Translation of "بإمكان" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "بإمكان" in a sentence and their turkish translations:

بإمكان سامي الاستراحة.

Sami rahatlayabilir.

بإمكان الناس أن يروه.

İnsanlar onu görebiliyordu.

بإمكان ليلى أن تساعدك.

Leyla sana yardımcı olabilir.

بإمكان ليلى أن تصبح حاملا.

Leyla hamile kalabilir.

بإمكان نيو أن يجنب الرّصاص.

Neo, kurşunları atlatabilir.

بإمكان هذا الدّواء تنويم حصان.

Bu ilaç bir atı yere yıkabilir.

كان بإمكان سامي الانتظار لأشهر.

Sami aylarca bekleyebilirdi.

بإمكان سامي إصلاح هذه النّافذة.

- Sami bu pencereyi düzeltebilir.
- Sami bu pencereyi onarabilir.

وإن كان بإمكان هذا أن يحدث

New York’un kuzeyindeki küçük bir kasaba

بإمكان الطفل أن يحسب حتى عشرة.

Çocuk ona kadar sayabilir.

ليس بإمكان جميع الطيور أن تطير.

Tüm kuşlar uçamaz.

يُقال أنه بإمكان السرخس أن يُزهر.

Onlar eğrelti otlarının çiçekleri olabileceğini söylüyor.

بإمكان جمال أن يموت من أجلها.

Jamal onun için ölürdü.

كان بإمكان فاضل أن يتّصل بالشّرطة.

Fadıl polise telefon edebilirdi.

بإمكان فاضل أن يفقد كلّ شيء.

Fadıl her şeyi kaybedebilir.

بإمكان الانتقام أن يكون لذيذ الطّعم.

İntikam tatlı olabilir.

كان بإمكان ليلى أن تواعد أحدا.

Leyla birisini görebiliyordu.

كان بإمكان سامي أن يحمي ليلى.

Sami, Leyla'yı koruyabilirdi.

ليس بإمكان أي إنسان أن يصبح شاعرا.

Herkes bir şair olamaz.

بإمكان سامي أن يمارس دينه علنا الآن.

Fadıl artık dinini açıkça uygulayabilir.

بإمكان زوجة يائسة أن تقوم بأشياء خطيرة.

Umutsuz bir eşin tehlikeli şeyler yapma kapasitesi vardır.

لم يكن بإمكان سامي أن ينجب أطفالا.

Sami'nin çocukları olamazdı.

- بوب يعرف كيف يطبخ.
- بإمكان بوب أن يطبخ.

Bob yemek pişirebilir.

بإمكان سامي أن يقنع أيّ شخص بأيّ شيء.

Sami herhangi bir şey hakkında herkesi ikna edebilir.

- يعرف جاك كيف يتكلم الفرنسية.
- بإمكان جاك تحدث الفرنسية.

Jack Fransızca konuşabilir.

ما من شيء آخر بإمكان الشّرطة أن تقوم به.

Polisin yapabileceği çok fazla şey yok.

بإمكان فاضل أن يكون أفضل حلفائك أو أسوء أعدائك.

Fadıl ya sizin en iyi müttefikiniz ya da en kötü düşmanınız olabilir.

أنه بإمكان هذه المزارع أن تنتج كميات هائلة من الغذاء،

bu çiftlikler, en büyük tesislerde

هل بإمكان المخاطرة الإيجابية أن تزيد مع التعرض للتكرار المستمر؟

Pozitif risk alma tekrarladığında artar mı?

في أيامنا هذه، بإمكان أي واحد أن يحصل على الكتب.

Günümüzde herkes kitap alabilir.

إذا كان بإمكان أي شخص الدخول إليه عبر جهاز متصل بالشبكة؟

bir evi anahtarla kilitlemenin ne anlamı var ki?

ولكن لا يزال بإمكان فلامينيوس أن يستدرك، وهو يبعد بمسيرة يوم واحد فقط

Ancak Flaminius hala gururunu kurtarabilir, sadece bir gün yürüyüş mesafesinde.

لم يكن بإمكان الإنكشاريين أيضًا القتال في وضع دفاعي، وكانوا غارقين في عدد

Soylu Yeniçeriler bile sadece bir köşede savaşabilirlerdi

بإمكان هذا الطفل أن يعد إلى مئة مع أنه ما زال لديه أربع سنوات.

O çocuk sadece dört yaşında fakat şimdiden yüze kadar sayabiliyor.

ومع ذلك ، كان أحد المارشالات القلائل الذين كان بإمكان نابليون أن يثق بأمر كبير ومستقل

o Napolyon büyük, bağımsız bir komuta güvenebilirdi

- أي طفل يمكنه فعل ذلك.
- بإمكان أي ولد القيام بذلك.
- يستطيع كل طفل فعل ذلك.

Herhangi bir çocuk bunu yapabilir.

- ليس كل ما على شبكة الإنترنت يمكن إيجاده باستخدام جوجل.
- ليس بإمكان جوجل أن يجد كل شيء على الإنترنت.

Web'deki her şey Google üzerinden bulunamaz.