Translation of "Karanlık" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Karanlık" in a sentence and their spanish translations:

Karanlık...

La oscuridad

Karanlık.

La oscuridad.

Karanlık denizlerimiz...

Nuestros mares oscuros son el escenario

Burası karanlık.

Está oscuro aquí.

Çok karanlık.

Está muy oscuro.

Dışarısı karanlık.

Está oscuro fuera.

Gece karanlık.

La noche es oscura.

Hava karanlık.

Está oscuro.

Mağaralar karanlık.

Las cuevas son oscuras.

Tamamen karanlık.

Está totalmente oscuro.

İçerisi karanlık.

Dentro está oscuro.

- Burası çok karanlık.
- Burası gerçekten karanlık.

De verdad está oscuro aquí dentro.

Karanlık çökmek üzere.

La oscuridad está por llegar.

Ancak karanlık çöktüğünde

solo cuando cayó la noche.

Karanlık madde arayışı

La búsqueda de la materia oscura

Karanlık biraz korkutucu.

La oscuridad me asustaba un poco.

Karanlık korkunuzu yenmelisiniz.

Debes conquistar tu miedo a la oscuridad.

Dışarda hava karanlık.

Está oscuro fuera.

Karanlık ışığın yokluğudur.

La oscuridad es la ausencia de luz.

Hava zaten karanlık.

- Ya ha oscurecido.
- Ya está oscuro.

Karanlık bir geceydi.

Fue una noche oscura.

Dışarısı tamamen karanlık.

Esta oscuro allá afuera.

Karanlık korkusunu yenemedi.

Ella no pudo superar su miedo a la oscuridad.

Oda çok karanlık.

La habitación es muy oscura.

Karanlık madde görünmezdir.

La materia oscura es invisible.

Kontrolümdeki karanlık dünyamdan çıkacaktım

A escalar fuera de mi mundo oscuro, individual, controlable

Gençlerden karanlık gerçekliği gizler

esconde una realidad mucho más oscura para los jóvenes

Karanlık nasıl hızlı çöktüyse...

Así como la oscuridad llegó con rapidez,

Oda karanlık ve soğuktu.

Estaba frío y oscuro en la habitación.

Bu oda çok karanlık.

- Esta habitación está demasiado oscura.
- Esta habitación es demasiado oscura.

O odada hava karanlık.

Está oscuro en esa pieza.

Yosun karanlık, nemli ortamlarda büyür.

Y al musgo le gustan los entornos oscuros y húmedos.

Yosun karanlık, nemli ortamlarda büyür.

Y al musgo le gustan los entornos oscuros y húmedos.

Avcılardan ancak karanlık sayesinde korunabiliyor.

La oscuridad es su única protección de los depredadores.

Ay döngüsünün en karanlık evresi.

La fase más oscura del ciclo lunar.

Çok karanlık olursa avlarını göremezler.

Demasiado oscuro, y no ven a su presa.

Karanlık, sessiz bir alan arıyor.

Está buscando un área oscura y tranquila.

Karanlık Enerji Ölçümü adı verilen

Formo parte de un proyecto llamado "Dark Energy Survey",

Açıkça görmek için çok karanlık.

Está demasiado oscuro para ver claramente.

Karanlık bir yerde kitap okumayın.

No leas libros en un lugar oscuro.

Karanlık ev bir hayalet gibiydi.

La tenebrosa casa era como un fantasma.

Bir saat içinde karanlık olacak.

Se oscurecerá en una hora.

Geceler neden bu kadar karanlık?

¿Por qué las noches son tan oscuras?

Ben, karanlık bir sokaktan geçtim.

Yo atravesé la oscura calle.

Karanlık ve fırtınalı bir geceydi.

Era una noche oscura y tormentosa.

Kediler, karanlık yerlerde bile görebilirler.

Los gatos pueden ver incluso en lugares oscuros.

Tatoeba'nın karanlık yönünü kesinlikle keşfettim.

Acabo de descubrir el lado oscuro de Tatoeba.

Sonsuz ve karanlık bir tünelde değilsin.

No están en un túnel sin fin y sin luz.

Artık... şüphe kalmadı. Karanlık, fırsat yaratır.

Ahora... no hay duda. La oscuridad trae una oportunidad.

Şu an o kadar karanlık ki...

Ahora está tan oscuro

Ay'ın en karanlık evresine denk gelir.

que el océano hace sus demostraciones más mágicas.

Peki karanlık maddeniz yoksa ne olur?

¿Y si no hay materia oscura?

Işıklar aniden söndü ve karanlık oldu.

Las luces se apagaron de repente y todo quedó a oscuras.

Tom'un arkasından karanlık bir gölge geçti.

Una sombra oscura pasó por detrás de Tom.

Karanlık bir odada okumak iyi değildir.

- No es bueno leer en una pieza oscura.
- No es bueno leer en una habitación oscura.

- Bu sokak karanlıktır.
- Bu sokak karanlık.

Esta calle es oscura.

Her kültürün karanlık bir tarafı vardır.

Toda cultura tiene un lado oscuro.

Karanlık basmadan önce döneceğimizi mi düşünüyorsun?

¿Cree usted que volveremos de día?

Portrenin karanlık bir arka planı vardı.

El retrato tenía un fondo oscuro.

Burası gerçekten karanlık. Bir şey göremiyorum.

Está realmente oscuro aquí. No puedo ver nada.

Ve beni en karanlık günlerimde kurtaran stratejilerim.

y las que me salvaron en mis peores momentos.

Ay, Afrika Savanı'nda neredeyse en karanlık evresinde.

En la sabana africana, la luna está casi en su punto más oscuro.

...günler uzar ve karanlık yerini aydınlığa bırakır.

la duración del día aumenta y la oscuridad da paso a la luz.

...bu karanlık suların daha da derinlerine iniyoruz.

nos adentramos más en estas oscuras aguas.

Çakan şimşeklerin dışında artık ortalık zifiri karanlık.

Aparte de los relámpagos, ahora, está totalmente oscuro.

Iniyorlar ... sonra karanlık denizde yeniden gözden kayboluyorlar.

y reliquias sagradas ... luego desaparecen a través del mar oscuro.

İşte iki farklı karanlık madde türü içeren

Estos son dos ejemplos de universos simulados

Sen oraya varıncaya kadar neredeyse karanlık olacak.

Para cuando llegues allí, ya casi habrá oscurecido.

O her zaman karanlık bir havayla sarılır.

A él siempre lo envolvía un aire de angustia.

Ben karanlık bir yerde onunla karşılaşmak istemiyorum.

No me gustaría encontrármelo en un lugar oscuro.

Onun işlere karanlık tarafından bakma eğilimi var.

Ella tiende a ser pesimista.

Burası karanlık. Bir el fenerin var mı?

Aquí está oscuro, ¿tienes una linterna?

Öte yandan, karanlık ve büyüleyici bir tarafa sahip,

Por el contrario, hay muchísimos biopics muy cautivadores

Anneyi bekleyen uzun karanlık, dayanıklılığını ve kabiliyetini sınayacak.

La larga oscuridad será una prueba de su resistencia y de su habilidad.

Daha da kuzeyde... ...karanlık biraz daha uzun sürer.

Aún más al norte, la oscuridad se mantiene un poco más.

Karanlık çökünce... ...fokların görülmeden geçme şansının artması gerekir.

Una vez que cae la noche, los lobos deberían tener más posibilidades de escabullirse.

Gece olunca, mercanların bile karanlık yüzü ortaya çıkıyor.

De noche, hasta los corales muestran un lado oscuro.

Ve bu ufaklıklar karanlık madde açısından önemli ipuçları.

Y estas enanas aportan muchas pistas sobre la materia oscura.

Geceydi ve bir karanlık örtüsü bütün sokakları kapladı.

Era de noche, y un manto de oscuridad cubría las calles.

John, karanlık bir odada bir hayaletin varlığını hissetti.

John sintió la presencia de un fantasma en el cuarto oscuro.

Yaşlı bir adam karanlık bir yolda yalnız oturuyordu.

Un anciano estaba sentado solo en un camino oscuro.

Isı algılayan termal kamera en karanlık gecede bile görebilir.

Una cámara térmica detectora de calor puede ver en las noches más negras.

Fakat daha karanlık gecelerde... ...altıncı bir his devreye giriyor.

Pero, en las noches más oscuras, un sexto sentido se hace cargo.

Karanlık çöktüğü için bu vakitler daha güvenli olsa gerek.

Debería ser más seguro ahora, bajo el manto de la oscuridad.

Çoğu fizikçi karanlık maddenin atom altı parçacıklara çok benzeyen

La mayoría de los físicos piensan que la materia oscura es una partícula,

Her yer karanlık olduğu için herhangi bir şey göremiyorum.

No veo nada porque en todas partes está oscuro.

Gökyüzü karanlık ve gri - Tipik bir yağışlı mevsim havası.

El cielo está sombrío y gris - un cielo típico de la estación de lluvias.

John bunun karanlık bir evdeki ışıkları açmak gibi olduğunu söylüyordu.

John dijo que fue como encender las luces en una casa oscura.

Bazı insanlar Afrika'dan çıkıp daha soğuk daha karanlık yerlere gittiler

Varios salieron de África hacia lugares más fríos y oscuros

Bunun, birçoğumuz için kötü ve karanlık bir kelime olduğundan şüpheleniyorum.

Intuyo que a muchos nos resulta una especie de mala palabra.

Kral Hrolf hakkındaki efsaneler, geleneksel olarak 'Karanlık Çağlar' olarak bilinen

Las leyendas sobre el rey Hrolf provienen de un período tumultuoso de la historia de Europa, tradicionalmente

- Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
- Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.

Cada uno es una luna, y tiene un lado oscuro que nunca muestra a nadie.

Karanlık gizlenmesini sağlıyor. Ama yere bastığında çıkan titreşimler buz denizinde yankılanıyor.

La oscuridad los protege. Pero los pasos resuenan en el hielo marino.

Ama zifiri karanlık değil. Dolunayın ışığı Güneş'inkinden 400.000 kat daha sönüktür.

Pero no es total. La luz de la luna llena es 400 000 veces más tenue que la del sol.

Ancak Apollo Programı ilk astronotlarını başlatmadan önce en karanlık saatiyle yüzleşecekti

Pero antes de que el Programa Apolo lanzara a sus primeros astronautas, enfrentaría su

Her insan bir aydır ve kimseye göstermediği karanlık bir tarafa sahiptir.

Toda persona es una luna y tiene un lado oscuro que no le muestra a nadie.

Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.

- Toda persona es una luna, y tiene un lado oscuro que nunca se lo muestra a nadie.
- Cada persona es como la luna, tiene un lado oscuro que no enseña a nadie.

Gece ne kadar karanlık olursa... ...bu sular insanı o kadar hayrete düşürüyor.

Y cuanto más negra es la noche, más maravillas revelan estas aguas.