Translation of "Günlük" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Günlük" in a sentence and their spanish translations:

Günlük bazda

Y en el día a día

Sadece "günlük hayatımda

Su pregunta fue muy simple:

Günlük alışkanlıklarımız üretiyor.

Nuestros hábitos diarios la producen.

Günlük sekiz rupi.

Ocho rupias al día.

Günlük oran nedir?

¿Cuánto cuesta por día?

Günlük 100 avro.

100 euros por toda la jornada.

Günlük hayatımızda da yapabiliriz.

de nuestro día a día.

Bir günlük tutuyor musunuz?

¿Tienes un diario?

Bana günlük yaşantından bahset.

Háblame de tu vida cotidiana.

Hikaye tüm günlük gazetelerdeydi.

La historia estaba en todos los diarios.

Hayatın günlük rutininden usandım.

- Estoy cansado de la rutina de cada día.
- Estoy cansado de la rutina diaria.

Kırmızı bir günlük aldım.

He comprado un diario rojo.

Birkaç günlük izne ayrılıyorum.

Me tomo unos días libres.

İngilizce bir günlük tutuyorum.

- Escribo un diario en inglés.
- Mantengo un diario en inglés.

Ben hiç günlük tutmadım.

Nunca he escrito un diario.

Fransızca bir günlük tutuyorum.

Llevo mi diario en francés.

Karım günlük işlerden yoruluyor.

Mi esposa se está cansando de la rutina diaria.

Günlük yaşantından memnun musun?

¿Está contento con su vida diaria?

Bu bir günlük gazetedir.

Es un diario.

Bu, günlük kaç para?

¿Cuánto cuesta eso al día?

Bu bir günlük olay.

Esto ocurre diariamente.

O bir günlük tutar.

Él lleva un diario.

Tom bir günlük tutar.

- Tom lleva un diario.
- Tom escribe un diario.

Bu, günlük hayattaki Filipince sohbetlerin

Eso explica por qué las conversaciones filipinas del día a día

12 günlük yolculuğa çıkabilmek için

en el que alternaba miedo y valor

Günlük hayattaki olağanüstü şeyleri görebilmeleri

para ayudar a personas de todo el espectro profesional

Günlük olarak bu manzarayı görüyorum.

este es el paisaje que veo a diario.

Günlük yaşamımızda ve iş yerlerimizde

En nuestra vida cotidiana en nuestros lugares de trabajo,

Yani günlük kış uykusuna yatıyor

entonces hiberna diariamente

Altın fiyatı günlük olarak dalgalanır.

El precio del oro fluctúa diariamente.

Ben öğrenciyken İngilizce günlük tutardım.

Solía escribir un diario en inglés cuando era estudiante.

Takeshi İngilizce bir günlük tutar.

Takeshi lleva un diario en inglés.

Tom, bir günlük izin almalı.

Tom necesita tomarse un día de descanso.

Onların günlük bakıma ihtiyacı var.

Ellos requieren un cuidado diario.

Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.

La profesora hizo hincapié en la importancia de hacer ejercicio a diario.

Birkaç günlük bir tatile çıkalım.

Tomémonos un pequeño descanso.

Seyahat ederken genellikle günlük tutarım.

Suelo escribir un diario cuando viajo.

Sadece eski bir günlük buldum.

Acabo de encontrar un diario viejo.

O, fikrini günlük olarak değiştirdi.

Mudaba de opinión cada día.

O günlük yaşamından memnun mu?

¿Está contento con su vida diaria?

Saf su günlük yaşantımızda gereklidir.

Todos necesitamos agua potable en nuestro día a día.

Günlük olarak iç çamaşırı değiştirin.

Cámbiate de ropa interior todos los días.

O günlük olarak tıraş olur.

Él se afeita todos los días.

Bir günlük iznin gerisini alıyorum.

Me tomaré libre el resto del día.

Tom bir günlük izin istedi.

Tom pidió un día libre.

Tipik 28-30 günlük programa katıldı

Asistía al típico programa de 28 o 30 días

Günlük besin alım miktarının altında olan

cuya dosis está por debajo de la recomendada

En azından günlük konuşmalar yapabilmeyi istiyorum.

Como poco, me gustaría ser capaz de tener conversaciones todos los días.

Birkaç günlük istirahat sana iyi gelecektir.

Te harán bien unos días de descanso.

Onun bir günlük izin isteğini reddetti.

Él rechazó su solicitud de un día libre.

Tom bir günlük izin almak istiyor.

Tom quiere tomarse un día libre.

Patron hepimize bir günlük izin verdi.

El jefe nos dio a todos un día libre.

Bir günlük tutmak iyi bir alışkanlıktır.

Llevar un diario de vida es un buen hábito.

Ben üç günlük hafta sonlarını severim.

Me gustan los fines de semana de tres días.

Tom bir günlük tutmaya karar verdi.

- Tom decidió mantener un diario.
- Tom ha decidido mantener un diario.

Peki bu bilgiler günlük hayatta nerelerde kullanılıyor?

pero, ¿cómo se utiliza esto en la vida?

Günlük hayatımızda bilgiyi ve fikirleri nasıl işlediğimize

Una metáfora sobre cómo procesamos información

İşte günlük yaşamınızda kullanabileceğiniz dört kolay örnek:

Hay cuatro ejemplos sencillos que pueden usar en su estilo de vida.

Restorana gitmek veya günlük alışveriş yapmak gibi

Incluso las decisiones que solían ser simples,

Peki uzak geçmiş, günlük yaşam ile karşılaştırıldığında

¿Por qué preocuparnos, entonces, por la historia de nuestro planeta

öğrencilere günlük yaşamdaki içki içme, madde kullanımı

donde completaron una simulación de toma de decisiones computarizada

Günlük yaşantınızdaki neredeyse her fiziğe erişmenizi sağlar.

a casi toda la física en nuestro mundo cotidiano.

Ve bu iki şeyi de günlük hayatta

y entonces pueden aprender ambas cosas

Insanlara zararlı günlük faaliyetlere devam etti . Kendisi

muchos países abandonaron sus obligaciones, como Estados Unidos, y continuaron con

Otel pahalıydı ama günlük fiyata kahvaltı dahildi.

El hotel era caro, pero la tarifa diaria incluía desayuno.

Günlük yaşam aktivitelerine dikkat edebilen yaşlılar için ...

Para los adultos mayores que pueden cuidarse a sí mismos...

Çoğu kişi günlük hayatı hakkında yazı yazar.

La mayoría de la gente escribe sobre su vida cotidiana.

TV günlük yaşamda önemli bir rol oynar.

La televisión ocupa un lugar importante en el diario vivir.

Ustalık çocukluktan itibaren günlük pratikte yıllar gerektirir.

El virtuosismo exige años de práctica cotidiana desde la niñez.

Bu günlük bu kadar yeter. Çok yorgunum.

- Suficiente por hoy. Estoy demasiado cansado.
- Es todo para mí por hoy. Estoy demasiado cansado.

Ben her gün günlük tutmayı zor buldum.

Encontré difícil escribir en un diario todos los días.

Ve sadece günlük hayatımızla alakalı olanları nasıl seçebilirim?"

y seleccionando únicamente aquellos que fuesen relevantes para la vida diaria.

Ve günlük ücret kazanan büyük annesi tarafından büyütülüyor.

y su abuela, la cual provee el sustento.

Bir sanatçının günlük hayatında neler olduğunu anlıyor muyuz

¿Comprendemos lo que ocurre en la vida diaria de un artista,

Dört günlük devasa Leipzig Muharebesi'nde kuzey kesimine komuta

En la gigantesca batalla de Leipzig de cuatro días, comandó el sector norte, manteniendo

Doktor hastanın sadece birkaç günlük ömrü olduğunu vurguladı.

El doctor hizo hincapié en que al paciente sólo le quedaba unos días.

Moskova'ya ulaşmadan önce dört günlük daha seyahatiniz kaldı.

A usted le quedan cuatro días más antes de llegar a Moscú.

Bu hafta üç günlük bir hafta sonu yaşıyoruz.

Este fin de semana es un puente de 3 días.

Bana günlük olarak hangi ilacı aldığını söyler misin?

Me puede indicar cuáles son los medicamentos que toma diariamente.

Grip ise ortalama 2 günlük kuluçka süresine sahiptir.

La gripe en comparación, tiene un periodo promedio de incubación de solo dos días

Tom Hilton otelinde üç günlük bir rezervasyon yaptı.

Tom hizo una reserva por tres días en el Hotel Hilton.

Dağ başında sekiz günlük doğa yürüyüşü ve kanodan sonra

después de 8 días de senderismo y piragüismo en la naturaleza,

Şu an gerçekten günlük meditasyon egzersizinin bilimsel kanıtı elimizde -

Ahora ya tenemos prueba científica de que la meditación diaria,

Günlük hayatlarımızda nasıl çevremizin etkisi altında kaldığımızla da alakalı.

También se trata de cómo somos influidos a diario.

Ben de düşünmeye başladım, nasıl yapsak da günlük toplantılarımızda

comencé a preguntarme cómo podríamos cambiar nuestras reuniones cotidianas

Daha anlamlı bir günlük toplantı organize edebilmenin ikinci adımı,

El siguiente paso para crear reuniones diarias más significativas

Ve ağırlığının 2.5 katı kadar günlük besin ihtiyacı vardır

y necesita 2.5 veces su peso por día.

Gelişme günlük olarak takip edilir ve bir veritabanında saklanır.

El progreso es monitoreado diariamente y almacenado en una base de datos.

TV'nin icadı günlük hayatımızda köklü bir değişime neden oldu.

La invención de la televisión provocó un cambio drástico en nuestra vida cotidiana.

O kadar garip bir tabir ki artık günlük olarak kullanıyorum.

Una frase que, aunque resulte raro, uso a diario.

çünkü biliyorsunuz, bu soru günlük hayatımızda insanların bize sorduğu sorulardır,

Porque esta es una pregunta que la gente hace.

Acil ya da günlük stres olmasına göre değişebilir olarak gösteriliyor.

ya sea el estrés de las emergencias o solo diario, o del día o día.

Şehir sakinleri günlük rutinlerine devam ederken Sarayda dört tane Moğol elçisinin

Los habitantes de la ciudad siguieron con sus rutinas diarias, sin saber que, en el palacio,

Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.

Esta es la era de la información, y los computadores juegan un rol cada vez más importante en nuestra vida cotidiana.

Günlük bir organizasyonun ev sahibi ise her şeyin yerli yerinde olmasına odaklanır

mientras que los anfitriones cotidianos se centran en hacer bien las cosas

Için tehlikeli olduğunu düşündüğünüz günlük davranışlarınız var mı ? Hiç değiştirmeyi düşündün mü?

para el planeta? ¿Has pensado alguna vez en cambiarlo?

Sorunla karşılaşırsanız, 7/24 müşteri desteği ve 30 günlük para iade garantisi vardır.

Si tiene problemas, hay soporte al cliente las 24 horas, los 7 días de la semana y una garantía de devolución de dinero de 30 días.