Translation of "‫درجة" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "‫درجة" in a sentence and their turkish translations:

‫متوسط درجة حرارة الخروف‬ ‫هي 39 درجة مئوية،‬

Bir koyunun ortalama vücut sıcaklığı 38 derecedir.

‫لكن درجة الحرارة‬ ‫تزيد عن درجة التجمد بقليل.‬

Yine de sıcaklık donma noktasının sadece biraz üstünde.

حرارتي 38 درجة.

Benim ısım 38 derecedir.

‫درجة حرارته أدفأ بـ50 درجة مئوية‬ ‫عن الهواء المحيط.‬

Su, etraflarını saran soğuk havadan 50 derece daha sıcaktır.

"في الواقع، إنها ليست 30 درجة، إنها أشبه بـ45 درجة."

"30 derece değil aslında, daha çok 45 derece gibi."

تتراوح درجة الحرارة في الصيف من ثلاثين إلى أربعين درجة.

Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.

درجة الرطوبة كانت مميتة

Kapalı alandan kaynaklanan

‫لكن درجة الحرارة تنخفض.‬

Fakat hava soğumaktadır.

‫درجة الحرارة أصبحت أقل بكثير.‬

Burası çok daha serin.

إلى أي درجة يغلي الحليب؟

Süt kaç derecede kaynar ?

هذا العنكبوت سامٌّ لأقصى درجة.

Bu örümcek son derece zehirlidir.

ولكن مع ازدياد درجة التوتر تدريجياً من المواقف متوسطة إلى عالية درجة التوتر

Fakat stres seviyesini orta derece strese, yoğun strese,

ماثيو: لنشاهد الآن كيف تنتقل الأحبال الصوتية من درجة عالية إلى درجة منخفضة.

MB: Ses tellerinin tizden pese doğru değişimine bakın.

- كنت خائفا إلى درجة أنني لم أفكر.
- كنت خائفةً إلى درجة أنني أفكر.

Düşünemeyecek kadar çok korktum.

حصلت على درجة الدكتوراه في التاريخ،

Tarih bölümünde doktora yaptım

‫درجة الحرارة الآن سالب 10 مئوية.‬

Sıcaklık eksi 10'a düşmüş durumda.

علاوة على ذلك ، بزاوية 360 درجة.

Üstelik 360 derece açı ile.

حتى اليوم درجة الحرارة تحت الصفر.

Hava sıcaklığı bugün bile sıfırın altında.

"ستكون بالتناسب مع درجة التضحيات التي ستقدمونها."

"yaptığınız fedakarlığın derecesi ile orantılı olacaktır."

ومن سيحقق أعلى درجة سيكون عريف الصف

ve en yüksek puanı alan kişinin sınıf başkanı olacağını söyledi.

حصلت على درجة الماجستير في العلاقات الدولية.

Onun üstüne de Uluslararası İlişkiler masterı yaptım.

‫لذا لم يعد انخفاض درجة الحرارة يتهددني.‬

Yani artık hipotermi tehlikesi yok.

وتعديل درجة حرارة الأجهزة، وتحجيم الطاقة فيها.

ürettiği buhar miktarını değiştirebilirler.

ويحصل غالبًا على أعلى درجة في صفه

hep en yüksek notları alan biri gibi görünüyordu.

إذا ارتفعت درجة حرارته وازدادت سرعة دورانه،

Daha sıcak olursa ve daha hızlı dönerse,

مناورة تتطلب درجة عالية من الدقة والمرونة،

bu manevrada çok iyi bir doğruluk ve esneklik lazım,

انخفاض درجة الحرارة يحول الماء إلى جليد.

Düşük ısılar suyu buza çevirir.

ولديهم بشكل طبيعي درجة عالية من تحمل الرفض.

Doğal olarak da reddetmeye karşı yüksek tolerans sahibidirler.

هو أمر متأصل في عقولنا ومجتمعنا إلى درجة

hem zihnimize hem de toplumumuza öylesine işlemiş ki

‫ترتفع درجة الحرارة للغاية‬ ‫في الصحاري المكسيكية الحارقة...‬

Kavurucu Meksika çölleri o kadar ısınır ki...

توم غنيّ جدا إلى درجة أن لخدمه خدم.

Tom o kadar zengin ki onun hizmetçilerinin bile hizmetçisi var.

يتجمد الماء عند صفر درجة مئوية، أليس كذلك؟

Su sıfır derecede donar, değil mi?

ولا زلت أستطيع فصل مقدمة العودين بزاوية 30 درجة.

ve çubukların ön uçlarını 30 derecelik bir açıyla ayırabiliyorum.

ولكن جميعهم ينظر إلى وجهة النظر بزاوية 45 درجة.

fakat hepsi 45 derece hareket yönüne bakıyor.

‫لذا لا يستغرق ‬ ‫استعادة درجة حرارة جذعي وقت طويل.‬

Bu yüzden vücut sıcaklığımı geri kazanmam uzun sürmüyor.

‫وهذا ما يحدث ‬ ‫عندما ترتفع درجة الحرارة بدرجة هائلة‬

Hava çok sıcak olduğunda bu yaşanabilir,

‫عندما تغرب الشمس ‬ ‫تصبح درجة الحرارة ألطف على السطح.‬

Güneş batarken, yüzey serinliyor.

‫بأول خيط نور من الفجر،‬ ‫ترتفع درجة الحرارة كثيرًا.‬

Şafağın sökmesiyle... ...sıcaklık tepeye fırlıyor.

‫كثيرًا ما تنخفض درجة الحرارة‬ ‫عن سالب 40 مئوية.‬

Sıcaklık düzenli olarak eksi 40 derecelere kadar düşüyor.

تعديل درجة حرارة الجسم حسب البيئة الخارجية وأخذ زاوية

vücut ısılarına dış ortama göre ayarlayıp bir köşeye çekilip

قانونياً بخفض الانبعاثات لابقاء معدل ارتفاع درجة حرارة الكوكب

bağlayıcı ilk küresel anlaşma olan Paris İklim Anlaşması'nın imzalanmasından sonra

حال استمر ازدياد الاحتباس الحراري فهي تعتمد على درجة

bağlı olduklarından, küresel ısınma artmaya devam ederse

لسنا صغارًا جدا إلى درجة عدم فهم ماهية الحب.

Aşkın ne olduğunu anlamayacak kadar genç değiliz.

وحتى المواقف شديدة درجة التوتر، كتلك التي تحدث في الصدمات،

sonrasında travmadaki gibi aşırı strese çıkardıkça

خفضها إلي 1.5 درجة مئوية ذلك أفضل شيء يمكن حدوثه.

1,5 santigrat derece de en iyi senaryo dedikleri.

‫بارتفاع درجة الحرارة،‬ ‫يزداد خروج الماء من الأشجار في الجو.‬

Sıcaklık ne kadar artarsa ağaçlar atmosfere o kadar su salıyor.

‫ولكن الحرارة أعلى بـ20 درجة على الأقل هنا‬ ‫من داخل الكهف.‬

Ama orası mağaranın içine göre en azından 20 derece daha sıcaktır.

‫ولكن الحرارة أعلى بـ20 درجة على الأقل هنا،‬ ‫من داخل الكهف.‬

Ama orası mağaranın içine göre en azından 20 derece daha sıcaktır.

‫هذا قرار مهم،‬ ‫يمكنه أن يساعدني ‬ ‫على تجنب انخفاض درجة الحرارة.‬

Bu, hipotermiden kaçınmamı sağlayacak önemli bir karar.

‫يمكن لدرجة الحرارة على السطح ‬ ‫أن تصل إلى 63 درجة مئوية‬

Yüzeydeki sıcaklık 62 dereceye ulaşabiliyor.

أعرف ذلك لأننا كنا نقيس درجة الحموضة حين التقطت هذه الصورة.

Bunu biliyorum çünkü bu resim çekilirken pH değerini ölçüyorduk.

كانت تهدف إلي الحد من الاحتباس الحراري إلي 2 درجة مئوية.

küresel ısınmayı 2 santigrat derece ile sınırlandırmayı hedefliyordu,

‫ولكن الحر قاتل.‬ ‫إذ يمكن أن يصل إلى 62 درجة مئوية،‬

Ama sıcaklık cidden öldürücü. 62 dereceye ulaşabiliyor

‫تنخفض درجة حرارة المياه‬ ‫إلى 8 أو 9 درجات مئوية.‬ ‫البرودة تحبس أنفاسك.‬

Suyun sıcaklığı sekiz, dokuz dereceye kadar düşüyor. Soğuk, nefesini kesiyor.

‫حيث تنخفض درجة الحرارة إلى 22 مئوية.‬ ‫على أسرة الفيلة هذه العثور‬ ‫على مياه شرب قبل إشراق الشمس.‬

22 dereceye düşen sıcaklığa katlanılabiliyor. Bu fil ailesi güneş çıkmadan içme suyu bulmak zorunda.