Translation of "Contest" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Contest" in a sentence and their turkish translations:

- We won the contest!
- We won the contest.

Biz yarışmayı kazandık.

- It's not a beauty contest.
- It isn't a beauty contest.

Bu bir güzellik yarışması değil.

This contest is fixed.

- Bu yarışma önceden ayarlanmış.
- Bu yarışma hileli.

Tom won the contest.

Tom yarışmayı kazandı.

How about a contest?

Bir yarışmaya ne dersin?

The contest ends tomorrow.

Yarışma yarın sona erer.

I entered the contest.

Ben yarışmaya girdim.

Let's have a contest.

Bir yarışma düzenleyelim.

Tom won that contest.

Tom o yarışmayı kazandı.

The contest starts tomorrow.

- Yarışma yarın başlıyor.
- Yarışma yarın başlar.

Who won the contest?

Yarışmayı kim kazandı?

She won the contest.

O, yarışmayı kazandı.

I won the contest.

Yarışmayı kazandım.

I lost the contest.

Yarışmayı kaybettim.

- Tom won the pumpkin-carving contest.
- Tom won the pumpkin carving contest.

Tom kabak oyma yarışmasını kazandı.

She won the beauty contest.

Güzellik yarışmasını kazandı.

Tom won the karaoke contest.

Tom karaoke yarışmasını kazandı.

I entered a singing contest.

Ben bir şarkı yarışmasına girdim.

I entered a speech contest.

Bir konuşma yarışmasına girdim.

Tom didn't win the contest.

Tom yarışmayı kazanmadı.

It was a friendly contest.

Bu samimi bir yarışmaydı.

They won the kissing contest.

Öpüşme yarışmasını kazandılar.

Mary won the beauty contest.

Mary güzellik yarışmasını kazandı.

I didn't win the contest.

Yarışmayı kazanmadım.

She took part in the contest.

O, yarışmaya katıldı.

Did you enter the singing contest?

Şarkı yarışmasına girdin mi?

She participated in the beauty contest.

Güzellik yarışmasına katıldı.

Tom won the Eurovision Song Contest.

Tom, Eurovision Şarkı Yarışmasını kazandı.

Tom won the contest last year.

Tom geçen yıl yarışmayı kazandı.

What kind of contest was it?

O ne tür yarışmaydı?

Truth is not a popularity contest.

Gerçek, popülerlik yarışması değildir.

What time does that contest start?

Yarışma saat kaçta başlıyor?

I took part in the contest.

Ben yarışmaya katıldım.

We took part in the contest.

Biz yarışmaya katıldık.

Three people judged the art contest.

Üç kişi sanat yarışmasını değerlendirdi.

You really should enter the contest.

Gerçekten yarışmaya girmelisin.

Mary won the Miss Tatoeba contest.

Mary, Miss Tatoeba yarışmasını kazandı.

Who took part in the contest?

Kim yarışmaya katıldı?

Dan didn't even win the contest.

Dan yarışmayı kazanmadı ki.

Daddy, let's have a staring contest.

Baba göz kırpmadan bakışma yarışması yapalım.

Tom tried to win the contest.

Tom yarışmayı kazanmaya çalıştı.

- The presidential election is not a beauty contest.
- The presidential election isn't a beauty contest.

Başkanlık seçimi güzellik yarışması değildir.

- Tom wasn't surprised that Mary won the contest.
- Tom wasn't surprised Mary won the contest.

Tom, Mary'nin yarışmayı kazandığına şaşırmadı.

- Tom was surprised that Mary won the contest.
- Tom was surprised Mary won the contest.

Tom, Mary'nin yarışmayı kazandığına şaşırdı.

We will have a music contest soon.

Yakında bir müzik yarışmamız olacak.

As was expected, they lost the contest.

Beklenildiği gibi, onlar yarışmayı kaybettiler.

Many students took part in the contest.

Çok sayıda öğrenci yarışmaya katıldı.

We'll stay here until the next contest.

Bir sonraki yarışmaya kadar burada kalacağız.

She won the wet t-shirt contest.

O, ıslak tişört yarışmasını kazandı.

Tom was challenged to a drinking contest.

Tom bir içki yarışmasına davet edildi.

They're having a diving contest this afternoon.

Onlar bu öğleden sonra dalış yarışması yapıyorlar.

Tom won the hot dog eating contest.

Tom sandviç yeme yarışmasını kazandı

Many people signed up for the contest.

Pek çok kişi yarışma için kayıt oldu.

- It is probable that he will win the speech contest.
- He will probably win the speech contest.

O, muhtemelen konuşma yarışmasını kazanacaktır.

You should take part in that speech contest.

O konuşma yarışmasına katılmalısın.

She intends to participate in a beauty contest.

O bir güzellik yarışmasına katılmak niyetinde.

I took part in the English speech contest.

Ben İngilizce konuşma yarışmasına katıldım.

He got the first prize in the contest.

Yarışmada birincilik ödülü aldı.

Are you excited about the Eurovision Song Contest?

Eurovision Şarkı Yarışması için heyecanlı mısın?

He won first prize at the spelling contest.

O yazım yarışmasında birincilik ödülü kazandı.

Tom was a judge in an art contest.

Tom bir sanat yarışmasında bir hakemdi.

Tom won first prize in the speech contest.

Tom konuşma yarışmasında birincilik ödülü kazandı.

I'm eating a sandwich for an eating contest.

Bir yeme yarışması için bir sandviç yiyorum.

Emily won first prize in the speech contest.

Emily konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazandı.

She got first prize in the eating contest.

O yeme yarışmasında birincilik ödülü aldı.

He was a judge in an art contest.

Bir resim yarışmasında jüri üyesiydi.

It was natural that he should win the contest.

Onun yarışmayı kazanması gerektiği doğaldı.

She was the first girl to win that contest.

O, o yarışmayı kazanan ilk kızdı.

She plans to take part in the beauty contest.

Güzellik yarışmasına katılmayı planlıyor.

I am sure of his winning the speech contest.

Onun konuşma yarışmasını kazandığına eminim.

She decided not to contest the charges in court.

O, mahkemedeki suçlamalara itiraz etmemeye karar verdi.

Are you going to take part in the contest?

Yarışmaya katılacak mısınız?

He was disqualified from taking part in the contest.

O, yarışmaya katılmaktan diskalifiye edildi.

In the contest he fully displayed what ability he had.

O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.

I'm sure that he will take part in the contest.

Onun yarışmaya katılacağından eminim.

Tom was eliminated in the second round of the contest.

Tom yarışmanın ikinci turunda elendi.

Don't pose for your picture until the contest is over.

Yarışma bitene kadar resim için poz vermeyin.

Their fight is nothing but an alpha male pissing contest.

Onların kavgası, bir alfa erkeğin sidik yarışından başka bir şey değildir.

Are you going to take part in the English speech contest?

İngilizce konuşma yarışmasına katılacak mısın?

My father participated in a cooking contest and came in first.

Babam yemek pişirme yarışmasına katıldı ve birinci geldi.

I congratulate you on winning first prize in the speech contest.

Konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazandığın için seni tebrik ederim.

Or, as if I was on the sidelines at a sports contest,

Ya da bir spor karşılaşmasında taç çizgisinde duruyormuşum gibi

Nancy was surprised that Bob won the first prize in the contest.

Nancy Bob'un yarışmada birincilik ödülünü kazanmasına şaşırdı.

Many boys and girls ranging from 12 to 18 entered the contest.

12 ila 18 arasında değişiklik gösteren birçok erkek ve kız yarışmaya katıldı.

My sister, a university student, won first prize in the speech contest.

Kız kardeşim, bir üniversite öğrencisi, konuşma yarışmasında birincilik ödülü kazandı.

Getter Jaani is the best singer in the Eurovision Song Contest 2011.

2011 Eurovision Sarkı yarışmasındaki en iyi şarkıcı Getter Jaani'dir

- A number of students announced their readiness to engage in the contest.
- A number of students said they would be happy to take part in the contest.

Birkaç öğrenci yarışmaya katılmaktan mutlu olacağını söyledi.

At first he did not realize that he had won the speech contest.

O ilk başta konuşma yarışmasını kazandığını fark etmedi.

Conchita Wurst's selection for the Eurovision Song Contest 2014 sparked controversy in Austria.

2014 Eurovision Şarkı Yarışması için Conchita Wurst'un seçilmesi Avusturya'da tartışmalara yol açtı.

I had the fortune to win the first prize in the speech contest.

Konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazanma şansım vardı.

My father was a contestant in a cooking contest and won first prize.

Babam bir aşçılık yarışmasında bir yarışmacıydı ve birincilik ödülünü kazandı.

- What with good fortune, and his own effort, he won the first prize in the contest.
- Through his own efforts and a bit of luck, he won first prize in the contest.

Kendi çabaları ve biraz şans sayesinde, o, yarışmada birincilik ödülünü kazandı.

Conchita Wurst won the Eurovision Song Contest 2014 with the song "Rise Like a Phoenix."

Conchita Wurst "Rise Like a Phoenix" şarkısı ile 2014 Eurovision Şarkı Yarışmasını kazandı.

Tom dreamed that he had won the contest, but that his prize had been stolen.

Tom yarışmayı kazandığını hayal etti fakat onun ödülü çalındı.

- He wants to participate in the contest.
- He would like to take part in the competition.

O, yarışmaya katılmak istiyor.

Maybe next fall we will see the ugliest and most cringeworthy presidential contest in the history of the United States of America.

Belki bir sonraki sonbaharda biz Amerika Birleşik Devletleri tarihinde en çirkin ve en utanç verici başkanlık yarışmasını göreceğiz.