Translation of "Drowning" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Drowning" in a sentence and their turkish translations:

- I'm drowning!
- I'm drowning.

Ben boğuluyorum.

- Tom is drowning!
- Tom's drowning.
- Tom is drowning.

Tom boğuluyor.

- Tom's drowning.
- Tom is drowning.

Tom boğuluyor.

- Tom is drowning!
- Tom is drowning.

Tom boğuluyor.

I'm drowning.

Ben boğuluyorum.

Tom isn't drowning.

Tom boğulmuyor.

Tom was drowning.

Tom boğuluyordu.

Tom wasn't drowning.

Tom boğulmuyordu.

Help! I'm drowning!

İmdat! Boğuluyorum!

I'm afraid of drowning.

- Boğulmaktan korkuyorum.
- Boğulmaktan korkarım.

- Tom realized that he was drowning.
- Tom realized he was drowning.

Tom onun boğulduğunu fark etti.

Tom was saved from drowning.

Tom boğulmaktan kurtarıldı.

Hurry up! We are drowning!

Çabuk ol! Biz boğuluyoruz!

Tom is drowning in debt.

Tom borç içinde boğuluyor.

Tom came close to drowning.

Tom neredeyse boğuluyordu.

Tom seems to be drowning.

Tom boğuluyor gibi görünüyor.

My greatest fear is drowning.

En büyük korkum boğulmaktır.

Tom saved Mary from drowning.

Tom, Mary'yi boğulmaktan kurtardı.

Quick, a woman is drowning!

Çabuk, bir kadın boğuluyor!

Tom seemed to be drowning.

Tom boğuluyor gibi görünüyordu.

I'm drowning in the details.

Ayrıntılarda boğuluyorum.

She saved her children from drowning.

O çocuklarını boğulmaktan kurtardı.

They rescued the boy from drowning.

Çocuğu boğulmaktan kurtardılar.

The drowning man shouted for help.

Boğulan adam yardım için bağırdı.

He rescued a boy from drowning.

Bir çocuğu boğulmaktan kurtardı.

Tom rescued a dog from drowning.

Tom bir köpeği boğulmaktan kurtardı.

Tom doesn't seem to be drowning.

Tom boğuluyor gibi görünmüyor.

He saved the boy from drowning.

O, çocuğu boğulmaktan kurtardı.

There are people drowning in debt.

- Borca boğulan insanlar var.
- Borca gömülen insanlar var.
- Borç batağında insanlar var.

It's like drowning in your own water

Kendi suyunda boğulmak gibi birşey

The drowning man grasped at the rope.

Boğulan adam ipi yakaladı.

You're drowning in a glass of water.

Bir bardak suda boğuluyorsunuz.

All the passengers were saved from drowning.

Bütün yolcular boğulmaktan kurtarıldılar.

He saved a little boy from drowning.

Küçük bir çocuğu boğulmaktan kurtardı.

I just saved your cat from drowning.

Az önce kedini boğulmaktan kurtardım.

I keep having this dream about drowning.

Suda boğulmayla ilgili bu rüyayı görüp duruyorum.

The policeman saved the child from drowning.

Polis çocuğu boğulmaktan kurtardı.

That tall boy saved the drowning child.

Şu uzun boylu genç boğulan çocuğu kurtardı.

Many die to infection, disease, exhaustion and drowning.

Bir çoğu enfeksiyona, hastalığa, yorgunluğa yenik düşüyor, bir kısmı da boğuluyor.

The young man saved the girl from drowning.

Genç adam kızı boğulmaktan kurtardı.

The young man saved the child from drowning.

Genç adam çocuğu boğulmaktan kurtardı.

A drowning man will clutch at a straw.

Denize düşen yılana sarılır.

I'm still having the same dream about drowning.

Boğulma hakkında hâlâ aynı rüyayı görüyorum.

The orchestra is drowning out the singer's voice.

Orkestra şarkıcının sesini boğuyor.

Neither of the drowning men could be saved.

Boğulan adamlardan hiçbiri kurtarılamadı.

A drowning man will catch at a straw.

- Suya düşen yılana sarılır.
- Boğulan bir insan saman çöpünü tutmaya çalışır.

The man dived to the drowning woman's aid.

Adam boğulan kadına yardımcı olmak için daldı.

Tom rescued a boy from drowning last weekend.

Tom, geçen hafta sonu bir çocuğu boğulmaktan kurtardı.

I must save the drowning child by all means.

Şüphesiz boğulan çocuğu kurtarmalıyım.

- The boy narrowly escaped drowning.
- The boy almost drowned.

Çocuk kıl payı boğulmaktan kurtuldu.

He saved a child from drowning in a pond.

Bir gölette bir çocuğu boğulmaktan kurtardı.

Tom risked his life to save the drowning boy.

Tom boğulan çocuğu kurtarmak için hayatını riske attı.

Bill dived into the river to save the drowning child.

Bill boğulan çocuğu kurtarmak için nehre daldı.

She's alive! She was drowning, but her father saved her.

O hayatta! O boğuluyordu fakat babası onu kurtardı.

Filiberto died by drowning during a bath in the ocean.

Filiberto okyanusta bir banyo sırasında boğularak öldü.

Bill dove into the river to save the drowning child.

Bill boğulan çocuğu kurtarmak için nehre daldı.

Threatened with drowning or disappearing completely from the map, including the

haritadan boğulma veya tamamen kaybolma tehdidi altında . Florida eyaleti tamamen yok olurken

He rescued a girl from drowning and was given a reward.

Bir kızı boğulmaktan kurtardığı için ona ödül verildi.

His bravery to save the child from drowning is above praise.

Çocuğu boğulmaktan kurtarmak için onun cesareti övgü üstü.

He saved the drowning boy at the risk of his own life.

O, kendi hayatı pahasına boğulan çocuğu kurtardı.

The only effect of the virus is not to die by drowning, moreover

Virüsün tek etkisi boğularak ölmek de değil üstelik

I killed her by drowning her in a tub filled with Neo Kobe pizza.

Neo Kobe pizza ile dolu bir küvette onu boğarak öldürdüm.

The boy was on the point of drowning when his father came to his rescue.

Babası onu kurtarmaya geldiğinde çocuk boğulmak üzereydi.

I saw Tom the other day. He helped a kitten that was drowning in the river.

Geçen gün Tom'u gördüm. Nehirde boğulmakta olan bir kedi yavrusuna yardım ediyordu.