Translation of "Öğretmenin" in Spanish

Öğretmenin kimdir?

- ¿Quién es tu profesor?
- ¿Quién es vuestro profesor?
- ¿Quién es tu profesora?
- ¿Quién es tu maestra?

Öğretmenin olacağım.

Seré tu profesor.

Çince öğretmenin kim?

¿Quién es tu profesor de chino?

Öğretmenin dediklerini dinleyiniz.

Escuchen lo que dice el profesor.

Öğretmenin dediğini dinleyin.

Escuchen lo que dice el profesor.

İngilizce öğretmenin kim?

¿Quién es tu profesor de inglés?

Öğretmenin olmayı seviyorum.

Me encanta ser tu maestro.

Tom senin öğretmenin.

Tom es tu profesor.

Öğretmenin söyleyeceklerinden korkuyorum.

Tengo miedo de qué vaya a decir el profesor.

Favori öğretmenin kim?

¿Cuál es tu profesor favorito?

Senin öğretmenin kim?

- ¿Quién es tu profesor?
- ¿Quién es vuestro profesor?
- ¿Quién es tu profesora?
- ¿Quién es tu maestra?

- En sevdiğin öğretmenin kimdir?
- En sevdiğin öğretmenin kim?

¿Cuál es tu profesor favorito?

öğretmenin bilgisayarını hackerlar hackleyecek

los hackers piratearán la computadora del profesor

O senin öğretmenin mi?

¿Es tu profesor?

Ben senin öğretmenin değilim.

No soy tu profesor.

Öğretmenin adını bilmek zorundayım.

Tengo que saber el nombre del profesor.

Aynı zamanda bunları okulda öğretmenin

También sé que enseñar estas cosas en las escuelas

Okulun önünde öğretmenin heykeli var.

Hay una estatua del profesor delante de la escuela.

Öğretmenin şakasına gülmekten kendimi alamadım.

No pudimos evitar reirnos del chiste del profesor.

Fransızca öğretmenin benimle aynı yaşta.

Mi profesor de francés tiene mi edad.

Öğretmenin öğretim yöntemi çok demode.

El modo de enseñanza del profesor es muy anticuado.

Jim öğretmenin yanılabileceğini öne sürdü.

Jim insinuó que el profesor podía estar equivocado.

Tom öğretmenin ne dediğini anlamadı.

Tom no entendio lo que dijo el profesor.

Öğrenci öğretmenin onu izlemesine çok kızdı.

El estudiante se puso muy nervioso con el profesor observándolo.

Okulun yakınında bir öğretmenin heykeli var.

Hay una estatua del profesor cerca de la escuela.

Öğretmenin söylediği Mary'yi daha çok çalıştırdı.

Lo que dijo la profesora hizo que Mary estudiara aún más fuerte.

Birçok öğretmenin Tom'la bir sorunu var.

Muchos profesores tienen problemas con Tom.

Hiç öğretmenin yanında küfür ettin mi?

¿Alguna vez has dicho palabrotas en presencia de la profesora?

Tom senin gitar öğretmenin, değil mi?

Tom es tu profesor de guitarra, ¿no?

- Artık öğretmeniniz değilim.
- Artık öğretmenin değilim.

Ya no soy tu profesor.

Öğretmenin önünde oturan kız öğrenci Almanyalıdır.

Es de Alemania la alumna que se sentó frente al maestro.

En iyi öğretmenin senin son hatandır.

Tu mejor maestro es tu último error.

Öğretmenin söylediklerine daha fazla dikkat etmelisin.

Deberías prestar más atención a lo que dice tu maestro.

O saatten sonra kontrol öğretmenin elinde zaten

el control ya está en manos del profesor después de esa hora

Öğretmenin söylediği şey, Mary'ye soğuk terler döktürdü.

Lo que el profesor dijo hizo que Mary empezara a tener sudores fríos.

Bir öğretmenin aylığı bir avukatınkinden daha düşüktür.

- El sueldo de un maestro es menor del de un abogado.
- El sueldo de un profesor es menor que el de un abogado.
- El sueldo de un maestro es menor que el de un abogado.

Öğretmenin söylediği her şeyi not almaya çalıştı.

Él intentó escribir todo lo que el profesor dijo.

Öğrenciler öğretmenin onlara verdiği tüm bilgiyi öğrendi.

Los alumnos absorbieron todo el conocimiento que el profesor les dio.

Bir öğretmenin maaşı bir avukatınkinden daha azdır.

El sueldo de un maestro es menor que el de un abogado.

Öğretmenin zevki öğrenmenin zevkinden daha az değildir.

El placer de enseñar no es menor que el de aprender.

Öğretmenin söylediği Mary'yi daha çok çalışmaya teşvik etti.

Lo que el profesor dijo animó a Mary a estudiar más duro.

Eğer öğretmenin söylediklerini dinlersen, iyi bir öğrenci olabilirsin.

Si sólo escuchas lo que el profesor dice, podrás hacerte un buen alumno.

Tom, öğretmenin sınıfı Sevgililer Günü için süslemesine yardımcı oldu.

Tom ayudó a la profesora a decorar la clase para el día de San Valentín.

Diğer öğrenciler çok gürültü yaptığı için Tom öğretmenin ne dediğini duyamıyordu.

Tom no podía escuchar lo que el profesor estaba diciendo porque todos los demás estudiantes estaban haciendo demasiado ruido.

Tom öğretmenin ona bir günde bitiremeyeceği kadar fazla ev ödevi verdiğini düşündü.

- Tom pensaba que el profesor le había mandado demasiados deberes para hacer en un día.
- Tom pensaba que el profesor se había pasado con los deberes que le había mandado hacer en un solo día.

- Geçen yıl Bayan Kato senin öğretmenin miydi?
- Geçen sene Bayan Kato senin öğretmenin miydi?
- Geçen yıl Bayan Kato sizin öğretmeniniz miydi?
- Geçen sene Bayan Kato sizin öğretmeniniz miydi?

¿La señorita Kato fue tu profesora el año pasado?