Translation of "Ontmoette" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Ontmoette" in a sentence and their turkish translations:

Ik ontmoette een Amerikaans meisje.

- Amerikalı bir kızla tanıştım.
- Bir Amerikalı kızla tanıştım.
- Bir Amerikalı kızla karşılaştım.

Sami ontmoette een moslimvrouw online.

Sami internette Müslüman bir kadınla tanıştı.

Dan ontmoette Linda in de kerk.

- Dan kilisede Linda'ya rastladı.
- Dan kilisede Linda'yla karşılaştı.

Ze ontmoette hem op het strand.

O onunla plajda tanıştı.

Op school ontmoette Sami een moslimjongen.

Sami okulda Müslüman bir çocukla tanıştı.

Sami ontmoette een imam uit Egypte.

Sami Mısırlı bir imamla tanıştı.

Sami ontmoette een moslimfamilie in Toronto.

Sami Toronto'da Müslüman bir aileyle tanıştı.

Ik ontmoette hem op weg naar huis.

Evime giderken ona rastladım.

- Tom ontmoette Maria.
- Tom heeft Maria ontmoet.

Tom, Mary ile karşılaştı.

Ik ontmoette een wolf in een droom.

Rüyada bir kurtla karşılaştım.

Ik ontmoette Tom op een ufo-conferentie.

Bir UFO konferansında Tom'la karşılaştım.

De eerste keer dat ik een robot ontmoette,

Bu robotlardan biriyle ilk tanışmam

Ik herinner me dat ik de koningin ontmoette.

Kraliçe ile karşılaştığımı hatırlıyorum.

Ik ontmoette gisteravond mijn vriend in de bibliotheek.

Dün gece kütüphanede arkadaşıma rastladım.

Ik ontmoette een aantal wandelaars op de berg.

Dağda bazı yürüyüşçülerle karşılaştım.

En ontmoette Beresfords grotere leger op weg naar Albuera.

ve Albuera'da yolda Beresford'un daha büyük ordusuyla karşılaştı.

Dit is de jongen die ik hier gisteren ontmoette.

Bu dün orada tanıştığım çocuk.

- Ik heb hem gisteren ontmoet.
- Ik ontmoette hem gisteren.

Onunla dün tanıştım.

Ik ontmoette hem juist toen hij uit school kwam.

Tam okuldan çıkarken ona rastladım.

- Ik heb hem eergisteren ontmoet.
- Ik ontmoette hem eergisteren.

Onunla önceki gün buluştum.

Ik ontmoette mannen die tot 's werelds beste spoorvolgers behoren.

Muhtemelen dünyadaki en iyi izcilerden olan bu adamlarla tanıştım.

Geheel toevallig ontmoette ik mijn oude vriend in de luchthaven.

Tamamen şans eseri, havaalanında benim eski arkadaşımla karşılaştım.

Ik ontmoette mijn leraar per toeval in het restaurant gisteravond.

Dün gece restoranda kazara benim öğretmenimle karşılaştım.

Toen ik op straat liep, ontmoette ik een oude vriend.

Yolda yürürken eski bir arkadaşa rastladım.

Tom mocht Mary vanaf het moment dat hij haar ontmoette.

Tom, onunla tanışır tanışmaz Mary'den hoşlandı.

Tom ontmoette Mary toen hij op de middelbare school zat.

Tom lisedeyken Mary ile tanıştı.

Ik ontmoette zijn vrouw op het station. Ze is erg aantrekkelijk.

Karısıyla istasyonda tanıştım. Çok çekici.

- Ik ontmoette Tom in Australië.
- Ik heb Tom in Australië ontmoet.

Avustralya'da Tom'la karşılaştım.

- Ik heb Mattias in Spanje ontmoet.
- Ik ontmoette Mattias in Spanje.

Mattias'la İspanya'da tanıştım.

- Tom ontmoette Maria in Boston.
- Tom heeft Maria in Boston ontmoet.

Tom, Boston'da Mary'yle karşılaştı.

Sami ontmoette een moslimmeisje, werd verliefd op haar en trouwde met haar.

Sami Müslüman bir kızla tanıştı, sonra ona âşık oldu ve evlendi.

- Ze ontmoette hem drie jaar geleden.
- Ze heeft hem drie jaar geleden ontmoet.

O, onunla 3 yıl önce tanıştı.

- Toen ik hem voor het eerst ontmoette wist ik niet dat Tom een crimineel was.
- Ik wist niet dat Tom een crimineel was toen ik hem voor het eerst ontmoette.

İlk tanıştığımızda Tom'un bir sabıkalı olduğunu bilmiyordum.

- Ik leerde hem drie jaar geleden kennen.
- Ik ontmoette hem drie jaar geleden voor het eerst.

İlk olarak ona üç yıl önce rastladım.

- Ik was heel rijk, tot ik haar ontmoette.
- Ik was heel rijk tot ik haar leerde kennen.

Onu tanıyıncaya kadar çok zengindim.

- De man die ge bij het station ontmoet hebt, is mijn vader.
- De man die je bij het station ontmoette, is mijn vader.

İstasyonda karşılaştığın adam benim babam.