.

- Tom lent me all the money he had on him.
- Tom lent all the money he had on him to me.

Tom üzerindeki bütün parayı bana ödünç verdi.

They lent us some of their staff for a while.

Onlar bize bir süre için personelinin birazını ödünç verdi.

I can't pay you back the money you lent me.

Bana ödünç verdiğin parayı sana geri ödeyemiyorum.

Tom lent me enough money to buy what I needed.

Tom ihtiyacım olanı almak için bana yeterli parayı ödünç verdi.

Tom made good use of the money we lent him.

Tom ona ödünç verdiğim parayı iyi kullandı.

I haven't needed to use the money you lent me.

Bana ödünç verdiğin parayı kullanmama gerek yoktu.

She had forgotten her umbrella so I lent her mine.

O, şemsiyesini unutmuştu bu yüzden ona benimkini ödünç verdim.

Tom lent Mary all the money he had on him.

Tom yanındaki bütün parayı Mary'ye ödünç verdi.

I took pity on her and lent her the money.

Ben ona acıdım ve parayı ona ödünç verdim.

He still hasn't given me the money I lent him.

O hâlâ ona ödünç verdiğim parayı bana vermedi.

Tom didn't need to use the knife I lent him.

Tom'un ona ödünç verdiğim bıçağı kullanması gerekmiyordu.

I lent Mary the money to pay this month's rent.

Bu ayın kirasını ödemesi için Mary'ye ödünç para verdim.

The guy I lent my umbrella to didn't return it.

Şemsiyemi ödünç vermediğim adam onu iade etmedi.

I'm sorry, but I can't find the book you lent me.

Üzgünüm ama bana verdiğin kitabı bulamıyorum.

You should not have lent the money to such a person.

- Öyle bir kişiye ödünç para vermemeliydin.
- Öyle bir insana ödünç para vermemeliydin.

By the way, what happened to the money I lent you?

Bu arada, sana ödünç verdiğim paraya ne oldu?

Have you finished reading the book I lent you last week?

- Sana geçen hafta ödünç verdiğim kitabı bitirdin mi?
- Size geçen hafta ödünç verdiğim kitabı bitirdiniz mi?

I lent him some money, but he hasn't returned it yet.

Ona biraz borç para verdim, halen geri vermedi.

He spent all the money that his friend had lent him.

Arkadaşının ona ödünç verdiği tüm parayı harcadı.