Translation of "Parasını" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Parasını" in a sentence and their spanish translations:

Parasını ödemedin.

Tú no pagaste.

- Onların parasını istemiyorum.
- Onların parasını istemem.

No quiero su dinero.

Onun parasını ödeyeceğiz.

- Nosotros lo pagaremos.
- Pagaremos por eso.

Tom'un parasını istiyorum.

Quiero el dinero de Tom.

Tom'un parasını alamam.

No puedo aceptar el dinero de Tom.

O parasını tüketti.

Él derrochó su dinero.

Parasını kuma gömüyor.

Ella está enterrando su dinero en la arena.

Onların parasını istemem.

No quiero su dinero.

Parasını çantaya koydu.

Él puso su dinero en la bolsa.

Tom parasını sayıyor.

- Tom cuenta su dinero.
- Tom está contando su dinero.

O, tüm parasını bağışladı.

Él despilfarró todo su dinero.

O, parasını kutuya koydu.

Puso su dinero en la caja.

Birisi onun parasını çaldı.

Alguien le robó su dinero.

Tom bütün parasını tüketti.

- Tom gastó todo su dinero.
- Tom ocupó todo su dinero.

Tom bilet parasını ödedi.

Tom pagó el boleto.

Banka parasını geri istiyor.

El banco quiere recuperar su dinero.

Bütün parasını bana verdi.

Él me dio todo su dinero.

Bankaya gidip parasını bozdurdu.

- Entró en el banco y cambió el dinero.
- Él fue al banco y cambió su dinero.

Tom, Mary'nin parasını istemiyor.

Tom no quiere el dinero de Mary.

O bütün parasını kaybetti.

- Él perdió todo su dinero.
- Perdió todo su dinero.

Tom bütün parasını kaybetti.

Tom perdió todo su dinero.

Bütün parasını arabaya harcadı.

- Él gastó todo su dinero en un coche.
- Se gastó todo su dinero en un coche.

Tom parasını bankaya yatırdı.

Tom puso su dinero en el banco.

Mary parasını geri istedi.

Mary exigió que se le devolviera su dinero.

Böylece, tüm parasını kaybetti.

Así perdió él todo su dinero.

Tom bugün parasını istiyor.

- Tom quiere hoy su dinero.
- Tom quiere su dinero hoy.

Tom Mary'nin parasını çalmamalıydı.

Tom no debería haber robado el dinero de Mary.

Tom parasını neredeyse unutuyordu.

Tom casi se olvidó su dinero.

Adam onun bütün parasını soydu.

El hombre le robó todo su dinero.

Adam Susan'ın tüm parasını soydu.

El hombre le robó a Susan todo su dinero.

O beni parasını çalmakla suçladı.

Ella me acusó de robar su dinero.

O, bütün parasını kutuya koydu.

Él puso todo su dinero en la caja.

Sahip olduğu azıcık parasını kaybetti.

Ella perdió el poco dinero que tenía.

O, parasını hisse senetlerine yatırdı.

Él invirtió su dinero en acciones.

O, parasını ailesini, arkadaşlarını kaybetti.

- Ella perdió su dinero, su familia, sus amigos.
- Ella ha perdido su dinero, a su familia y a sus amigos.

O bana bütün parasını verdi.

Él me dio todo el dinero que tenía.

Tom bütün parasını Mary'ye verdi.

Tom le dio todo su dinero a Mary.

O kamu parasını zimmetine geçirdi.

Malversó dinero público.

Tom parasını nasıl kaybettiğini açıkladı.

Tom explicó como fue que perdió el dinero.

Baba tüm parasını kızlarına bıraktı.

El padre dejó todo el dinero a sus hijas.

Tom parasını yatağının altına sakladı.

Tom escondió su dinero debajo de su colchón.

Tom Mary'nin bütün parasını çaldı.

Tom le robó todo su dinero a Mary.

Tom Mary'nin tüm parasını soydu.

Tom le robó todo su dinero a Mary.

Parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.

Ella perdió su fortuna, a su familia y a sus amigos.

- O, tüm parasını kaybettiği için onu bağışladı.
- Onun tüm parasını kaybetmesini affetti.

Ella lo perdonó por perder todo su dinero.

Ve kamu parasını kamu mallarına harcayarak

y gastando el dinero público en bienes públicos,

Taksiden inmeden önce yol parasını öderiz.

Antes de bajar del taxi, se paga la tarifa.

O bütün parasını hayır kurumuna bağışladı.

- Él dio todo su dinero a la caridad.
- Él donó todo su dinero a la caridad.

Tom bütün parasını bir motosiklete harcadı.

Tom se fundió todo su dinero en una moto.

Onun parasını nereye sakladığını nasıl bileceğim?

¿Cómo voy a saber dónde está escondiendo su dinero?

Mary'nin babası tüm parasını ona bıraktı.

El padre de Mary le dejó todo su dinero.

Tom'un parasını geri istemesi gerektiğini düşünüyorum.

Yo creo que Tom debe cobrar su dinero.

Tüm parasını har vurup harman savurdu.

Él gastó todo su dinero.

Parasını yüksek faiz oranıyla ödünç veriyor.

Él presta dinero con un alta tasa de interés.

Tom Mary'yi yazarkasadan parasını çalarken yakaladı.

Tom sorprendió a Mary robando su dinero de la caja registradora.

Tom, Mary'nin parasını çaldığını itiraf etti.

Tomás admitió que había robado el dinero de María.

O, onu onun parasını çalmakla suçladı.

Le acusó de haber robado su dinero.

Tom Mary'nin John'un parasını çaldığını gördü.

Tom vio a Mary robándole el dinero a John.

- Dünya seyahatine çıkmak amacıyla parasını biriktiriyor.
- O, dünyada bir yolculuk yapma niyetiyle parasını tasarruf ediyor.

Ella está ahorrando con el fin de dar un viaje alrededor del mundo.

Ay sonuna kadar bütün parasını harcamış olacak.

Habrá gastado todo su dinero de aquí a fin de mes.

Birçok siyasetçinin sus parasını kabul ettiğine inanılmaktadır.

Se cree que muchos políticos aceptan sobornos.

Andre bir işi başlatmak için parasını tasarruf ediyor.

Andre está ahorrando su dinero para comenzar una empresa.

Tom Mary'nin onun parasını çaldığını bilmiyormuş gibi yaptı.

Tom fingió no saber que Mary le había robado el dinero.

Onlar Tom'u öldürdüğünü ve onun parasını aldığını düşünüyor.

Ellos piensan que tú mataste a Tom y te llevaste su dinero.

O, onun bütün parasını ona geri vermeye hazırdı.

Ella estaba dispuesta a devolverle a él todo su dinero.

Tom Mary'ye parasını böyle bir şeye harcamamasını söyledi.

Tom le dijo a Mary que no gastara su dinero en algo así.

Tom Mary'yi parasını çalmakla suçladı fakat o inkar etti.

Tom acusó a Mary de haberle robado su dinero, pero ella lo negó.

Eğer yeterli parasını olmadığını bilseydi Tom Mary'nin biletini ödeyebilirdi.

Tom podía haber pagado la entrada de María si hubiera sabido que no tenía suficiente dinero.

Tom, mağaza müdürünü parasını ona geri vermesi için ikna etti.

Tom persuadió al gerente de la tienda para que le devuelva su dinero.

Tom tüm parasını Mary ve babasının idare ettiği şirkete yatırdı.

Tom invirtió todo su dinero en la compañía que Mary y su padre manejaban.

Daha fazla insanın zamanını ve parasını bağışlamasına acil bir ihtiyaç vardır.

Hay una necesidad urgente de más personas que donen su tiempo y su dinero.

Tom bütün parasını bir kutuya koydu ve onu yatağının altına sakladı.

Tom puso todo su dinero en una caja y la escondió debajo de su cama.

Çoğu sporlarda en sıkı çalışma yapan takım genellikle eve ekmek parasını getirir.

En la mayoría de los deportes, el equipo que más duro entrena, normalmente es el que se hace con el triunfo.

- Tom da ödeme yaptı mı?
- Tom da ödedi mi?
- Tom da parasını verdi mi?

¿Pagó Tom, también?