Translation of "Şeytan" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "Şeytan" in a sentence and their spanish translations:

Şeytan öldü.

El demonio está muerto.

Şeytan çıkarma yapıyorlardı

Realizaban exorcismos

Şeytan ayrıntıda gizlidir.

El diablo está en los detalles.

Şeytan nerede yaşıyor?

¿En dónde vive el demonio?

Geri dön, Şeytan!

¡Retrocede, Satán!

O bir şeytan.

Él es un demonio.

Şeytan bir egoisttir.

El diablo es un egoísta.

Şeytan bazen kazanır.

El diablo gana a veces.

Bu çocuk küçük bir şeytan.

Ese niño es un pequeño diablito.

Bermuda Şeytan Üçgeni bir yalandır.

El Triángulo de las Bermudas es una farsa.

Film Müslümanları şeytan gibi gösteriyor.

Esta película retrata a los musulmanes como gente mala.

O adam kurnaz bir şeytan!

Ese hombre es un taimado diablo.

Şeytan, Hiroşima ve Nagasaki'yi yok etti.

El demonio destruyó Hiroshima y Nagasaki.

Şeytan boyalı olduğu kadar siyah değil.

- El demonio no es tan negro como se le pinta.
- El diablo no es tan feo como lo pintan.

Onun kadınlara karşı şeytan tüyü var.

Él es bueno con las mujeres.

Bermuda Şeytan Üçgeninde bir paralel evren var.

En el Triángulo de las Bermudas hay un universo paralelo.

Salman Rüşdi'nin “Şeytan Ayetleri” modern edebiyatın gerçek başyapıtıdır.

"Los versos satánicos" de Salman Rushdie es una verdadera obra maestra de la literatura moderna.

Kız arkadaşımın normal olduğunu düşündüm ama onun bir şeytan olduğu ortaya çıktı.

Yo creía que mi novia era normal, ¡pero resultó ser un súcubo!

Şeytan kız kardeşimi yakaladı ve, muazzam bir kahkahayla, onu dipsiz bir çukura fırlattı.

El demonio agarró a mi hermana y, con risa aullante, la arrojó a un pozo sin fondo.

Dün bir tanrı oldum, fakat bunu biraz sıkıcı buldum ki bugün bir şeytan oldum.

Ayer me convertí en Dios, pero me pareció algo aburrido, de modo que hoy me he convertido en diablo.

- O benim hiç başıma gelmedi, tahtaya vur.
- O benim hiç başıma gelmedi, şeytan kulağına kurşun.

No me ha pasado nunca y toco madera.

- Acele işe şeytan karışır.
- Acele ile menzil alınmaz.
- Acele giden ecele gider.
- Acele yürüyen yolda kalır.

La prisa es mala consejera.

Gerçekleşen bir hayata öncülük etmek gerçekten basit bir soruya geliyor: Geceleri ışıkları kapattığınızda ve kafanız yastık üzerindeyken, ne duyuyorsunuz? Ruh şarkın mı, Şeytan mı gülüyor?

Llevar una vida satisfactoria se reduce a una sola cuestión: Cuando apagas las luces a la noche y apoyas tu cabeza en la almohada: ¿Qué es lo que escuchas? ¿Tu alma cantando o Satanás riendo?

Elveda ey şanlı İstanbul! Elveda Pera ve Permas! Elveda iskele, Çıfıt Çarşısı ve de Gedikpaşa! Güzel hasbahçe, elveda! Şimdi büyük bir cami olarak kullanılan ulu mabet Ayasofya, elveda! Tersaneler, elveda! Şeytan görsün yüzünüzü! Artık her gün denize indirebilirsiniz karinadan yelkene seyir için gerekli her şeyi hazır bir kadırga!

¡Adiós, Constantinopla famosísima! ¡Pera y Permas, adiós! ¡Adiós, escala, Chifutí y aun Guedí! ¡Adiós, hermoso jardín de Visitax! ¡Adiós, gran templo que de Santa Sofía sois llamado, puesto que ya servís de gran mezquita! ¡Tarazanas, adiós, que os lleve el diablo, porque podéis al agua cada día echar una galera fabricada desde la quilla al tope de la gavia, sin que le falte cosa necesaria a la navegación!