Translation of "وشك" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "وشك" in a sentence and their turkish translations:

- كان على وشك أن تخرج.
- كانت على وشك الخروج.
- كانت على وشك أن تخرج.

O, dışarı çıkmak üzereydi.

على وشك التأهل كطبيبة.

tıbbi doktor olmak üzere.

هي على وشك المغادرة.

- O gitmek üzere.
- O ayrılmak üzere.

توم على وشك المغادرة.

Tom gitmek üzeredir.

نحن على وشك الهبوط

Biz inmek üzereyiz.

إنهم على وشك الرحيل

Gitmek üzereler.

كنت على وشك الرحيل

Gitmek üzereydim.

وكان على وشك الإقرار بالجرم،

ve suçu kabullenmek üzereydi,

إنني على وشك أن أغادر.

Ben ayrılmak üzereyim.

كان على وشك خسارة كل شيء،

Her şeyini kaybetmenin pençesindeydi

عندما تكون الطائرة على وشك التحرك

uçak tam hareket etmek üzereyken

أو أنت على وشك تناول الطعام

yada yemek üzeresin

كان على وشك أن يفقد عينه.

Neredeyse bir gözünü kaybediyordu.

كنت على وشك التورط في جريمة.

Az daha bir suça bulaşacaktım.

إنه على وشك المغادرة إلى كندا.

O, Kanada'ya gitmek üzere.

وفي بعض الأحيان، كنت على وشك الانتحار.

bazen intihara meylettim.

عندما يكون المذنب على وشك تحطم الأرض

kuyruklu yıldızın dünyaya çarpmak üzereyken atmosfer tarafından parçalandığı

كنت على وشك الذهاب عندما رَنّ الهاتف.

Telefon çaldığında dışarı çıkmak üzereydim.

ولكن عندما التقيته، كان على وشك حبس الرهن.

Ama onunla tanıştığımda ipoteği paraya çevrilmek üzereydi.

المعركة التي ستغير مجرى التاريخ على وشك الحدوث...

Tarihin akışını değiştirecek savaş Mısırda yer alacaktı.

وكنت على وشك أن أبدأ عامي الثالث في الجامعة،

üniversitede 3. yılım başlamak üzere

أو ربما طفل على وشك أن يركض في الشارع.

ya da belki sokağa çıkmak üzere olan bir çocuk.

صعدوا إلى الطائرة عندما كانت الطائرة على وشك التحرك

uçağa bindiler uçak hareket etmek üzereyken

أعطى رسالة للعالم أننا على وشك هزيمة هذا الفيروس

Tüm Dünya'ya biz bu virüsü yenmek üzereyiz mesajını verdi

وحين كنا على وشك مغادرة معسكر الفتيات إلى معسكر الصبيان

Erkek kampından geliyorduk ve tam kız kampına dönerken,

لهذا السبب كنت على وشك ترك زوجتي في غرفة الولادة،

Aslında bu yüzden karımı doğum odasında neredeyse bıraktım,

كان فيلم balalaika على وشك أن يصبح أحدث فيلم له

balalayka filmi onun en son filmi olmak üzereydi neredeyse

هم على وشك التدمير. تجول الرئيس الصيني في شوارع ووهان.

Neredeyse yok etmek üzereler. Çin devlet başkanı ise Wuhan sokaklarında dolaştı.

كان أبي على وشك أن يغادر عندما رن جرس الهاتف.

Telefon çaldığında babam ayrılmak üzereydi.

في 2019، على وشك أن نبدأ بأنقرة، سأفتح عشر مدارس أخرى.

2019'da başta Ankara olmak üzere, on tane daha okul açacağım.

كان المركز الروسي في حالة من الفوضى ... و بدا على وشك الانهيار.

Rus merkezi kargaşa içindeydi… ve kırılmaya yakın görünüyordu.

عندما كان على وشك ضرب العالم ، أخذ الجسم الغريب استراحة و ضحى بنفسه

dünyaya çarpmak üzereyken bir UFO ara girerek kendini feda etti

‫قمنا بعمل رائع بوصولنا إلى هذا الحد‬ ‫ولكن الأمور على وشك أن تزداد صعوبة.‬

Buraya kadar gelerek harika bir iş çıkarttık, ama işler çok daha zor hâle gelmek üzere.

بحلول أغسطس ، كان من الواضح أن خطوط إمداد الجيش الكبرى كانت على وشك الانهيار ،

Ağustos ayına gelindiğinde, Grande Armée'nin ikmal hatlarının kırılma noktasında olduğu açıktı

في أبريل 1968 ، اقترح تقرير لوكالة المخابرات المركزية أن الاتحاد السوفيتي كان على وشك إرسال رواد فضاء

Nisan 1968'de bir CIA raporu, Sovyetler Birliği'nin Ay'a Kozmonotlar göndermek üzere olduğunu öne sürdü