Translation of "Sarı" in Spanish

0.016 sec.

Examples of using "Sarı" in a sentence and their spanish translations:

- Saçım sarı.
- Saçlarım sarı.

- Mi pelo es rubio.
- Mi cabello es rubio.
- Tengo el pelo güero.

Yapraklar sarı!

Las hojas son amarillas.

Çiçekler sarı.

Las flores son amarillas.

Kitap sarı.

El libro es amarillo.

- Çiçekler sarı.
- Çiçekler sarıdır.
- Bu çiçekler sarı.

Las flores son amarillas.

Zehirli sarı kurbağa.

Una rana punta de flecha.

Sarı elmalarımız var.

Tenemos manzanas amarillas.

Sarı kanepeye oturacak.

Ella se sentará en el sofá amarillo.

Tüm toplar sarı.

Todas las pelotas son amarillas.

Onlar sarı çiçek.

Estas son flores amarillas.

Sarı rengi severim.

Me gusta el color amarillo.

Sarı sayfalarda ara!

¡Busca en las Páginas Amarillas!

- Bahçedeki tüm çiçekler sarı.
- Bahçedeki bütün çiçekler sarı.

Todas las flores del jardín son amarillas.

- Sarı yağmurluk giyen kız kim?
- Sarı yağmurluklu kız kim?

¿Quién es la niña en el impermeable amarillo?

Namık Sarı diyor ki

Namık Sarı dice

Sarı ve yeşilin tonları

Sombras amarillas y verdes

Bir sarı gül var.

Hay una rosa amarilla ahí.

Ben sarı olanını alacağım.

Me llevo el amarillo.

- Onlar sarı.
- Onlar korkak.

- Están amarillos.
- Son amarillas.

O, sarı evde yaşıyor.

Él vive en la casa amarilla.

Sarı bir gül var.

Hay una rosa amarilla.

Onun sarı saçı var.

Ella tiene el pelo rubio.

Büronun kapısı sarı renklidir.

La puerta de la oficina es amarilla.

Birkaç top, sarı renktedir.

Algunas de las pelotas son amarillas.

Toplardan hiçbiri sarı değil.

Ninguna de las pelotas es amarilla.

O, sarı evde yaşar.

Él vive en la casa amarilla.

Sarı süt sürahisi nerede?

¿Dónde está la jarra amarilla de leche?

O tebeşir sarı değildir.

Esa no es tiza amarilla.

Bu sarı değil, yeşil.

Eso no es amarillo; es verde.

Benim sarı saçım var.

Tengo el pelo rubio.

Bu elma sarı mı?

- ¿Esta manzana es amarilla?
- ¿Esta manzana está amarilla?

Ben sarı kazağımı seviyorum.

Me encanta mi jersey amarillo.

- Çiçekler sarı.
- Çiçekler sarıdır.

Las flores son amarillas.

Bahçe sarı çiçeklerle doluydu.

El jardín estaba lleno de flores amarillas.

İşte sarı bir gül.

Aquí hay una rosa amarilla.

- Arkadaşım sarı bir araba aldı.
- Arkadaşım sarı bir araba satın aldı.

Mi amigo compró un coche de color amarillo.

Kırmızı, yeşil ve sarı olabiliyorlar.

Puede ser rojo, verde o amarillo.

Oğlumun lastik ördeği sarı renklidir.

El patito de hule de mi hijo es amarillo.

Kız saçına sarı kurdeleler takmıştı.

La niña usaba listones rojos en su pelo.

Hakem ona sarı kartı gösterdi.

El árbitro le mostró la tarjeta amarilla.

Orada sarı bir gül var.

Hay una rosa amarilla ahí.

Mavi boyayı sarı boyayla karıştır.

Mezcla la pintura azul con la amarilla.

Sarı bir spor arabaya sahibiz.

- Somos dueños de un auto deportivo amarillo.
- Poseemos un auto deportivo amarillo.

Bu sarı kazağı niçin denemiyorsun?

¿Por qué no te pruebas este suéter amarillo?

Bahçe güzel sarı çiçeklerle doluydu.

El jardín estaba lleno de hermosas flores amarillas.

O, şu sarı evde yaşıyor.

Él vive en aquella casa amarilla.

Onun uzun sarı saçları vardı.

Ella tenía el cabello largo y rubio.

Lidia'nın sarı düz saçları var.

Lidia tiene el pelo liso y rubio.

Taksiler neden genelde sarı renkte?

¿Por qué suelen ser amarillos los taxis?

Yan yana koyduğumuzda parlak sarı rengin

si los ponemos uno al lado del otro,

Kız saçına sarı bir kurdele takıyordu.

La chica llevaba en el pelo un lazo amarillo.

Jane'in saçında sarı bir kurdela vardı.

Jane llevaba un lazo amarillo en el pelo.

Anna'nın saçı kahverengi fakat Magdalena'nınki sarı.

Ana tiene el pelo castaño pero Magdalena tiene el pelo rubio.

Bu çiçek sarı ve diğerleri mavi.

Esta flor es amarilla y las otras son azules.

- Ofisin kapısı sarıdır.
- Büronun kapısı sarı.

La puerta de la oficina es amarilla.

Sarı pantolonlu bayan gerçekten çok hoştu.

La señora de los pantalones amarillos era realmente agradable.

Hayatımda sarı bir denizaltı hiç görmedim.

- Yo nunca he visto un submarino amarillo en mi vida.
- Yo no he visto en mi vida un submarino amarillo.

Tom'un sarı bir spor arabası var.

Tom tiene un auto deportivo amarillo.

- Sarı saçlı bir kız seni görmeye geldi.
- Sarı saçlı bir kız sizi görmeye geldi.

Una rubia vino a verte.

En sarı saçlar, en iyi gülümseme ondaydı

el pelo muy rubio, la mejor de las sonrisas

Annem erkek kardeşime sarı bir şemsiye aldı.

Mi mamá le compró un paraguas amarillo a mi hermano.

Sarı kağıdı kesmek için o makası kullanacağım.

Usaré esas tijeras para cortar el papel amarillo.

Arkadaşım sarı renkli bir araba satın aldı.

Mi amigo compró un coche de color amarillo.

Barbie'nin sarı saçı ve mavi gözleri var.

Barbie tiene cabello rubio y ojos azules.

Onun saçları sarı ve o genç görünüyor.

Es rubio y parece joven.

Sarı saçlı bir kız sizi görmeye geldi.

Una chica de pelo rubio vino a verle.

Ania kahverengi ama Magdalena sarı saça sahip.

Ana tiene el pelo castaño pero Magdalena tiene el pelo rubio.

Aşırı derecede sarı rengine maruz kalmak bebekleri ağlatıyor.

mientras que cantidades extremas de color amarillo hace llorar a los bebes.

Sarı, genellikle çok mutlu bir renk olarak anılır.

Normalmente el color amarillo se ve como un color feliz.

Ama anne bundan sonra, sarı rengi daima tehlikeyle

pero ahora la madre asociará para siempre el amarillo

Karaçalının üzerindeki çiçeği gördünüz mü? Sarı olan kısmı?

¿Ven la pequeña flor en la aulaga, esta cosita amarilla?

İşte gece şehirde avlanan sarı renkte bir fırsatçı.

Es un merodeador atrevido que caza de noche en la ciudad.

Avrupalıların gelişinden önce sarı humma bir sorun değildi.

Antes de la llegada de los europeos, la fiebre amarilla no constituía un problema.

Annem küçük erkek kardeşime sarı bir şemsiye aldı.

Mi mamá le compró un paraguas amarillo a mi hermano.

İkimizin sarı saçı varken kızımızın kızıl saçı var.

Nuestra hija es pelirroja mientras que nosotros dos tenemos el pelo rubio.

"O sarı şey ne?" "Bu mu? O bir domates." "Bir domates mi? Sarı domates diye bir şey var mı?"

"¿Qué es esa cosa amarilla?" "¿Esto? Es un tomate." "¿Un tomate?, ¿también existen tomates amarillos?"

Anne bir anlığına, bulanık bir şekilde sarı rengi görüyor,

La madre solo ve el borrón amarillo por un segundo,

O sarı saçlı ve mavi gözlü güzel bir kızdır.

Ella es una hermosa chica rubia de ojos azules.

Kadını sarı bir şapkayla görmek bana bir hikayeyi hatırlattı.

Ver a la mujer con el sombrero amarillo me recordó una historia.

Normal olarak yemediğim masadaki tek şey sarı tabaktaki şeydir.

La única cosa sobre la mesa que normalmente no comería es esa cosa en el plato amarillo.

Tom sarı hardallı kraker üzerinde füme sardalya yemeyi sever.

A Tom le gusta comer sardinas ahumadas en galletas saladas con mostaza amarilla.

Bazı zehirli sarı kurbağalar bir insanı öldürecek kadar zehir barındırır.

Algunas de estas ranas tienen suficiente veneno para matar a un humano.

Bir sürü çiçeğim var. Bazıları kırmızı ve bazıları da sarı.

- Tengo muchas flores. Algunas son rojas y otras son amarillas.
- Tengo muchas flores. Algunas son rojas y otras amarillas.

- Tom'un sarı saçları ve yeşil gözleri var.
- Tom sarışın ve yeşil gözlü.

Tom es rubio y tiene los ojos verdes.

Gündüzler ve akşamlar gittikçe daha soğuk oluyor. Ağaçların yaprakları yakında kırmızı ve sarı olacaklar.

Los días y las noches son cada vez más fríos. Las hojas de los árboles pronto serán rojas y amarillas.

İnsanlar normal de olsalar; siyah, kahverengi veya sarı ırktan da olsalar hepsi aynı haklara sahip olmalıdır.

No importa si son negros, cafés, amarillos o normales, todas las personas deberían tener los mismos derechos.

- Amerika Birleşik Devletlerinde okul otobüsleri sarıdır.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde okul otobüsleri sarıdır.
- ABD'de okul otobüsleri sarı renktedir.

En los Estados Unidos, los autobuses escolares son amarillos.