Translation of "Uzay" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Uzay" in a sentence and their spanish translations:

- Uzay gizemlerle doludur.
- Uzay gizemlerle dolu.

El espacio está lleno de misterios.

Uzay seferlerinin öncüleriydiler.

Ellos fueron pioneros de la navegación espacial.

Uzay aracına geri dönersek

Con respecto a la estación espacial,

Bu Hubble Uzay Teleskobu.

Este es el Telescopio Espacial Hubble.

Kozmonotlar uzay giysileri giyerler.

Los cosmonautas llevan trajes espaciales.

Astronotlar uzay kıyafetleri giyerler.

Los astronautas llevan trajes espaciales.

Onların uzay aracı olduğunu çıkaramıyoruz.

No podemos simplemente inferir que son naves espaciales.

Uzay seyahatinin imkansız olduğu düşünülürdü.

Se pensaba que los viajes espaciales eran imposibles.

Gezegenimiz olan Uzay Gemisi-Dünya dahil.

incluso la "nave espacial Tierra", es decir, nuestro planeta.

Uzay aynı zamanda eğitim araştırma, astronomi

El espacio también es una infinita fuente de inspiración

Uzay mekiğinin içerisinde bir insanla beraber

Con una persona en el transbordador espacial

Ders alan NASA, Apollo uzay aracını

Aprendiendo de las fallas que causaron el incendio del Apolo 1, la NASA rediseñó la

Uzay yolculuğu artık bir hayal değil.

Viajar por el espacio ya no es más un sueño.

Uzay gemisi mükemmel bir iniş yaptı.

La nave espacial hizo un aterrizaje perfecto.

Bu medeniyet kendini kopyalayan uzay araçları programlayarak

Esa civilización podría programar sondas autorreplicantes

Bu, Paris'in ortasına inen bir uzay aracıydı.

Esta era una nave espacial que aterrizaba en medio de París.

Buna karşı Ruslar, Mir Uzay İstasyonu'nu geliştirmişlerdi.

pero los rusos trajeron una estación espacial Mir.

1 uzay birimi ise 150 milyon km

Una unidad espacial es de 150 millones de km.

uzay boşluğundaki geri kalan parçalar ise itildi

las partes restantes en el espacio son empujadas

Peki uzay orada ve biz ona tırmanacağız.

Bueno, el espacio está ahí y lo vamos a escalar.

Apollo 8'in mürettebatı, uzay araçları arızalanırsa

La tripulación del Apolo 8 viajaría 240.000 millas desde casa, sin esperanza de ser rescatada si su

Uluslararası uzay istasyonu inanılmaz bir mühendislik başarısıdır.

La estación espacial internacional es una gran hazaña de la ingeniería.

Geometri uzay bilimi ise, zaman bilimi nedir?

Si la geometría es la ciencia del espacio, ¿cuál es la ciencia del tiempo?

Bilim ve uzay bilgilerini artırarak gelişimlerini ilerletmekle meşguller.

al incrementar su conocimiento local de ingeniería, ciencia y espacio.

1977 yılında NASA bir uzay aracını keşfe gönderdi

En 1977, la NASA envió una nave espacial para explorar

Görevleri, yeni Apollo uzay aracını baştan aşağı sallamaktı.

Su misión era dar a la nueva nave espacial Apollo una revisión exhaustiva.

Astronot uzay mekiğinde birçok deneyler yapmak zorunda kaldı.

El astronauta debió llevar a cabo muchos experimentos en el transbordador espacial.

Apollo programı uzay hakkındaki bilgimizi büyük ölçüde ilerletti.

El programa Apolo dio un gran avance a nuestro conocimiento del espacio.

Ve müteahhitleri karmaşık Apollo uzay aracının tasarımını aceleye getirdi.

y sus contratistas habían apresurado el diseño de la compleja nave espacial Apolo.

çevre sistemindeki su tesisatı sorunları ve uzay aracını dolduran

en el sistema ambiental y cortocircuitos en las 20 millas de cableado eléctrico que

Uçuş kontrol ekiplerinden oluşan ekipler, uzay aracının yörüngesini ve

Equipos de controladores de vuelo operaban las veinticuatro horas del día, supervisando la trayectoria de la nave espacial y

Her saati çalıştı . Uzay aracına yapılan tüm sesli iletişimler

Todas las comunicaciones de voz a la nave espacial pasaban a través del comunicador de cápsula o

Yakın gelecekte uzay yolculuğu artık sadece bir hayal olmayacak.

En un futuro cercano, el viaje espacial dejará de ser un simple sueño.

Gelişmiş tıbbi teknoloji, uzay programının yan ürünlerinden biri oldu.

Tecnologías médicas mejoradas han sido uno de los resultados del programa espacial.

Bir uzay gemisinde aya yolculuk artık bir rüya değil.

Un viaje a la luna en una nave espacial ya no es un sueño.

Herkes babamın annemle tanışmadan önce uzay istasyonunda çalıştığını söylüyor.

Todos dicen que mi padre estuvo trabajando en la estación espacial antes de conocer a mi madre.

Güneşten yaklaşık 2000 ile 1000 bin uzay birimi mesafe uzaklıkta

alrededor de 2000 a 1000 mil unidades espaciales del sol

Bu Rus astronot 769 gün MIR uzay istasyonunda kalarak kırmıştır

Este astronauta ruso rompió 769 días al quedarse en la estación espacial MIR

Sovyet uzay programını geçmesi durumunda daha cesur bir göreve ihtiyacı

iba a superar al programa espacial soviético, necesitaba una misión más audaz.

NASA, ay görevi için bir uzay aracı tasarlamaya başlamadan önce,

Antes de que la NASA pudiera comenzar a diseñar una nave espacial para su misión lunar, se enfrentó a algunas

, Dünya'dan Ay'a tek bir uzay aracı gönderip tekrar geri göndermekti.

era enviar una sola nave espacial desde la Tierra a la Luna y viceversa.

Bir değil iki uzay aracı bir araya gelerek Ay'a gidecekti.

No una, sino dos naves espaciales viajarían a la Luna juntas.

İkinci uzay aracı, ay gezi modülü veya 'lem' - aya inecekti.

La segunda nave espacial, el módulo de excursión lunar o 'lem', aterrizaría en la luna.

Project Mercury ve Project Gemini'nin uzay uçuşları Apollo'nun yolunu açtı.

Los vuelos espaciales del Proyecto Mercury y el Proyecto Gemini allanaron el camino para Apollo.

Saniyeler içinde, uzay aracı bir çöp yakma fırını haline geldi.

En cuestión de segundos, la nave espacial se convirtió en incineradora.

NASA'ya 1960 yılında Marshall Uzay Uçuş Merkezi'nin ilk yöneticisi olarak katıldı.

Se unió a la NASA como el primer director de su Centro Marshall de Vuelos Espaciales en 1960.

Uzay aracının ağır, çok parçalı ambarının tasarımı kaçmayı imkansız hale getirdi.

El diseño de la pesada escotilla de varias piezas de la nave hizo imposible escapar.

Uzay uçuşunun riskleri NASA'da iyi anlaşılmıştı, ancak Grissom, White ve Chaffee

Los riesgos de los vuelos espaciales fueron bien entendidos en la NASA, pero Grissom, White y Chaffee

Schirra ve ekibi, Apollo uzay aracını ilk kez adım adım ilerledi.

Schirra y su tripulación pusieron a prueba la nave espacial Apollo por primera vez.

Uzay teleskobu bize evreni tanımada öncesinden çok daha fazla yardım edecek.

El telescopio espacial nos ayudará a conocer el universo mucho mejor que antes.

Uzay aracı Voyager 2, 1989'da Neptün'ün 4900 kilometre yakınından geçti.

Voyager 2, una sonda espacial, pasó a 4900 kilómetros de Neptuno en 1989.

Kennedy'nin kongrede konuştuğu gibi, Amerika Birleşik Devletleri sadece on beş dakikalık uzay uçuşu

Cuando Kennedy se dirigió al Congreso, Estados Unidos tenía solo quince minutos de experiencia en

. Ama yine de Ay'ın yüzeyine böylesine büyük bir uzay aracını indirme problemi vardı

cohetes más pequeños y ensamblándola en órbita alrededor de la Tierra.

İkinci ve üçüncü aşamalar uzay aracını Dünya yörüngesine ve daha sonra Ay'a taşıdı.

La segunda y tercera etapas llevaron la nave espacial a la órbita terrestre y luego a la luna.

Ağırlıktaki büyük tasarruf, bu uzay aracının daha küçük bir roket üzerinde fırlatılabileceği anlamına geliyordu.

El enorme ahorro de peso significó que esta nave espacial podría lanzarse en un cohete más pequeño.

Bir Sovyet uzay aracı 1967 yılında Venüs atmosferine ulaştı, ama yaklaştığında gezegenimizle iletişimi kayboldu.

Una sonda espacial soviética llegó a la atmósfera de Venus en 1967, pero perdió la comunicación con nuestro planeta apenas se aproximó.

Ancak yolculuk için gerekli tüm malzemeleri, ekipmanı ve yakıtı taşıyacak kadar büyük bir uzay aracının

Pero una nave espacial lo suficientemente grande como para transportar todos los suministros, equipos y combustible necesarios

Uzaya fırlatılması için inanılmaz derecede büyük bir rokete ihtiyacı olacaktır. Von Braun, uzay aracını parçalar halinde

para el viaje necesitaría un cohete increíblemente enorme para lanzarse al espacio.

İki uzay aracını kenetlemek ve çıkarmak için NASA'nın yeni pilotlama teknikleri icat etmesi ve bunları kusursuz bir şekilde

Para acoplar y desacoplar las dos naves espaciales, la NASA necesitaría inventar nuevas técnicas de pilotaje

Iki adam rekor kıran ve meşakkatli bir şekilde 14 gün boyunca küçük bir uzay aracında Dünya'nın etrafında döndüler.

los dos hombres pasaron 14 días sin precedentes y agotadores en órbita alrededor de la Tierra en una pequeña nave espacial.

Mariner 10, Merkür'ü ziyaret eden ilk uzay sondasıydı. Aynı zamanda, iki gezegeni -Venüs ve Merkür- ziyaret eden ilk sondaydı.

Mariner 10 fue la primera sonda espacial que visitó Mercurio. También fue la primera sonda en visitar dos planetas - Venus y Mercurio.