Examples of using "كانا" in a sentence and their turkish translations:
Hepsi benim için aynıydı.
Sami'nin anne-babası Müslüman'dı.
Ve belirlediği iki temel içerik
Tom ve Mary yakın arkadaşlardı.
Sami'nin anne-babası Müslümanlardan korkuyordu.
Tom ve Mary ikisi de kirliydi.
Sami ve Leyla tartışıyorlardı.
Fadıl ve Dania yüksek sesle tartışıyorlardı.
aynı tonda buluşuyorlar.
Bu sabah kulağım kanıyordu.
Sami de Leyla da Müslüman'dı.
Tom ve Mary her ikisi de toplantıdaydı.
Sami ve Leyla çok tartışıyorlardı.
Sami ve Leyla mektuplarla iletişim kuruyorlardı.
Sami ve Leyla daima tartışırlardı.
Sami ve Leyla bazen tartıştılar.
Sami ve Leyla, Salima ile arkadaştılar.
Sami ve Leyla inanılmaz derecede içkiliydi.
Olay sonrası basmakalıp sözler söylemekten memnundular,
Hem Tom hem de Mary toplantıdaydı.
Sami ve Leyla o çocukla arkadaştılar.
Eğer doğruca eve sürseydim, onlara bir şey olmayacaktı.
Sanki yıllarca birbirlerini görmemişler gibi İki insan yürekten tokalaşıyorlardı.
bunlar üç yıldır terörist izleme listesinde bulunan iki kardeşti.
Hem Tom hem de Mary o zaman meşguldü.
Hem Tom hem de Mary dün gece evdeydiler.
Sami ve Leyla sürekli olarak onun hamileliği konusunda kavga ediyorlardı.
Sami ve Leyla, bir görevden geri dönen Hıristiyanlardı.
İki kişi aynı siyasi davayı paylaşınca çift olmak daha kolay.
onu Tuileries Sarayı'nda karşılamayı bekleyen tek Mareşal Davout ve Lefebvre idi.
İki kumandan ilk kez olarak kuzay Apulia'da karşılaştılar, 10 km uzaklıkta kamplarını kurdular.