Translation of "Crush" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Crush" in a sentence and their turkish translations:

Tom was my first crush.

Tom benim ilk aşkımdı.

Mary was my first crush.

Mary benim ilk aşkımdı.

He was my first crush.

O benim ilk aşkımdı.

She was my first crush.

O ilk aşkımdı.

Who was your first crush?

İlk aşkın kimdi?

- Tom has a big crush on Mary.
- Tom has a huge crush on Mary.

Tom'un Mary'ye büyük bir aşkı var.

Mary was Tom's high school crush.

Mary, Tom'un lise aşkıydı.

He's got a crush on her.

O ona gönül bağladı.

He had a crush on her.

O ona aşık oldu.

She had a crush on him.

O ona âşıktı.

I have a crush on Mary.

Mary'ye aşığım.

I have a crush on you.

- Sana aşığım.
- Sana çarpıldım.
- Sana tutuldum.
- Sana vuruldum.

I've got a crush on you.

- Ben sana aşığım.
- Ben sana vuruldum.
- Ben sana çarpıldım.

Tom had a crush on Mary.

Tom, Mary'ye âşıktı.

I had a crush on her.

Ona aşık oldum.

Tom has a crush on Mary.

Tom Mary'ye çok fena âşık.

Tom has a crush on you.

Tom sana aşık.

Mary has a crush on you.

Mary sana aşık.

You had a crush on me?

Bana aşık oldun mu?

Tom was Mary's high school crush.

Tom, Mary'nin lise aşkıydı.

Tom has a secret crush on Mary.

Tom'un Mary'ye karşı gizli bir aşkı var.

Tom married his high school crush Mary.

Tom lise aşkı Mary ile evlendi.

He has a crush on this girl.

- Bu kıza tutkusu var.
- Bu kıza sevgisi var.
- Bu kıza düşkünlüğü var.
- Onun, bu kıza sevgisi var.

Do you have a crush on Mary?

Mary'ye aşık mısın?

Do you have a crush on her?

Ona aşık mısın?

Does Tom have a crush on Mary?

Tom Mary'ye aşık oldu mu?

I don't have a crush on Mary.

Benim Mary'ye bir aşkım yok.

She had a crush on her teacher.

O, öğretmenine aşık oldu.

She has a crush on Justin Timberlake.

O, Justin Timberlake'e abayı yaktı.

She has a crush on Justin Trudeau.

O, Justin Trudeau'ya aşık oldu.

Mary has a huge crush on Tom.

Mary Tom'a âşık oldu.

Tom still has a crush on Mary.

Tom hâlâ Mary'ye aşık.

Tom has a big crush on Mary.

Tom'un Mary'ye büyük bir aşkı var.

I used to have crush on you.

Ben sana aşıktım.

Tom also has a crush on Mary.

Tom da Mary'ye aşık.

Tom has a terrible crush on Mary.

Tom Mary'ye fena halde âşık.

Tom had a major crush on Mary.

Tom Mary'ye çok fena tutulmuştu.

Tom definitely has a crush on her.

Tom kesinlikle ona aşık.

She definitely has a crush on him.

O kesinlikle ona aşık.

Tom might have a crush on Mary.

- Tom Mary'ye abayı yakabilir.
- Tom Mary'ye aşık olabilir.

Tom definitely has a crush on Mary.

Tom kesinlikle Mary'ye aşık.

Tom has a crush on his teacher.

Tom öğretmenine aşık oldu.

Sami? It was just a teenage crush.

Sami mi? Sadece ergenlik dönemi aşkıydı.

I have a huge crush on Tom.

Tom'a büyük bir aşkım var.

- I think Tom has a crush on Mary.
- I think that Tom has a crush on Mary.

Sanırım Tom, Mary'ye âşık.

- Tom suspected that Mary had a crush on him.
- Tom suspected Mary had a crush on him.

Tom Mary'nin ona aşık olduğundan şüphelendi.

- Tom thinks that Mary has a crush on him.
- Tom thinks Mary has a crush on him.

Tom Mary'nin ona aşık olduğunu düşünüyor.

You seem to have a crush on Tom.

Tom'a aşıksın gibi görünüyorsun.

You have a crush on Tom, don't you?

Tom'a aşıksın, değil mi?

She still has a crush on Justin Bieber.

O hala Justin Bieber'e aşık.

Maybe Tom has a secret crush on you.

Belki de Tom'un sana gizli bir aşkı vardır.

Crush the can before you throw it away.

Teneke kutuyu atmadan önce ezin.

I sort of had a crush on you.

Sana oldukça aşık oldum.

I sort of had a crush on him.

Ona biraz aşık oldum.

Tom had a crush on his science teacher.

Tom fen bilgisi öğretmenine aşık oldu.

I sort of had a crush on Tom.

Ben bir nevi Tom'a aşık oldum.

Does Tom still have a crush on Mary?

Tom hâlâ Mary'ye aşık mı?

She managed to find her high school crush.

Lise aşkını bulmayı başardı.

- I think Tom has a little crush on you.
- I think that Tom has a little crush on you.

Sanırım Tom sana aşık.

- Don't tell me you have a crush on Tom.
- Don't tell me that you have a crush on Tom.

Bana Tom'a aşık olmamı söyleme.

- Do you have a crush on him?
- Do you have a crush on her?
- Are you in love with her?

Ona aşık mısın?

Tom has always had a big crush on you.

Tom her zaman sana aşıktı.

I used to have a little crush on you.

- Sana aşık oldum.
- Sana biraz tutuldum.
- Sana çarpıldım.

My crush said "good night" to me last night.

- Hoşlandığım kişi dün akşam bana "iyi akşamlar" dedi.
- Platoniğim dün akşam bana "iyi akşamlar" dedi

She has a secret crush on her sister's boyfriend.

Kız kardeşinin erkek arkadaşına karşı gizli bir aşkı var.

Tom still appears to have a crush on Mary.

Tom hâlâ Mary'ye aşık gibi görünüyor.

Don't tell me you've got a crush on Tom.

- Bana Tom'a aşık olduğunu söyleme.
- Bana Tom'a vurulduğunu söyleme.

I had a crush on him at the time.

Ben ona o zaman abayı yaktım.

I had a crush on her at the time.

Ben o zaman ona aşık oldum.

Tom knew that Mary had a crush on him.

Tom Mary'nin ona aşık olduğunu biliyordu.

Tom has had a crush on Mary for years.

Tom yıllardır Mary'ye aşık.

- Tom had no idea that Mary had a crush on him.
- Tom had no idea Mary had a crush on him.

Tom'un Mary'nin ona aşık olduğu konusunda hiçbir fikri yoktu.

"You've got a crush on this boy." "No, I don't!"

Sen bu çocuğa aşıksın.

Everybody can see that he has a crush on her.

Herkes onun ona aşık olduğunu görebiliyor.

I had a crush on you when I was twelve.

On iki yaşındayken sana aşık oldum.

There's a rumor that Mary has a crush on Tom.

Mary'nin Tom'a vurulduğuna dair bir söylenti var.

Could it be that he has a crush on you?

O sana aşık olmuş olabilir mi?

You used to have a crush on me, didn't you?

Sen bana aşıktın, değil mi?

Every girl in the class had a crush on Tom.

Sınıftaki her kız Tom'a aşıktı.

How old were you when you had your first crush?

İlk aşık olduğunda kaç yaşındaydın?

I had a crush on Tom when I was thirteen.

On üç yaşındayken Tom'a aşık oldum.

If that gives way, that is just gonna absolutely crush me.

Eğer çökerse beni ezip geçecektir.

I've had a crush on you since I first saw you.

Seni ilk gördüğümden beri sana aşığım.

I had a crush on you when we were in high school.

Biz lisedeyken sana aşık olmuştum.

I had a crush on Tom when I was in high school.

Lisedeyken Tom'a aşık oldum.

Tom had a crush on Mary, but she wasn't interested in him.

Tom, Mary'ye vurulmuştu; ama Mary ona ilgi duymuyordu.

- I've had a crush on you since the first time I met you.
- I've had a crush on you since the first time that I met you.

Seninle ilk tanıştığımdan beri sana aşığım.

The Battle of Bautzen, and a missed  chance to crush the Coalition army.

ve Koalisyon ordusunu ezme şansını kaçırmasına katkıda bulundu .

Mary has a crush on Tom and she wants him to notice her.

Mary Tom'a aşık ve o onun kendini fark etmesini istiyor.

I think that games such as Candy Crush are a waste of time.

Candy Crush gibi oyunların zaman kaybı olduklarını düşünüyorum.

Tom had a crush on Mary when he was in junior high school.

Ortaokulda iken Tom Mary'ye çok fena tutuldu.

I had a crush on Tom when I was in junior high school.

Ortaokuldayken Tom'a aşık olmuştum.

- Have you ever really been in love?
- Have you ever had a crush?

Aşık oldun mu hiç?

I had such a crush on Mary when I was in junior high school.

Ortaokuldayken Mary'ye aşık oldum.

- Tom is secretly in love with Mary.
- Tom has a secret crush on Mary.

Tom Mary'ye içten içe âşık.

- Tom definitely has a crush on Mary.
- Tom is definitely in love with Mary.

Tom kesinlikle Mary'ye aşık.

- He has been secretly in love with her.
- He has had a crush on her.

O ona aşık oldu.

Mary has a huge crush on Tom, but she's too shy to talk to him.

Mary Tom'a aşık ama o, onunla konuşmak için çok utangaç.

I will put enmities between thee and the woman, and thy seed and her seed: she shall crush thy head, and thou shalt lie in wait for her heel.

Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, sen de onun topuğuna saldıracaksın.