Translation of "Çin" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Çin" in a sentence and their spanish translations:

- Çin mutfağını severim.
- Çin yemeğini severim.
- Ben Çin yemeğini severim.

Me gusta la comida china.

Çin lahanası, Çin mutfağında kullanılan bir sebzedir.

El Bok Choy es una verdura usada en la cocina china.

Çin, Hindistan, Pakistan.

China, India y Pakistán.

Çin, Hindistan, Afrika.

China, India, África.

Gelenek Çin kökenlidir.

- Esa tradición nació en China.
- La costumbre se originó en China.
- La costumbre surgió de China.

Şili Çin değil.

Chile no es China.

Avrupa'nın Çin yemekleri, Çin'in Çin yemekleri gibi değildirler.

La comida china de Europa no se parece en nada a la comida china en China.

- Çin yemeğini sever misin?
- Çin yemeklerini sever misin?

¿Te gusta la comida china?

Hemen yanı başımızdaki Çin

China justo al lado de nosotros

Çin tarihi öğrenimi yapıyorsun.

Estudias historia de China.

Çin mahallesine nasıl giderim?

- ¿Cómo puedo llegar a Chinatown?
- ¿Cómo se va a Chinatown?

Çin felsefesi en iyisidir.

La filosofía china es de lo mejor.

Çin yemeklerini sevmez misin?

¿No te gusta la cocina china?

Çin, Japonya'dan daha büyüktür.

China es más grande que Japón.

Çin büyük bir ülkedir.

China es un gran país.

Çin yüzlerce yıldır soyutlanmıştır.

China estuvo aislada por cientos de años.

Auldey bir Çin markasıdır.

Auldey es una marca china.

Hiç Çin yemeği yemedim.

Nunca he tomado comida china.

Ben Çin yemeğini seviyorum.

Me encanta la comida china.

Çin yemeği sipariş ettim.

- Ordené comida china.
- Pedí comida china.

O bir Çin vatandaşıdır.

Él es un ciudadano de China.

Çin, çok hızlı gelişiyor.

China se está desarrollando muy rápidamente.

Hiç Çin yemeği denemedim.

Nunca he probado la comida china.

Tom Çin yemeklerini sevmez.

A Tom no le gusta la comida china.

Abaküs bir Çin icadıdır.

El ábaco es un invento chino.

Çin hakkında kitap yazdım.

Escribí un libro sobre China.

- O Çin kökenli bir Amerikalı.
- O Çin asıllı bir Amerikalı.

Él es sinoamericano.

Ve Çin ve Kore'de de,

Y en China y Corea,

Xi Jinping, Çin Hayali'nden bahsetmişti.

con el eslogan "Hagamos EE. UU. grande de nuevo".

Çin ve Hindistan'ı kim uyandırdı?

¿quién despertó a China y a la India?

Çin, Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldı.

China se unió a la Organización Mundial del Comercio.

Çin virüsü neredeyse yendi diyebiliriz

Podemos decir que el virus chino está casi vencido

Hiç Çin şiiri okudun mu?

¿Has leído alguna vez un poema chino?

Çin Japonya'dan çok daha büyüktür.

China es mucho más grande que Japón.

Ben Çin yemeklerini çok seviyorum.

Me gustó mucho la comida china.

Sen Çin mutfağını sevmiyor musun?

¿No te gusta la cocina china?

Çin gelişmekte olan bir pazar.

China es un mercado emergente.

Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.

China es rica en recursos naturales.

Çin hakkında bir kitap yazdım.

- Yo escribí un libro sobre China.
- Escribí un libro sobre China.

Bir çin vantilatörü satın aldı.

Compró un abanico chino.

Çin restoranında Pekin ördeği yedik.

Comimos pato a la pequinesa en el restaurante chino.

Ben hiç Çin yemeği yemedim.

- Jamás comí comida china.
- Nunca he comido comida china.

Bay Smith Çin tarihi okudu.

El señor Smith estudia historia china.

Çin hakkında ne izlenimin var?

¿Qué impresión tiene de China?

- O Çin hakkında bir kitap yazdı.
- O Çin üzerine bir kitap yazdı.

- Él ha escrito un libro acerca de China.
- Él escribió un libro sobre China.

- Bu gece bir Çin lokantasında yemek yiyeceğim.
- Bu gece bir Çin restoranında yiyeceğim.

Esta noche voy a comer en un restaurante chino.

Çin merkezli şirketlerin devreye girebileceği yönünde.

las compañías de China simplemente tomarían su lugar.

Çin ve Vietnam'ın komünist toplumları da

La razón principal por la que tantas economías asiáticas,

Bunun yaşandığı tek yer Çin değil.

China no es el único lugar donde ocurre esto.

İşte bu noktada Çin devreye giriyor.

Y es aquí donde China entra en juego.

Ve son olarak Çin pazara devasa.

Como punto final, el mercado en China es enorme.

Çin de uygulama çağına öncülük ettiği

y China al frente de la era de la implementación,

Örneğin burada Çin ve ABD arasındaki

Aquí tenemos a China y EE. UU.

Çin ve Nijerya'daki iki evi karşılaştıralım.

Entonces, comparemos dos hogares en China y Nigeria.

Çin hakkında çok sayıda kitap yazdı.

Él escribió muchos libros acerca de China.

O, Çin yemeğinden hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.

Preguntó si me gustaba la comida china.

Ona Çin yemeğinden hoşlanıp hoşlanmadığını sordum.

- A ella le pregunté si a él le gustaba la comida china.
- Le pregunté a ella si a él le gustaba la comida china.

Tom Çin yemeği yemek istediğini söyledi.

Tom dijo que él quería comer comida china.

- Mahjong'u çok seviyorum.
- Çin dominosunu severim.

Me gusta el mahjongg.

Bay Smith Çin tarihi eğitimi aldı.

El señor Smith estudia historia china.

1970'lerde Çin çok kötü durumdaydı.

En la década de 1970, China se estaba desmoronando.

Gelecek hafta Çin için yola çıkacağım.

Viajaré a China la semana que viene.

Daha önce hiç Çin yiyeceği yemedim.

Nunca antes había tomado comida china.

O bir Çin yelpazesi satın aldı.

Compró un abanico chino.

O Çin hakkında bir kitap yazdı.

Escribió un libro acerca de China.

Komünist partisi olmadan Yeni Çin olmayacaktı.

No va a haber Nueva China sin el partido comunista.

Çin, silah programını modernleştirmek için çalışıyor.

China está trabajando para modernizar su programa de armamento.

Japonya'nın Çin ile diplomatik ilişkileri vardır.

Japón tiene relaciones diplomáticas con China.

Çin ve Amerika'yı hangi okyanus ayırır?

¿Qué océano separa a China de América?

Çin bana birçok farklı izlenimler verir.

China me causó muchas impresiones diferentes.

Çin önde gelen bir silah ihracatçısıdır.

China es un importante exportador de armas.

Kutunun etiketi şunu söyledi: "Çin Malı".

La etiqueta de la caja decía: "hecho en China".

Çin, Japonya'dan yirmi kat daha büyüktür.

China es veinte veces más grande que Japón.

Trump korona virüsüne "Çin virüsü" diyor.

Trump llama al coronavirus "el virus chino".

Avrupa gibi Çin de apayrı birtakım değerleriyle

Al igual que Europa, China es otra gran potencia

Tabii ki Çin bu alternatifin var olduğu

Sin duda, China no es el único lugar con este combustible alternativo,

Eski savaşlarımızı Çin ve Rus kaynaklarından öğrenebiliyorduk

podríamos aprender nuestras viejas guerras de fuentes chinas y rusas

Çin yemekleri pişirmeye gelince kocam bir uzman.

Mi marido es un experto, cuando se trata de la preparación de comida china.

Çin ve Japonya birçok noktada farklılık gösterirler.

China y Japón difieren en muchos puntos.

Bu yıl Çin Seddi'ni ziyaret etmek isterim.

Me gustaría visitar la Gran Muralla este año.

Çin, Senkaku Adaları üzerinde egemenlik iddiasında bulunuyor.

China es una defensora de la soberanía de las islas Diaoyu.

Tom bana Çin yemeğini sevip sevmediğimi sordu.

Tom me preguntó si me gustaba la comida china.

Hindistan ve Çin, BRİC üyesi iki ülkedir.

La India y China son dos países del bloque BRIC.

Hadi Çin Seddi'nde iç çamaşırımızla yürümeye gidelim.

visitemos en ropa interior la Gran Muralla,

Bugün öğretmen konu olarak "Çin kültürünü" seçti.

Hoy el maestro escogió "la cultura china" como tema.

Çin ile ve onun modeliyle mi ittifak kuracak?

con China y su modelo?

Çin, ABD'nin geri dönüştürülebilir ürünlerinin çoğunu ithal ediyordu

China solía importar mucho material reciclable de EE. UU.

Çin, bütün nüfusu kapsayacak, dürüstlük ve doğruluk gibi

China está en el proceso de implementar una calificación crediticia social

Çin yemeği yiyor ve bu adaletsizlik hakkında konuşuyorduk,

Estábamos comiendo y expresándonos sobre la injusticia de todo

Yayarak, karbondioksit üreten büyük ülkesidir Çin, iken hangisi,

país más grande que produce dióxido de carbono, al emitir veintiocho

Çin, Japonya'dan yaklaşık yirmi beş kat daha büyüktür.

China es casi veinticinco veces más grande que Japón.

O Çin ilacı aldı, bu onun semptomlarını rahatlattı.

Ella usó medicina china, la cual le alivió sus síntomas.