Translation of "Katı" in Portuguese

0.007 sec.

Examples of using "Katı" in a sentence and their portuguese translations:

Ebeveynlerim çok katı.

Meus pais são muito estritos.

Katı yumurtayı seviyorum.

Eu adoro ovos cozidos.

O katı kırmızıydı.

Era completamente vermelho.

Bu rekabet katı.

- A competição é dura.
- A competição é rígida.

Su donduğunda katı olur.

A água se torna sólida quando congela.

Evin üç katı var.

A casa tem três andares.

Katı suya buz denir.

A água no estado sólido é chamada de gelo.

Bizim katı kurallarımız var.

Nós temos regras rigorosas.

Buz, katı haldeki sudur.

O gelo é água em forma sólida.

Bu madde, katı haldedir.

Esta substância está no estado sólido.

Tom çocuklarına çok katı.

Tom é muito rígido com os filhos.

Neredeyse ABD nüfusunun iki katı.

Isso é quase o dobro da população dos EUA.

30 katı ihtiyaç olacağını söylüyor

Diz que vai precisar de 30 vezes

Fiyat geçen yılkinin iki katı.

O preço está o dobro do que era o ano passado.

Bu okulun kuralları çok katı.

Esta escola tem uma política de tolerância zero.

Bu sinemanın iki katı var.

Este cinema tem dois andares.

Bu binanın kaç katı var?

Quantos andares este prédio tem?

O binanın kaç katı var?

Quantos andares tem aquele edifício?

- Fiyatlar on yıl öncesinin iki katı.
- Fiyatlar on yıl öncesininkinin iki katı.

Os preços são o dobro do que eram há dez anos.

Tom bir haftadır katı gıda yiyemedi.

O Tom não podia comer nada sólido por uma semana.

Madde; katı, gaz ​​veya sıvı olabilir.

A matéria pode ser sólida, líquida ou gasosa.

Onlara karşı bu kadar katı olma.

- Não seja duro demais com eles.
- Não seja duro demais com elas.

O, onun iki katı kadar yaşlıdır.

Ele é duas vezes mais velho que ela.

- Kendine bu kadar katı olma.
- Kendine karşı bu kadar katı olma.
- Bu kadar yüklenme kendine.

- Não seja rigoroso demais consigo mesmo!
- Não se cobre tanto.

Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.

Seu livro tem o dobro do tamanho do meu.

Ben senin yaşının iki katı yaşa sahibim.

Eu tenho o dobro da sua idade.

Benim yediğimin iki katı kadar çok yedi.

Ele comeu o dobro que eu.

Tom benim kazandığımın üç katı fazla kazanır.

Tom ganha três vezes mais do que eu ganho.

Gördüğünüz gibi onun mükemmeliyetçiliği ve katı çalışma etiği

Veja, o perfeccionismo de John, sua ética de trabalho implacável,

10.000 zayiat karşılığında, Ruslara iki katı zayiat vermişti

Pelo custo de 10,000 baixas, Napoleão infligiu mais que o dobro de baixas nos russos - por volta de

Bunun yaşanmasını önlemek için bu katı yasaları koyduk.

Então, aprovamos leis rígidas para impedir que isso aconteça.

Onun sahip olduğunun iki katı kadar kitabım var.

Eu tenho o dobro de livros a mais que ele.

O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.

Ela sabe dez vezes mais palavras em inglês do que eu.

Benim sahip olduğumun üç katı kadar kitabı var.

- Tem três vezes mais livros que eu.
- Ele tem três vezes mais livros que eu.

Yeni olan eski olanın iki katı kadar büyük.

O novo é duas vezes maior do que o velho.

New York'ta birçok binanın on üçüncü katı yoktur.

Em Nova York, muitos edifícios não têm o décimo terceiro andar.

O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.

Ele ganha três vezes mais que eu.

Ve ağırlığının 2.5 katı kadar günlük besin ihtiyacı vardır

e precisa de 2,5 vezes o seu peso por dia.

O, benim kazandığımdan üç katı daha fazla para kazanır.

Ele ganha três vezes mais dinheiro do que eu.

Senin sahip olduğunun dört katı daha fazla CD'lerim var.

- Eu tenho quatro vezes mais CDs que você.
- Eu tenho quatro vezes mais CDs do que você.
- Tenho quatro vezes mais CDs que você.
- Tenho quatro vezes mais CDs do que você.

Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.

Meu irmão come o dobro do que eu como.

Bende beş nüsha var ama bana bunun iki katı lazım.

Eu tenho cinco cópias, mas preciso do dobro.

Onun sahip olduğunun üç katı kadar çok sayıda kitabım var.

- Tenho três vezes mais livros que ele.
- Tenho três vezes o número de livros que ele tem.

Tom'un benim sahip olduğumun iki katı kadar çok kitabı ar.

Tom tem duas vezes mais livros do que eu.

Işık dünyanın etrafında bir saniyenin 7.5 katı hızında seyahat eder.

A luz viaja ao redor do mundo sete vezes e meia por segundo.

Öğretmen benim sahip olduğumun üç katı kadar çok kitaba sahip.

O professor tem o triplo de livros que eu.

Peynir, inek, keçi, koyun, ve diğer memelilerin sütlerinden yapılan bir katı gıdadır.

O queijo é um alimento sólido elaborado a partir do leite de vaca, cabra, ovelha e outros mamíferos.

- O benden üç kat daha fazla kazanır.
- Benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanır.

- Ele ganha três vezes mais que eu.
- O salário dele é o triplo do meu.

- Tom benim iki katım kadar yaşlı.
- Tom'un yaşı benim iki katım.
- Tom'un yaşı benimkinin iki katı.

Tom tem o dobro da minha idade.