Translation of "Rol" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Rol" in a sentence and their spanish translations:

Bu önemli rol.

Esta es la parte importante.

Fakat rol yapmaktan yoruldum.

pero estoy cansado de jugar papeles.

O oyunda rol yaptı.

Ella actuó en la obra.

Devrimde etkin bir rol oynadı.

Él jugó un papel activo en la revolución.

İyi bir rol modelisin, Tom.

Eres un buen modelo a seguir, Tom.

O önemli bir rol oynadı.

Él jugó un rol importante.

Aktör duygu ile rol oynadı.

El actor hizo su papel con emoción.

- O, kuruluşumuzda önemli bir rol oynuyor.
- O, organizasyonumuzda önemli bir rol oynuyor.

Él juega un papel importante en nuestra organización.

Bir rol dağılımı ilanına denk geliyorum.

Me encuentro con el anuncio de casting.

Ama onlar benim rol modellerim değildi.

Pero ellas no son mis modelos a seguir.

Sosyal medya da büyük rol oynuyor.

Las redes sociales juegan un gran papel también.

...Ukrayna'da utanç verici bir rol oynadı.

han cumplido un papel vergonzoso en Ucrania,

O, komitede önemli bir rol oynadı.

Él jugaba un rol importante en el comité.

Şans hayatınızda önemli bir rol oynar.

La suerte juega un papel importante en la vida.

O, kuruluşumuzda önemli bir rol oynuyor.

Ella juega un papel importante en nuestra organización.

Doğa, hayatımızda önemli bir rol oynar.

La naturaleza juega un papel importante en nuestra vida.

Televizyon ve gazeteler tamamlayıcı rol oynuyorlar.

La televisión y los periódicos juegan papeles complementarios.

Şans hayatımızda önemli bir rol oynamaktadır.

La suerte juega un papel importante en la vida.

Şans, hayatımızda önemli bir rol oynar.

La suerte juega un papel importante en la vida.

Ve menopoz, kadınlarda kilit bir rol oynuyor.

y la menopausia juega en esto un papel fundamental para las mujeres.

Hepinizin oynadığı bir rol hakkında istirhamda bulunuyorum:

Hay un papel que quiero pedir que todos desempeñen:

Japonya dünya ekonomisinde anahtar bir rol oynar.

Japón juega un papel clave en la economía mundial.

Tom normalde rol yaparkenki kadar mutlu olamazdı.

- Tom podría no ser tan feliz como parece.
- Tom podría no ser tan feliz como aparenta.

Büyü, ilkel toplumda önemli bir rol oynar.

La magia juega un papel importante en las sociedades primitivas.

TV günlük yaşamda önemli bir rol oynar.

La televisión ocupa un lugar importante en el diario vivir.

Bu, politikanın gelişiminde önemli bir rol oynar.

Juega un papel crucial en el desarrollo de la política.

O bu projede önemli bir rol oynadı.

Ella jugó un rol importante en este proyecto.

O, hareket içinde önemli bir rol oynadı.

Él jugo un rol importante en el movimiento.

Karşı saldırıda önemli bir rol oynadı… ta ki,

conocida como la "Campaña de cuatro días", inmovilizando a las fuerzas austriacas en Eggmühl ...

Karşı kazandığı büyük zaferde önemli bir rol oynadı

Esto le llamó la atención del nuevo Primer Cónsul de Francia, Napoleón Bonaparte, con

Petrol,Japon sanayinin gelişiminde önemli bir rol oynadı.

El petróleo ha jugado un papel importante en el progreso de la industria japonesa.

Ve her vatandaş böyle vazgeçilmez bir rol oynar.

Y así, cada ciudadano juega un rol indispensable.

O gerçekten üzgün değil; o sadece rol yapıyor.

En realidad no está triste, solo finge estarlo.

Japon dünyada barışın desteklenmesinde önemli bir rol oynar.

El japonés juega un rol importante en la promoción de la paz en el mundo.

Sorular ve cevaplar etkileşimde büyük bir rol oynarlar.

Preguntas y respuestas juegan un enorme rol en la interacción.

Rol yapma, mış gibi yapma bunlar ölüm kalım meseleydi.

Actuar, fingir, era una cuestión de sobrevivencia.

İnsanlar sanki o kuşağın parçası gibi rol yapmaya başladılar

ya que la gente empieza a actuar como si son parte de esa generación

Eden mağlup Prusya ordusunun peşinde önemli bir rol oynadı .

del ejército prusiano derrotado que siguió.

Japonlar dünya barışını teşvik etmede önemli bir rol oynamaktadır.

El japonés juega un rol importante en la promoción de la paz en el mundo.

Kampanyada önemli bir rol oynadı, Kahire'deki isyanı bastırmaya yardım etti ...

Jugó un papel destacado en la campaña, ayudando a reprimir la revuelta en El Cairo ...

Fakat yüz maskelerinin doğru takılması da bunda bir rol oynayabilir.

Pero usar máscaras protectoras correctamente puede ser muy útil:

Japon dili dünya barışının teşvik etmede önemli bir rol oynar.

El japonés juega un rol importante en la promoción de la paz en el mundo.

Japon dili dünyada barışı teşvik etmede önemli bir rol oynar.

El japonés juega un rol importante en la promoción de la paz en el mundo.

Ve bu mesajları tüketen bizlerin de bunda oynadığı bir rol var.

Y los que consumimos estos mensajes también tenemos un rol

Nedeniyle yok olmaktan korumada önemli bir rol oynayacaktır . Ve siz, gezegen

calentamiento global. Y tú, ¿tienes comportamientos cotidianos que crees que son peligrosos

Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.

Esta es la era de la información, y los computadores juegan un rol cada vez más importante en nuestra vida cotidiana.

Berthier, Napolyon'un 1798'deki Mısır seferini planlamada çok önemli bir rol oynadı

Berthier jugó un papel crucial en la planificación de la expedición egipcia de Napoleón en 1798

Ancak kötü yönetilen personel çalışmasının önemli bir rol oynadığı Waterloo'daki yenilgisinin ardından

Pero después de su derrota en Waterloo, en la que el trabajo del personal mal administrado jugó un papel importante,

Dayanıyordu: Stratejiyi tasarlamada hiçbir rol oynamadı ve Napolyon'a lojistik ayrıntılar dışında asla meydan

estrategia y nunca desafió ni contradijo a Napoleón excepto en puntos de detalle logístico.

Sadece beş gün sonra, bölümü Napolyon'un Marengo'daki büyük zaferinde önemli bir rol oynadı.

Solo cinco días después, su división jugó un papel clave en la gran victoria de Napoleón en Marengo.

Yine çok önemli bir rol oynadı . Adamları geri püskürtüldüğünde Davout onları topladı ve

al intentar cambiar el flanco ruso. Cuando sus hombres fueron rechazados, Davout los reunió y

Napolyon, Davout'a - geriye dönüp bakıldığında - yeteneğini feci bir şekilde boşa harcayan bir rol verdi.

Napoleón le dio a Davout un papel que, visto en retrospectiva, parece un desperdicio desastroso de su habilidad.