Translation of "‫هي" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "‫هي" in a sentence and their turkish translations:

- هي تركتنا.
- هي غادرتنا.

O bizi terk etti.

- ما هي صفاته؟
- ما هي مواصفاته؟

O nasıl biridir?

لاورا هي من البرازيل. هي برازيليّة.

Laura Brezilya'dan. O, Brezilyalıdır.

- هي طالبة.
- إنّه طالب.
- هي طالبة

- O bir öğrenci.
- O, bir öğrencidir.
- O, öğrencidir.

- الأخطاء هي مدرسين.
- الأخطاء هي معلمين.

Hatalar öğretmenlerdir.

- هي مناسبة تماما.
- هي مواتية تماما.

Bu mükemmel bir uyum sergiliyor.

- أتعرف ما هي؟
- أتعلم ما هي؟

Onun ne olduğunu biliyor musunuz?

‫ها هي.‬

İşte bu.

‫أين هي؟‬

Nerede?

هي المجتمعات.

topluluklar var.

فما هي؟

Peki, bunlar neler?

ها هي.

İşte burada.

‫وها هي.‬

İşte orada.

هي طالبة

O bir öğrenci.

هي سعيدة

O mutludur.

هي بنتٌ.

O bir kız.

هي صديقتك.

O senin arkadaşın.

هي ممرضة.

O bir hemşire.

هي ملحدة.

O ateisttir.

هي تمشي

O yürür.

هي، أنت!

Hey, sen!

هي مطربة.

O bir şarkıcı.

هي زوجتي.

- O benim karımdır.
- O benim karım.

ما هي مخاوفك؟ وما هي آمالك وأحلامك؟

Korkuların ne? Umutların ne? Hayallerin ne?

هذه هي أسعد صورة له، هذه هي اللحظة.

İşte onun en mutlu olduğu fotoğraf, an işte budur.

المشكلة بالنسبة للقمر هي: ما هي المواد المحلية؟

Ay'daki problem şu, yerel malzeme ne?

- هي غبية, ولكن صادقة.
- هي غبية, ولكن أمينة.

O aptal fakat onurludur.

- كلمة السر هي "موريل".
- كَلِمَةُ المُرُوْرِ هي "موريل".

- Şifre "Muiriel".
- Parola "Muiriel".
- Şifre " Muiriel " dir.

هذه هي قصتي.

İşte, bu benim hikâyem.

هي المنطقة الحمراء

İşte o kırmızı daire.

الخطو الثالثة هي :

Üçüncü adım:

هي أنها تحميك.

kendinizi korumak için harikadır.

الحياة هي الحركة.

Hayat da hareket demek.

القاعدة الثالثة هي

Üçüncü prensip:

القاعدة الرابعة هي

Kural dört:

"حديقتي هي حديقتي!"

"Benim bahçem, benim bahçemdir!"

هذه هي الحقيقة.

Gerçek bu.

هذه هي مهمتنا.

Görevimiz bu.

بل هي ضامنتها.

Onun teminatçısı.

هي الغدة النخامية.

hipotalamusta gerçekleşiyor.

هل هي مضرة؟

Bunlar kötü mü?

هل هي نافعة ؟

Faydalı mı?

‫ها هي المروحية.‬

Helikopter orada.

‫ها هي ذا.‬

İşte böyle.

‫حسناً، ها هي.‬

Tamam, işte.

‫انظر، ها هي.‬

Bakın, işte.

هي غير محددة.

sınırsız olasılık var.

مهمتها هي التعلم.

Öğrenmek onun işi.

هي فضيلة التحضر،

nezaketin getirdiği erdem.

ما هي متطلباته؟

Ne gerektirir?

والإجابة هي نعم

Ve cevap evet.

هل هي متماسكة؟

Parçalar birleşiyor mu?

هي الانتماء والمجتمع.

aitlik ve topluluk olgusu var.

وما هي المخاطر؟

Riskler neler?

هي ليست كذلك.

Ama bilmeliyiz.

هي الهوية القومية:

çatışması yaşıyorum:

وها هي تعمل.

İşte bu şekilde çalışıyor.

هذه هي برلين.

Burası Berlin.

هذه هي أمستردام.

Ve burası Amsterdam.

هل هي كراهية؟

Bu nefret mi?

لذلك رسالتي هي:

Benim mesajım şu ki:

هي رؤية جامدة.

kalıplaşmış.

هذه هي ملحتنا

işte bu bizim destanımız

هل هي جريمة؟

hani bir suç unsuru mu diye

فما هي الفظاظة؟

Kabalık nedir?

ها هي محفظتي.

İşte benim cüzdanım.

هي تنام بوسادتين.

O, iki yastık ile uyur.

أكيد، هذه هي.

Tabii ki bu o.

هي أذكى منه.

O, ondan daha zeki.

أين هي مفاتيحك؟

Anahtarların nerede?

هي صارت غنية .

O zengin oldu.

ها هي دراجتي.

İşte benim bisikletim.

هي تحب الحيوانات.

O, hayvanlara düşkündür.

هل هي يابانية؟

- O Japon mu?
- O kadın Japon mu?

ما هي شروطكم؟

Koşullarınız ne?

هي قدمت المال.

O, para verdi.

أين هي مفاتيحي؟

Anahtarlarım nerede?

ما هي هوايتك؟

Senin hobin nedir?

هي تحبّ أطفالها.

O, çocuklarını sever.

أين هي المخبزة؟

Nerede bir fırın var?