Translation of "الطاولة" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "الطاولة" in a sentence and their turkish translations:

- حجزت هذه الطاولة.
- هذه الطاولة محجوزة.

Bu tablo ayrılmıştır.

اجلس على الطاولة.

Masaya oturun.

مسح توم الطاولة.

- Tom tabloyu sildi.
- Tom masayı temizledi.
- Tom masayı sildi.

المفتاح علي الطاولة.

Anahtar masanın üzerinde.

إنها علي الطاولة.

- O masada.
- O masanın üzerinde.

الفنجان علي الطاولة.

Fincan masanın üstünde.

اختبأ توم تحت الطاولة.

Tom masanın altına saklandı.

لربما تركتها على الطاولة.

Onu masanın üstünde bırakmış olabilirim.

هناك برتقالة على الطاولة.

- Masanın üstünde bir portakal var.
- Masanın üzerinde bir portakal var.

ضع المسدس على الطاولة.

Silahı masanın üzerine koy.

وجد العلبة تحت الطاولة.

O, masanın altındaki kutuyu buldu.

توجد سلة تحت الطاولة.

Masanın altında bir sepet vardır.

ترك الكتاب على الطاولة.

O, kitabı masaya bıraktı.

القط ينام على الطاولة.

Kedi masanın üzerinde uyuyor.

هناك فنجان واحد على الطاولة.

Masada bir fincan var.

الطاولة لا تأخذ مساحة كبيرة.

Masa çok yer işgal etmiyor.

أُرسلت الصحون إلى الطاولة الخطأ.

Tabaklar yanlış masaya gönderilmiş.

وقعت شوكة من على الطاولة.

Masadan bir çatal düştü.

لا تضع الكتب على الطاولة.

Kitapları masanın üstüne koyma.

هذه الطاولة مصنوعة من الخشب.

Bu masa ahşap.

- الكتاب علي الطاولة.
- الكتاب على المكتب.

Kitap masanın üstündedir.

سيدي، لقد تركت ولاّعتك على الطاولة.

Bayım, çakmağınızı masada unuttunuz.

يجلس توم على الطاولة بقرب النافذة.

Tom pencerenin yanındaki masada oturuyor.

أمسك "توم" بيد "ماري" تحت الطاولة.

Tom, Mary'nin elini masanın altında tuttu.

لذا سأحرك الطاولة لوسط المسرح، أستعيد الأكواب.

Masayı sahne ortasına getirip malzemeleri geri alıyorum.

أتسمح لي أن أشاركك الجلوس على الطاولة؟

Bu masayı sizinle paylaşabilir miyim?

على الأقل دعني أساعد في ترتيب الطاولة.

En azından masayı hazırlamaya yardım edeyim.

من هو صاحب القاموس الموضوع على الطاولة؟

- Masanın üzerindeki kimin sözlüğü?
- Masanın üstündeki kimin sözlüğü?
- Masadaki sözlük kimin?

أعتقد أن هذه الطاولة تأخذ مساحة كبيرة.

Bu tablonun çok fazla yer kapladığını düşünüyorum.

"هل رأيت هاتفي الخليوي ؟" " إنه فوق الطاولة ."

"Cep telefonumu gördün mü?" "Masanın üstünde."

وهو يضع ثلاثة أقداح على الطاولة ويسحب زجاجة

üç shot bardağı ve bir şişe çıkardığında

هذا القط يحتاج للمساعدة كي ينزل من الطاولة.

O kedinin masadan inmek için yardıma ihtiyacı var.

أصيبت العائلة الموجودة على هذه الطاولة أيضا بالمرض.

Bu masadaki aile de hastalandı.

- ينام القط على المائدة.
- ينام القط على الطاولة.

Kedi masanın üstünde uyuyor.

وأريد بشدة أن أدفع الخبز المحمص من على الطاولة،

bir ekmek dilimi atmak istiyorum

يمكنه دفع الخبز المحمص من على الطاولة وسيرى بنفسه.

Ekmeği atıp kendi deneyebilir.

من القدرة على قلب الطاولة بطريقة مضحكة مرة أخرى؟

Tabloları bir kez daha komik bir şekilde çevirebilmekten mi?

- هىَ وضعت المجلة علىَ الطاولة.
- هىَ وضعت المجلة علىَ المنضدة.

O, dergisini masaya koydu.

ولكن أولًا، الخدعة البلهاء التي تتطلب بعض العصيان على هذه الطاولة،

Öncelikle, masada bazı malzemelerin gerektiği, aptalca olan numara.

و بعد بضعة أيام أخرى، بدأت الأعراض تظهر على العائلة الي كانت تجلس في الطاولة المجاورة.

Ve bundan birkaç gün sonra yan masalarında oturan aile de belirtileri göstermeye başladı.

بعد عامين من تولي مادورو منصب الرئاسة فاز إئتلاف الأحزاب المعارضة المدعو وحدة الطاولة المستديرة الديمقراطية

Seçilmesinden iki yıl sonra, muhalefet partilerinin Koalisyonundan oluşan