Translation of "Kalktı" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Kalktı" in a sentence and their portuguese translations:

- O, ayağa kalktı.
- Ayağa kalktı.

Ele se levantou.

Adam ayağa kalktı.

O homem ficou de pé.

O geç kalktı.

Ela acordou tarde.

Tom geç kalktı.

Tom levantou tarde.

Uçak zamanında kalktı.

O avião decolou no horário correto.

Tom yavaşça kalktı.

Tom levantou-se devagar.

Tom banktan kalktı.

Tom se levantou do banco.

Tom taburesinden kalktı.

Tom levantou-se do banco.

Tom amuda kalktı.

Tom plantou bananeira.

Gözlerindeki yaşlarla ayağa kalktı.

Ela se pôs de pé com lágrimas nos olhos.

O, aniden sandalyeden kalktı.

Ele levantou-se da cadeira subitamente.

Onu görünce ayağa kalktı.

Ao ver aquilo, ele se levantou.

Tom'un köpeği ayağa kalktı.

O cachorro de Tom se levantou.

Tom gitmek için kalktı.

Tom se levantou para ir.

O, sabah yedide kalktı.

Ela se levantou às sete da manhã.

Tom şafaktan önce kalktı.

Tom levantou antes do amanhecer.

Tom ters tarafından kalktı.

Tom acordou com o pé esquerdo.

Gündoğumunu görmek için erken kalktı.

Ela se levantou cedo para ver o nascer do sol.

Tom kapıya bakmak için kalktı.

Tom levantou-se para atender a porta.

Tom ayağa kalktı ve alkışladı.

Tom levantou-se e aplaudiu.

O her zaman erken kalktı.

Ela sempre acordava cedo.

Tom kalktı ve pencereye gitti.

O Tom se levantou e foi até a janela.

Tartışmanın ortasında kalktı ve gitti.

Ele se levantou e saiu no meio da discussão.

Tom sadece kalktı ve gitti.

O Tom acabou de levantar e sair.

Balıkçı adam şafaktan önce kalktı.

Os pescadores levantaram-se antes do amanhecer.

Tom, Mary'yi arabayla ezmeye kalktı.

Tom tentou atropelar Mary.

Tom bir saat erken kalktı.

Tom se levantou uma hora mais cedo.

Telefona cevap vermek için ayağa kalktı.

Ela se levantou para atender o telefone.

O, odaya girdiğinde o ayağa kalktı.

Quando ela entrou na sala, ele se levantou.

Tom kalktı ve kapıya doğru gitti.

Tom se levantou e foi até a porta.

Tom ayağa kalktı ve odadan çıktı.

Tom levanto-se e saiu da sala.

Artık çok geç. Tren çoktan kalktı.

Agora é tarde demais. O trem já partiu.

O, her zamankinden daha erken kalktı.

- Ele acordou mais cedo do que de costume.
- Ele levantou mais cedo que o normal.

Bu sabah bir saat erken kalktı.

Ele levantou-se uma hora mais cedo esta manhã.

Aniden, genç bir kadın ayağa kalktı.

De repente, uma jovem moça se levantou.

Tom kalktı ve dans etmeye başladı.

O Tom levantou e começou a dançar.

Uçak saat 2:30'da kalktı.

O avião decolou às 14:30.

Tom ayağa kalktı ve bardan çıktı.

Tom levantou-se e saiu do bar.

Ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

Ela se levantou e caminhou até a janela.

John, her zamankinden çok erken kalktı.

João se levantou muito antes do que de costume.

O kalktı ve pencereye doğru yürüdü.

Ela pôs-se de pé e dirigiu-se à janela.

Tom şarkı söylemek için ayağa kalktı.

- Tom levantou-se para cantar.
- Tom se levantou para cantar.

Örgüsünü bir kenara koydu ve ayağa kalktı.

- Ela pôs o seu tricô de lado e se levantou.
- Ela deixou o seu tricô de lado e se levantou.

O, her zamanki gibi saat beşte kalktı.

- Ele levantou às cinco, como de costume.
- Ele levantou às cinco, como sempre.
- Ele se levantou às cinco, como de costume.
- Ele se levantou às cinco, como sempre.

Bill ilk treni yakalamak için erken kalktı.

Bill se levantou cedo para pegar o primeiro trem.

Bill ilk treni yakalayabilsin diye erkenden kalktı.

Bill acordou cedo para conseguir pegar o primeiro trem.

Uçağımız tam olarak akşam 6:00'da kalktı.

Nosso avião decolou às 18h00 em ponto.

Şimdi sanki üzerimden bir ağırlık kalktı gibi hissediyorum.

Eu sinto-me como se um peso tivesse saído de mim.

Savaş sabahı huzursuz kral erkenden kalktı ve şair Thormod'dan

Na manhã da batalha, o inquieto rei se levantou cedo e pediu a seu poeta Thormod que

Tom bu sabah her zamankinden daha sonra yataktan kalktı.

Tom saiu da cama mais tarde do que o normal hoje de manhã.

- Tom zaten uyanık.
- Tom kalktı zaten.
- Tom kalkmış bile.

- Tom já está acordado.
- Tom já se levantou.

Otobüsümüz saat sekizde kalktı ve saat on birde Boston'a vardı.

O nosso ônibus saiu às oito, chegando em Boston às onze.

Zil çaldığında, Tom okuduğu kitabı kapadı ve onun kim olduğunu görmek için kalktı.

Quando a campainha tocou, Tom fechou o livro que estava lendo e se levantou para ver quem era.