Translation of "ببساطة" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "ببساطة" in a sentence and their turkish translations:

ببساطة استمتع

içeriden gelen bu huzurun

ببساطة سأبتسم،

ve bu sadece basit bir gülümsemeydi

سودوكو .. ببساطة لا أجيدها

Sudoku; bunda iyi değilim.

إنها ببساطة مزعجة وغير مريحة

Bu duygular yalnızca tatsız ve rahatsız edicidir.

أما مهمتي الجزئية فكانت ببساطة،

Benim görevim oldukça basitti:

لأنه ببساطة عندما تتصل بالشبكة،

çünkü sadece internete bağlanarak

التي منحتني كل شيء ببساطة.

bana her şeyi veren kişi.

فهذا التعريف ببساطة ليس صائبًا.

bu sadece yanlış değil.

يجب ببساطة أن نعمل على ذلك.

Bunun üzerinde çalışmalıyız.

ستكون ببساطة مشاعر مزعجة وغير مريحة

Onlara sadece tatsız ve rahatsız edici duygular diyelim.

وترون ببساطة هذه الألوان كأنها تفرعات

Esasen bu renkleri dallar gibi görüyorsunuz.

ونحن الذين نحاول ببساطة القيام بعملنا

ve sadece işini yapmaya çalışan bizleri

‫هي ببساطة قتال للحفاظ على الفصيلة.‬

bir türün hayatta kalma çabaları

أو ببساطة ما نشير إليه "بالاعتياد،"

ya da basitçe "alışma" dediğimiz psikolojik süreç üzerine kurdum.

الآن، الإحترام يمكن ببساطة أن يكون،

Saygı "İyi günler" "Günaydın"

أنا ببساطة لا أعرف ماذا أقول...

Ben sadece ne diyeceğimi bilmiyorum.

لكنها ببساطة تتعلق بانتمائنا للأطياف السياسية المختلفة.

siyasi yelpazede hangi noktada olduğumuzla alakalı.

كانت ببساطة ما أشعر به بشكل طبيعي.

sadece iyi hissettiriyordu.

لا يمكننا التخمين ببساطة أنها مركبات فضائية.

Onların uzay aracı olduğunu çıkaramıyoruz.

ماذا لو قررنا التخلص ببساطة من تلك الكلمة،

Ya bu kelimeyi kullanımdan kaldırırsak? İngilizce'de "hafifletmek"ten

نكون ببساطة أقل قدرة على التعامل مع الانشغال.

meşguliyetinizle daha az başa çıkabilmeniz.

ببساطة منحته مساحة ليتحدث عن كل ما يريد

Konuşma ihtiyacında olduğu her ne varsa bunun için ona fırsat verdim.

علينا أن نعيش ببساطة؛ ليستطيع غيرنا العيش فحسب.

Basit yaşamalıyız, böylece diğerleri de basit yaşayabilir.

ببساطة، هذه نسخةٌ من الإنترنت يديرها عامة النّاس.

Esasen bu, internetin insanlar tarafından sunulan bir versiyonudur.

يبدأ ببساطة عند وضع علامة (صح) في مربع.

Bu duygu bir kutucuğu onaylamakla başlar.

'الإدارة' ببساطة هي تحملك اللوم عن أخطاء الجميع.

'Yönetme' sadece herkesin hataları için suçlamayı üstlenme anlamına gelir.

المكافات لكي أصفها ببساطة هي كل الأشياء التي تريدها

kabaca ifade edersek, ödüller hayatı yaşamaya değer kılan

في أحيان أخرى، نحن ببساطة نضع رؤوسنا في الأرض

Diğer durumlardaysa, sadece kafamızı kuma gömeriz.

لأن ببساطة هذه هي قوانين الفيزياء التي تعمل معنا.

çünkü konu tamamen fizik kurallarından ibaret.

في نطاق يمكن أن تكون ببساطة جيد للماء والحياة كما نعرفها،

tam doğru olacak şekilde sıcaklıkları yalıtır ve düzenler

مع ذلك يمكن أن تفشل ببساطة في أن يكون عندك وظيفة مرضية،

tatmin edici bir meslek edinme konusunda yine de büyük olasılıkla

لهذا فإن تتويبا متعدد اللغات. لكن ليس ذلك النوع من تعدد اللغات، ليس النوع الذي يُزَاوج فيه بين اللغات، ببساطة، وتُهْمَلُ بعض الأزواج.

Tatoeba'nın çok dilli olmasının nedeni budur. Fakat o tür çok dilli değil. Dillerin sadece birlikte eşleştirildiği ve bazı çiftlerin geride bırakıldığı tür değil.