Translation of "Doğanın" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Doğanın" in a sentence and their spanish translations:

Resmen doğanın içindeydiler.

Eran parte del mundo natural.

Biz doğanın kanunlarına tabiyiz.

Estamos sujetos a las leyes de la naturaleza.

Hayatını doğanın korunmasına adadı.

Ha consagrado su vida a la preservación de la naturaleza.

İnsanlar doğanın bir parçasıdır.

El hombre es parte de la naturaleza.

Doğanın yasalarına karşı gelemezsiniz.

No se puede ir contra las leyes de la naturaleza.

Doğanın ustalıkla yaptığı bu şekiller

las formas que crea la naturaleza tan expertamente,

Doğayla, doğanın değişimiyle, iklim değişikliğiyle

O los flujos de la naturaleza, el cambio climático.

Bugünlerde doğanın faydalarını unutmaya meyilliyiz.

Hoy en día somos propensos a olvidar los beneficios de la naturaleza.

Doğanın eşsiz yollarla kendini bize sunduğunu görürüz.

si nos detenemos a mirar el mundo desde un marco temporal.

Doğanın zekâmız karşısında çok zayıf olduğu anlayışı...

la naturaleza es demasiado débil para resistir nuestro intelecto

Biz birbirimize yardımcı olmalıyız, doğanın kanunu bu.

Debemos ayudarnos los unos a los otros; es la ley de la naturaleza.

Bir gökkuşağı doğanın en güzel olaylarından biridir.

El arcoíris es uno de los fenómenos naturales más hermosos.

Şehir, doğanın acımasız gücü tarafından harap edildi.

La ciudad fue arruinada por el brutal poder de la naturaleza.

Bu, doğanın tüm canlıları donattığı sağlıklı bir bencillik.

Ese es un egoísmo sano que nos coloca en la naturaleza a todas las cosas vivas.

Bunu doğanın verdiği güzel bir döşek gibi yapacağız.

Será algo como un lindo colchón natural.

Yani kısacası doğanın kendisinde bu virüs zaten mevcut

En resumen, este virus ya existe en la naturaleza misma.

Vahşi doğanın ne kadar değerli olduğunu anlamamı sağladı.

Me hizo darme cuenta de lo valiosos que son los lugares silvestres.

Doğanın en ölümcül hayvanları ve sürüngenleriyle de karşı karşıya kalacağız.

sino también a algunos de los animales y reptiles más mortíferos que hay.

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

¿O iremos tras este árbol y usaremos lo que la naturaleza provee?

Yoksa bu ağacın arka tarafına girip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

¿O iremos tras este árbol y usaremos lo que la naturaleza provee?

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

¿O iremos tras este árbol y usaremos lo que la naturaleza provee?

Ölüm, doğanın gizlemesi gereken iğrenç bir şey ve bunu iyi yapıyor.

La muerte es una cosa fea que la naturaleza debe ocultar, y que oculta bien.

Kalp krizi geçirmenin her zaman doğanın senin öldüğünü anlatma şekli olduğunu düşündüm.

Siempre pensé que el tener un ataque cardiaco era la manera de la naturaleza de decirte que mueras.