Examples of using "الفريق" in a sentence and their turkish translations:
O, takıma liderlik etmek için seçildi.
Takımı kim eğitiyor?
kırmızı takım ya da mavi takım hakkında bulundurduğumuz düşünceleri öğretiyoruz.
İnsan Ekibine katılın.
Bu ekibe katılmak istedim.
İyi bir antrenör bu takımı eğitir.
Mike takımımızın kaptanıdır.
Ben yeni takımın kaptanı değilim.
Biz Tom'u takımın kaptanı yaptık.
Takım yetenekli ve koordineydi.
O takımın sahip olduğu büyük oyuncudur.
İşte bugünkü takımın bir kısmı,
kaç kez paslaşıldığını saymalarını istediler.
O takımın güçlü oyuncuları var.
O, takımdaki herhangi bir çocuk kadar hızlı koştu.
Sağlık çalışanları bir kamera yerleştirildiğini biliyorlar.
Takıma yeni katılmış, yabancı hissediyor
Ekip, adli patolog Fadıl Sadık'ı da içeriyordu.
Şimdi her takım, diğer takımın berbat olduğunu düşündüğü bir fikre sahip
Tüm takım için benzin bulan bir dahimiz mi vardı?
eğer kadro tamsa 9 aylık oynanmaz maç yapılırdı.
Ekip, bana hızlı yol katedebileceğim bir şey getirebilir misiniz?
yani takım kurulamadığında erkekler futbol topuyla böyle bir oyun keşfetmiş