Translation of "المسلمين" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "المسلمين" in a sentence and their turkish translations:

شجّع سامي التّسامح و الحوار بين المسلمين و غير المسلمين.

Sami Müslüman olanlarla olmayanlar arasında diyalog ve hoşgörü olmasından yanaydı.

- لماذا تعتقد أنّ كلّ المسلمين إرهابيّين؟
- لماذا تعتقدين أنّ كلّ المسلمين إرهابيّين؟
- لماذا تعتقدان أنّ كلّ المسلمين إرهابيّين؟
- لماذا تعتقدون أنّ كلّ المسلمين إرهابيّين؟
- لماذا تعتقدن أنّ كلّ المسلمين إرهابيّين؟

Neden tüm Müslümanların terörist olduğuna inanıyorsun?

ليس كلّ المسلمين عرب.

Bütün Müslümanlar Arap değildir.

سامي لا يحبّ المسلمين.

Sami Müslümanlardan hoşlanmaz.

لا يُرى إلا المسلمين الأتراك

Türk müslümanları dışında görülmez

كتاب المسلمين المقدس هو القرآن.

Müslümanların kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'dir.

لم يكن سامي يكره المسلمين.

Sami Müslümanlardan nefret etmiyordu.

كانا والدي سامي يخافان المسلمين.

Sami'nin anne-babası Müslümanlardan korkuyordu.

كان سامي مرتاحا وسط المسلمين.

Sami Müslümanlarla birlikteyken kendini huzurlu hissediyordu.

غيّر سامي رأيه بخصوص المسلمين.

Sami Müslümanlara dair fikrini değiştirdi.

لم يأخذ المسلمين حقا إلى أمريكا

gerçekten Amerika'ya Müslümanları almadı

لا يلتزم جميع المسلمين بشرائع رمضان.

Tüm Müslümanlar Ramazana riayet etmez.

تعرّف سامي على العديد من المسلمين.

Sami çok sayıda Müslüman tanıdı.

تحدّث سامي مع بعض الطّلبة المسلمين.

Sami birkaç Müslüman öğrenciyle konuştu.

قال سامي أنّه لا يحبّ المسلمين.

Sami Müslümanlardan hoşlanmadığını söyledi.

والتي تعمل مع المسلمين الصغار داخل أوروبا.

çeşitli kuruluşlarda gönüllü görev almaya başladım.

بالتأكيد لن يتم نقل المسلمين إلى أمريكا

Müslümanların kesinlikle Amerika'ya alınmayacağını

كانت عند جيم كراهيّة متأصّلة تجاه المسلمين.

Jim'in Müslümanlara karşı iliklerine kadar işlemiş bir nefreti var.

كان سامي يعتقد أنّ كلّ المسلمين إرهابيّون.

Sami bütün Müslümanların terörist olduğunu düşünüyordu.

كان ساني يعتقد أنّ كلّ المسلمين إرهابيّون.

Sami bütün Müslümanların terörist olduğuna inanıyordu.

كان سامي يعلم أنّ المسلمين أناس عاديّون.

Sami Müslümanların senin benim gibi insanlar olduğunu biliyordu.

بدأ سامي يشعر بكراهيّة شديدة تجاه المسلمين.

Sami Müslümanlara karşı büyük bir nefret duymaya başlamıştı.

لم يكن سامي يعرف الكثير من المسلمين.

Sami'nin hiç Müslüman tanıdığı yoktu.

كان عند سامي العديد من الأصدقاء المسلمين.

Sami'nin çok Müslüman arkadaşı olmuştu.

سبب انجرار بعض الأطفال المسلمين الصغار في أوروبا

Müslüman gençlerin neden aşırılık ve şiddete yöneldiğini

يريد فاضل أن يعرف ما هي حقيقة المسلمين.

Fadıl, Müslümanların gerçekte ne olduğunu bilmek istiyor.

كان سامي يعتقد أنّ كلّ المسلمين يضربون النّساء.

Sami bütün Müslümanların kadınlara şiddet uyguladığını düşünüyordu.

قالا والدي سامي لابنهما أنّ كلّ المسلمين إرهابيّين.

Sami'nin anne babası ona bütün Müslümanların terörist olduğunu söyledi.

عند معمعة القتال وقع الصليب الحقيقي في أيدي المسلمين

Yakın dövüşte Gerçek Haç Müslümanlara düşer eller.

للاخوان المسلمين. دون النظر لخليفة حفتر والجيش الوطني ما

kuruldu. Müslüman Kardeşler ile . Halife Hafter ve Ulusal Ordu'dan bağımsız

يُوصف المسلمون كمتطرّفين يريدون قتل كلّ النّاس غير المسلمين.

- Müslümanlar, tüm gayrimüslimleri öldürmek isteyen aşırılık yanlıları gibi canlandırılıyor.
- Müslümanlar kendilerinden olmayan herkesi öldürmek isteyen radikal kimselermiş gibi lanse ediliyor.

نشأ سامي و هو يعتقد أنّ كلّ المسلمين إرهابيّين.

Sami tüm Müslümanları terörist gören bir anlayışla büyüdü.

تعرّف سامي على العديد من الطّلبة المسلمين في تورونتو.

Sami Toronto'da çok sayıda Müslüman öğrenciyle tanıştı.

لم يلعب سامي كرة القدم أبدا مع زملائه المسلمين.

Sami Müslüman sınıf arkadaşlarıyla hiç futbol oynamadı.

وقتل جميع الأطفال المسلمين إذا رفض قطز الخضوع لحكم المغول

camileri ve tüm müslüman çocukları öldüreceğine yemin ediyordu.

إذا كانت أمريكا تعرف المسلمين على أنهم إرهابيون ، فنحن المذنبون!

eğer ki Amerika da Müslümanları terörist olarak tanıyorsa bunların suçlusu da biziz!

مرة أخرى ، إنه شيء لا يستخدم كثيرًا غير المسلمين الأتراك.

Yine Türk müslümanları dışında çok kullanılmayan birşeydir

كلنا نعرف كيف ننظر إلى المسلمين في العالم على أي حال

zaten dünyada Müslümanlara nasıl bir gözle bakıldığını hepimiz biliyoruz

لم تكن عند سامي أبدا أفكار سيّئة عن الإسلام و المسلمين.

Sami'nin İslam ve Müslümanlar konusunda kötü düşünceleri hiç olmamıştı.

كلّ من اليهود و المسيحيّين و المسلمين يتّفقون أنّ القدس مدينة مقدّسة.

Museviler, Hristiyanlar ve Müslümanlar Kudüs'ün kutsal bir şehir olduğu konusunda hemfikir.

سلاح الفرسان المسلمين، وعلى الرغم من ميزتهم العددية، إلا أنهم بدأوا في التراجع

ve Moğollar sayıca fazla olmalarına rağmen geri düşmeye başladılar.

إنّه لأمر ممتع أن يتعرّف المرأ على زوج من المسلمين في هذه المدينة.

Bu şehirde güzel bir Müslüman çiftle tanışmak çok hoş oldu.

اعتقد سامي أنّ عمّاله المسلمين أناس طيّبون و أنّه كان بإمكانه الثّقة بهم.

Sami Müslüman çalışanların iyi insanlar olduğunu ve onlara güvenebileceğini düşünüyordu.

إسحاق يهوديّ و لديه العديد كثير من الأصدقاء المسلمين. هل في الأمر إشكال؟

İzak Yahudi ve birçok Müslüman arkadaşı var. Bu kötü bir şey mi?

القدس مدينة ذات دلالة رمزيّة بالنّسبة لكلّ من المسلمين و المسيحيّين و اليهود.

Kudüs Müslümanlar, Hristiyanlar ve Museviler için sembol bir şehirdir.