Translation of "Akıl" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Akıl" in a sentence and their spanish translations:

Akıl sağlığımızla oynamayalım

No juguemos con nuestra salud mental

Akıl sağlığına kavuştu.

Él recuperó la cordura.

Dört tanesi akıl hastanesinde.

Cuatro en un asilo".

çevrem ve akıl hocalarımdı.

han posibilitado mi trayecto.

Böylece akıl sağlığımızı geliştirecek.

y así mejorar nuestra salud mental.

Fakat yayılacağını akıl edemediler.

Pero no se dieron cuenta de que lo haría,

Akıl süzgecinden fazlaca geçirirsek

Si lo intelectualizamos demasiado

Tom, Mary'nin akıl hocası.

Tom es el mentor de Mary.

O bir akıl hastanesine gönderildi.

Le mandaron a un manicomio.

O, akıl hastalıkları uzmanını çağırdı.

Ella llamó al psiquiatra.

İnanılmaz, akıl almaz derecede olasılık dışı.

Es simplemente muy poco probable.

Akıl almaz fikirlerini, umutlarını ve isteklerini

quienes solo buscan una oportunidad de mejorar

Akıl yürütme Batı tarafından icat edilmedi.

El razonamiento no fue inventado por Occidente.

Akıl hastalığına yakalanma, bağlanma sorunu yaşama,

están en grave riesgo de desarrollar enfermedades mentales,

Yani akıl almaz bir hayat bu.

Fue una vida inimaginable.

Ne yapacağımı bilmediğimden, ondan akıl istedim.

Como no sabía qué hacer, le pedí consejo.

Bazı akıl hastalıklarının zaten tedavisi var.

Algunos trastornos mentales ya tienen cura.

Kalp evet diyor, akıl hayır diyor.

El corazón dice que sí, pero la mente dice que no.

Ve akıl hastalığı açısında yüksek risk altındaydık.

y teníamos alto riesgo de enfermedades mentales.

- Tom tımarhaneye gönderildi.
- Tom akıl hastanesine kapatıldı.

Tom fue internado en un manicomio.

Belki de daha önce bunu akıl etmeliydin.

Tal vez debiste pensar en esto antes.

Akıl iyi bir uşak fakat kötü bir efendidir.

La mente es un buen sirviente, pero un mal maestro.

- Tom bir hastalık hastası.
- Tom bir akıl hastası.

Tomás es hipocondríaco.

Dan Linda'yı akıl hastanesine geri göndermekle tehdit etti.

Dan amenazó con enviar a María de vuelta al hospital psiquiátrico.

Akıl sağlığı ile delilik arasındaki ince çizgi daha incelmiştir.

La fina línea entre la cordura y la locura se ha hecho más estrecha.

Bunlar arasında; okulu bırakma ve akıl hastalıklarında daha yüksek oran,

como altas tasas de deserción escolar, problemas de salud mental,

Herkes akıl sağlığı durumlarını tedavi etmek için ilaç almak istemeyebilir.

y no todos quieren tomar drogas para tratar afecciones de salud mental.

Fakat bu kişinin bir akıl hastalığından acı çektiği çok açıktı.

Pero era obvio que la persona padecía una enfermedad mental.

Tamam yeter biraz daha devam edersek sanırım akıl hastanesine gideceğiz

De acuerdo, si continuamos un poco más, creo que iremos al hospital psiquiátrico.

- Bir elin nesi var iki elin sesi var.
- Akıl akıldan üstündür.

Dos cabezas piensan mejor que una.

İşte burda , Hannibal bize akıl oyunlarında da generallik kadar iyi olduğunu gösteriyordu.

Aquí, Hannibal muestra que es tan hábil en juegos mentales como en estrategia.

Videoyu on saniye izleyince kendimi akıl hastanesinden kaçan adamı dinliyormuş gibi hissettim

Cuando vi el video durante diez segundos, sentí como si estuviera escuchando al hombre escaparse del hospital psiquiátrico.

Böyle bir adam nasıl başkan olabilir? akıl alır bir olay değil kesinlikle!

¿Cómo puede un hombre así convertirse en presidente? ¡Definitivamente no es un incidente!

- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
- Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

Todos los seres humanos nacen libres e iguales en dignidad y derechos y, dotados como están de razón y conciencia, deben comportarse fraternalmente los unos con los otros.

- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
- Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar.

Todos los seres humanos nacen libres e iguales en dignidad y derechos y, dotados como están de razón y conciencia, deben comportarse fraternalmente los unos con los otros.

Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

- Todos los seres humanos nacen libres e iguales en dignidad y derechos y, dotados como están de razón y conciencia, deben comportarse fraternalmente los unos con los otros.
- Todos los seres humanos nacen libres e iguales en dignidad y derechos. Ellos son dotados de razón y consciencia, y deben actuar el uno con el otro en espíritu de hermandad.

Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.

Todos los seres humanos nacen libres e iguales en dignidad y derechos y, dotados como están de razón y conciencia, deben comportarse fraternalmente los unos con los otros.