Examples of using "Closely" in a sentence and their turkish translations:
Yakından izleyin.
Yakından dinleyin.
Yakından bak.
Beni yakından izle.
Çok dikkatlice dinle.
Tom yakından izledi.
Lütfen yakından izleyin.
Onları yakından izle.
Ben yakından izledim.
Yakından dinlemelisin.
Dikkatle dinliyor musun?
Tom'u yakından izledim.
Tom onu yakından inceledi.
Ona yakından bak.
Onları yakından izledim.
Onu yakından izledim.
Onu yakından izledim.
Onları yakından incelediler.
Daha yakından bakarsanız
Polisler onu yakından sorguladı.
Yakından korunan bir sırdır.
Tom onlara yakından baktı.
Tom Mary'ye yakından baktı.
Tom Mary'yi hemen arkasından izledi.
Tom ona yakından baktı.
O hemen hemen babasına benziyor.
O, yakından annesine benziyor.
Olaylar yakından bağlantılı idi.
Seni dikkatle inceleyeceğim.
Piyasayı yakından izliyorum.
Tom, Mary ile birlikte yakından çalıştı.
Şimdi beni yakından dinle.
Her iki şey de yakından ilişkilidir.
Seçenekleri yakından dinleyin.
Tom tüyü yakından inceledi.
işte yarasaları yakından tanıdık
Ders kitabını dikkatle okumalısın.
Hoparlöre yakın dinledi.
O, babasına çok benziyor.
Hollandaca Almanca ile yakından ilgilidir.
Yakından dinle ve kesintiye uğratma.
Tom ona daha yakından baktı.
Tom'la yakından çalışıyoruz.
- Leyla ve Sami yakından ilişkiliydi.
- Leyla ve Sami yakın akrabaydılar.
- Leyla ve Sami yakından akrabaydılar.
Tom'u çok yakından izliyorum.
Tom'u çok yakından izliyor olacağız.
Tom'u çok yakından izliyor olacağım.
Tom'u daha yakından dinlemeliydim.
medya ile uzaktan yakından alakası bile yok
Kız hemen hemen ölen anneme benziyor.
Şirket ile yakından ilişkilidir.
Tom haritaya yakından bakıyor.
Onun hayati bulguları yakından izleniyor.
İlk notayı vurduktan sonra dikkatle dinleyin.
Müzik ve ses çok ilişkilidir.
Tom böceğe çok yakından baktı.
Tom ve Mary birlikte çok yakından çalıştılar.
, Mısır'daki bir çatışmadan bu yana kıyasıya bir rakip
Galce, Kornişçe ve Bretonca'nın hepsi yakından ilişkilidir.
Yakından bakarsan hiçbir şey görmezsin.
Biz Tom'u daha yakından izlemek zorunda kalacağız.
Yakından baksan bile bir şey görmüyorsun.
Tom'un bana verdiği şeye oldukça yakından baktım.
Bu, Tatoeba'nın en sıkı korunan sırlarından biridir.
Bu, Boston’un en sıkı korunan sırlarından biridir.
Dünyaya derinden ve yakından bakma arzumun,
Tom bıçağı aldı ve yakından baktı.
Yakından bakın, bu devasa komplekslerin inşasının devam ettiğini göreceksiniz.
Tom sikkeyi yerden aldı ve onu daha yakından inceledi.
ve hareketlerini koordine edebilme kabiliyetleri olduğu hipotezini kurdum.
Yeterince yakın dinlerseniz onu duyabilirsiniz.
Tom çok yakından izledi, ama sihirbazın hilesini çözemedi.
Gelecekte seninle daha yakın çalışmaya can atıyoruz.
Kürklü foklarla yakından akraba olsalar da onlardan yedi kat büyüktürler.
Öte yandan, Çin'in ekonomik büyümesine ne olduğuna bakın.
Yanımda oturan bir adam tarafından yakından izlendiğimi fark ettim.
Longus 4000 süvarisini Numidyalı birlklere karşı yolladı onları 6000 Velite izledi.
Bir ülke tarafından üretilen kağıt miktarı onun kültürel standartlarıyla yakından ilişkilidir.
Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
Dinleyin!
Şarkı sözleri yeterince masum görünüyor fakat onları yakından dinlersen onların gerçekten ne kadar huzur bozucu olduğunu fark edersin.
İnsanın beden ve aklı birbirine öylesine bağlıdır ki birini etkileyen diğerini de etkiler.
Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.