Examples of using "بإمكان" in a sentence and their turkish translations:
Sami rahatlayabilir.
İnsanlar onu görebiliyordu.
Leyla sana yardımcı olabilir.
Leyla hamile kalabilir.
Neo, kurşunları atlatabilir.
Bu ilaç bir atı yere yıkabilir.
Sami aylarca bekleyebilirdi.
- Sami bu pencereyi düzeltebilir.
- Sami bu pencereyi onarabilir.
New York’un kuzeyindeki küçük bir kasaba
Çocuk ona kadar sayabilir.
Tüm kuşlar uçamaz.
Onlar eğrelti otlarının çiçekleri olabileceğini söylüyor.
Jamal onun için ölürdü.
Fadıl polise telefon edebilirdi.
Fadıl her şeyi kaybedebilir.
İntikam tatlı olabilir.
Leyla birisini görebiliyordu.
Sami, Leyla'yı koruyabilirdi.
Herkes bir şair olamaz.
Fadıl artık dinini açıkça uygulayabilir.
Umutsuz bir eşin tehlikeli şeyler yapma kapasitesi vardır.
Sami'nin çocukları olamazdı.
Bob yemek pişirebilir.
Sami herhangi bir şey hakkında herkesi ikna edebilir.
Jack Fransızca konuşabilir.
Polisin yapabileceği çok fazla şey yok.
Fadıl ya sizin en iyi müttefikiniz ya da en kötü düşmanınız olabilir.
bu çiftlikler, en büyük tesislerde
Pozitif risk alma tekrarladığında artar mı?
Günümüzde herkes kitap alabilir.
bir evi anahtarla kilitlemenin ne anlamı var ki?
Ancak Flaminius hala gururunu kurtarabilir, sadece bir gün yürüyüş mesafesinde.
Soylu Yeniçeriler bile sadece bir köşede savaşabilirlerdi
O çocuk sadece dört yaşında fakat şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
o Napolyon büyük, bağımsız bir komuta güvenebilirdi
Herhangi bir çocuk bunu yapabilir.
Web'deki her şey Google üzerinden bulunamaz.