Translation of "Büyükbabam" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Büyükbabam" in a sentence and their spanish translations:

Büyükbabam Osakalı.

Mi abuelo es de Osaka.

Büyükbabam bastonsuz yürüyemez.

Mi abuelo no puede andar sin un bastón.

Büyükbabam yürüyüşü sever.

A mi abuelo le gusta caminar.

Büyükbabam bir çiftçiydi.

Mi abuelo era un granjero.

Bu benim büyükbabam.

Él es mi abuelo.

Büyükbabam Kore'de öldü.

Mi abuelo murió en Corea.

Büyükbabam doksanlı yaşlarında.

Mi abuelo está en sus noventas.

Büyükbabam bir arkeologtu.

Mi abuelo era arqueólogo.

Büyükbabam çok yavaş konuşur.

Mi abuelo habla muy despacio.

Büyükbabam köpeği olmadan yürüyemez.

Mi abuelo no puede caminar sin su bastón.

Büyükbabam kendi mobilyasını yapardı.

Mi abuelo se hacía sus propios muebles.

Benim büyükbabam kısmen Hintliydi.

Mi abuelo tenía parte india.

Büyükbabam beş yıl önce öldü.

Mi abuelo murió hace cinco años.

Büyükbabam başını salladı ve gülümsedi.

Mi abuelo asintió y me sonrió.

Büyükbabam İkinci Dünya Savaşı'nda öldü.

Mi abuelo murió en la Segunda Guerra Mundial.

Büyükbabam bankamatikten para çekmesini bilmiyor.

Mi abuelo no sabe retirar dinero del cajero automático.

Büyük büyükbabam bir çete lideriydi.

Mi bisabuelo fue un líder de banda.

Büyükbabam bu evi inşa etti.

Mi abuelo construyó esta casa.

Büyükbabam bir baston olmadan yürüyemiyor.

Mi abuelo no puede caminar sin un bastón.

Büyükbabam her zaman bu sandalyede oturur.

Mi abuelo siempre se sienta en esta silla

Büyükbabam sabah erkenden yürüyüş yapmayı sever.

- A mi abuelo le gusta dar un paseo por la mañana temprano.
- A mi abuelo le gusta dar un paseo por la mañana.

Büyükbabam tarafından bana Robert adı verildi.

Me pusieron de nombre Robert por mi abuelo.

Büyükbabam seksen dokuz yaşına kadar yaşadı.

Mi abuelo vivió hasta los ochenta y nueve.

Büyükbabam hayatında asla bir doktora danışmadı.

Mi abuelo nunca ha consultado a un doctor en su vida.

Büyükbabam bir korsandı, bir hazine avcısıydı.

Mi abuelo fue un pirata, un cazador de tesoros.

Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.

Mi abuelito toma el desayuno normalmente a las seis.

Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.

Mi abuelo me dio un regalo de cumpleaños.

Büyükbabam benim doğumumdan kısa bir süre sonra ölmüş.

Mi abuelo murió poco después de mi nacimiento.

Hala hayatta olan babam ve büyükbabam dil profesörleriydiler.

Mi padre, que aún vive, y mi abuelo fueron profesores de idiomas.

O benim babamın babası. O benim baba tarafından büyükbabam.

Él es el padre de mi padre. Es mi abuelo paterno.

Büyükbabam mide ağrısı için yardım aramak için hastaneye gitti.

Mi abuelo fue al hospital por ayuda para su dolor de estómago.

Büyükbabam her sabah ölçülü egzersiz yapar, güçlü ve sağlıklı olmasının nedeni budur.

Mi abuelo hace ejercicio moderado todas las mañanas, que es por lo que está fuerte y sano.