Examples of using "هي" in a sentence and their turkish translations:
O bizi terk etti.
O nasıl biridir?
Laura Brezilya'dan. O, Brezilyalıdır.
- O bir öğrenci.
- O, bir öğrencidir.
- O, öğrencidir.
Hatalar öğretmenlerdir.
Bu mükemmel bir uyum sergiliyor.
Onun ne olduğunu biliyor musunuz?
İşte bu.
Nerede?
topluluklar var.
Peki, bunlar neler?
İşte burada.
İşte orada.
O bir öğrenci.
O mutludur.
O bir kız.
O senin arkadaşın.
O bir hemşire.
O ateisttir.
O yürür.
Hey, sen!
O bir şarkıcı.
- O benim karımdır.
- O benim karım.
Korkuların ne? Umutların ne? Hayallerin ne?
İşte onun en mutlu olduğu fotoğraf, an işte budur.
Ay'daki problem şu, yerel malzeme ne?
O aptal fakat onurludur.
- Şifre "Muiriel".
- Parola "Muiriel".
- Şifre " Muiriel " dir.
İşte, bu benim hikâyem.
İşte o kırmızı daire.
Üçüncü adım:
kendinizi korumak için harikadır.
Hayat da hareket demek.
Üçüncü prensip:
Kural dört:
"Benim bahçem, benim bahçemdir!"
Gerçek bu.
Görevimiz bu.
Onun teminatçısı.
hipotalamusta gerçekleşiyor.
Bunlar kötü mü?
Faydalı mı?
Helikopter orada.
İşte böyle.
Tamam, işte.
Bakın, işte.
sınırsız olasılık var.
Öğrenmek onun işi.
nezaketin getirdiği erdem.
Ne gerektirir?
Ve cevap evet.
Parçalar birleşiyor mu?
aitlik ve topluluk olgusu var.
Riskler neler?
Ama bilmeliyiz.
çatışması yaşıyorum:
İşte bu şekilde çalışıyor.
Burası Berlin.
Ve burası Amsterdam.
Bu nefret mi?
Benim mesajım şu ki:
kalıplaşmış.
işte bu bizim destanımız
hani bir suç unsuru mu diye
Kabalık nedir?
İşte benim cüzdanım.
O, iki yastık ile uyur.
Tabii ki bu o.
O, ondan daha zeki.
Anahtarların nerede?
O zengin oldu.
İşte benim bisikletim.
O, hayvanlara düşkündür.
- O Japon mu?
- O kadın Japon mu?
Koşullarınız ne?
O, para verdi.
Anahtarlarım nerede?
Senin hobin nedir?
O, çocuklarını sever.
Nerede bir fırın var?