Translation of "Electric" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Electric" in a sentence and their turkish translations:

Mine is electric.

Benimki elektriklidir.

- I've bought an electric bicycle.
- I've bought an electric bike.

Elektrikli bir bisiklet aldım.

- My electric bicycle is foldable.
- My electric bike is foldable.

Elektrikli bisikletim katlanabilir.

Toddler-size electric trains.

Elektrikli çocuk trenleri.

Purchase of electric cars.

elektrikli arabalar alımı.

This clock is electric.

Bu saat elektrikli.

- My electric bike is foldable.
- My electric bike can be folded up.

Elektrikli bisikletim katlanabilir.

- My electric bicycle is foldable.
- My electric bicycle can be folded up.

Benim elektrikli bisikletim katlanır.

The electric light went out.

Elektrik ışığı gitti.

I own an electric guitar.

Benim bir elektro gitarım var.

Tom bought an electric car.

Tom bir elektrikli araba satın aldı.

I have an electric guitar.

Benim bir elektro-gitarım var.

I bought an electric car.

Elektrikli bir araba aldım.

He drives an electric car.

O bir elektrikli araba sürer.

Tom drives an electric car.

Tom elektrikli bir araba kullanıyor.

This factory manufactures electric stoves.

Bu fabrikalar elektrikli fırın üretir.

I want an electric fan.

Bir elektrikli fan istiyorum.

Electric cars are getting popular.

Elektrikli arabalar popüler oluyor.

I use an electric toothbrush.

Elektrikli bir diş fırçası kullanıyorum.

Edison invented the electric lamp.

Edison elektrik ampulünü icat etti.

Tom purchased an electric car.

Tom bir elektrikli araba satın aldı.

Electric torture is extraordinarily painful.

Elektrik işkencesi olağanüstü acı vericidir.

I bought an electric bicycle.

Elektrikli bir bisiklet satın aldım.

Tom's car has electric windows.

Tom'un arabasının elektrikli pencereleri vardır.

Tom bought an electric chainsaw.

Tom bir elektrikli testere satın aldı.

I purchased an electric bicycle.

Elektrikli bisiklet satın aldım.

I've bought an electric bicycle.

Elektrikli bir bisiklet aldım.

Don't use the iron, electric kettle, and electric stove at the same time.

Aynı zamanda ütü, elektrikli su ısıtıcısı ve elektrikli soba kullanmayınız.

On before - electric and autonomous vehicles.

önceden elektrikli ve otonom (özerk) araçlarda.

Electric irons are heated by electricity.

Elektrikli ütüler elektrikle ısıtılır.

Electric cars are not actually green.

Elektrikli arabalar aslında yeşil değildir.

I can't play the electric guitar.

Elektrikli gitar çalamam.

Don't pee on an electric fence.

Elektrikli çit üzerine işeme.

My brother bought an electric guitar.

Kardeşim bir elektrogitar aldı.

The Tesla is an electric car.

Tesla bir elektrikli otomobil.

My father is an electric engineer.

Babam bir elektrik mühendisidir.

Thomas Edison invented the electric lightbulb.

Thomas Edison, elektrik lambasını icat etti.

They built the first electric car.

İlk elektrikli otomobili yaptılar.

Have you paid the electric bill?

Elektrik faturasını ödedin mi?

Tom turned on the electric fan.

Tom vantilatörü açtı.

This car is an electric car.

Bu araba bir elektrikli araba.

An electric current can generate magnetism.

Elektrik akımı manyetizma oluşturabilir.

Electric vehicles are growing in popularity.

Elektrikli araçların popülaritesi artmaktadır.

Electric cars will change the world.

Elektrikli arabalar dünyayı değiştirecek.

The electric lights dazzled her eyes.

Elektrik lambaları onun gözlerini kamaştırdı.

How environmentally friendly are electric cars?

Elektrikli otomobiller ne kadar çevre dostu?

Tom has an electric pencil sharpener.

Tom'un bir elektrikli kalemtıraşı var.

Something is wrong with our electric heater.

- Elektrikli ısıtıcımızla ilgili doğru gitmeyen bir şey var.
- Elektrikli ısıtıcımızla ilgili bir sorun var.

Our electric heater does not work well.

Elektrikli ısıtıcımız iyi çalışmıyor.

He likes to take electric devices apart.

Elektrikli cihazları parçalarına ayırmayı seviyor.

This electric car is powered by batteries.

Bu elektrikli otomobil, bataryalarla güçlendirilmiştir.

Where can I charge my electric car?

Elektrikli arabamı nerede şarj edebilirim?

We should use the electric blankets tonight.

Bu gece elektrikli battaniye kullanmalıyız.

Steam trains were replaced by electric trains.

- Dumanlı trenler elektrikli trenlerle değiştirildi.
- Buharlı trenlerin yerini elektrikli trenler aldı.

I forgot to pay the electric bill.

Elektrik faturasını ödemeyi unuttum.

Our electric heater did not work well.

Elektrikli ısıtıcımız iyi çalışmadı.

There was jam in the electric outlet.

Elektrik prizinde sıkışıklık vardı.

Electric cars can be recharged at home.

Elektrikli arabalar evde şarj edilebilir.

The performance of electric cars has improved.

Elektrikli otomobillerin performansı arttı.

Electric chair was invented by a dentist.

Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edildi.

I've got an electric bike that's foldable.

Katlanabilir bir elektrikli bisikletim var.

Tom forgot to pay the electric bill.

Tom elektrik faturasını ödemeyi unuttu.

The river furnishes electric power to the town.

Nehir şehre elektrik enerjisi sağlamaktadır.

He shaves with an electric razor every morning.

O her sabah elektrikli tıraş makinesi ile tıraş olur.

Tom cut the turkey with an electric knife.

Tom elektrikli bıçakla hindiyi kesti.

Our electric bill last month was very high.

Geçen ay elektrik faturamız çok yüksekti.

There are electric eels in this small lake.

Bu küçük gölde elektrikli yılan balıkları vardır.

I received this electric knife as a gift.

Ben bir hediye olarak bu elektrikli bıçağı aldım.

Electric cars are becoming more and more popular.

Elektrikli otomobiller gittikçe daha popüler hale gelmektedir.

Does an electric wheelchair require a driver's license?

Elektrikli tekerlekli sandalye bir sürücü ehliyeti gerektiriyor mu?

He was electrocuted while playing the electric harp.

Elektrikli arp çalarken, o elektrik çarpmasından öldü.

The electric car suddenly ran out of energy.

Aniden elektrikli otomobilin enerjisi tükendi.

- The strong wind cut the electric wires in several places.
- A strong wind severed the electric wires in several places.

Kuvvetli rüzgar farklı yerlerde elektrik tellerini kesti.

She is heading the Electric Vehicle Association for years

Yıllarca Elektrikli Araç Birliği'nin başında

Electric cars don't function as well in cold weather.

Elektrikli arabalar soğuk havalarda da çalışmazlar.

There are sparks flying out of the electric socket.

Elektrik prizinden uçuşan kıvılcımlar var.

The electric trains have taken the place of airplanes.

Elektrikli trenler uçakların yerini aldı.

There's an electric light in the basement as well.

Bodrumda da bir elektrik lambası var.

The manager of the electric company will be fired.

Elektrik şirketinin müdürü kovulacak.

This machine is driven by a small electric motor.

Bu makine, küçük bir elektrik motoru ile çalıştırılır.

In the future, everyone will drive an electric car.

Gelecekte herkes elektrikli bir araba kullanacak.

I've never seen anyone die from an electric shock.

Elektroşoktan kimsenin öldüğünü görmedim.

Go and tell their electric stories to friends and neighbors

ve onları da buna ikna etme konusunda ne kadar hevesli

“Daimler Steals Tesla’s Thunder With Heavy-Duty Electric Truck” Bloomberg”.

"Daimler, Tesla'nın Şiddetini Ağır Hizmet Elektrikli Kamyon" Bloomberg "ile Çaldı.

Heat was spread throughout the room by the electric stove.

Isı odanın her tarafına elektrik sobasıyla yayıldı.

I should have tested this electric shaver before buying it.

Bu elektrikli tıraş makinesini onu almadan önce test etmeliydim.

This magnificent electric kettle is on sale at only €29.96.

Bu muhteşem elektrikli su ısıtıcısı sadece 29,96 €'ya satıştadır.

Do you need a license to use an electric wheelchair?

Elektrikli tekerlekli sandalye kullanmak için bir ehliyete ihtiyacın var mı?

- I bought an e-bike.
- I bought an electric bike.

Bir elektrikli bisiklet satın aldım.

Do you know who the biggest market of electric cars is?

Elektrikli otomobillerin en büyük pazar yeri kim biliyor musunuz?

Electric power companies are seeking to reduce their use of coal.

Elektrik enerjisi şirketleri kömür kullanımlarını azaltmaya çalışıyor.

If I could afford it, I would buy an electric car.

Eğer param yetse elektrikli bir araba satın alırım.

An electric guitar doesn't sound the same as an acoustic one.

Elektro bir gitar akustik bir gitar gibi ses vermez.