Translation of "Fransa" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Fransa" in a sentence and their portuguese translations:

Fransa korkuyor.

A França está com medo.

Fransa Batı Avrupa'dadır.

A França fica na Europa Ocidental.

Fransa bir cumhuriyettir.

A França é uma república.

Fransa, Batı Avrupa'dadır.

A França está na Europa Ocidental.

Fransa İngiltere'nin güneyindedir.

A França fica ao sul da Inglaterra.

Fransa, seni seviyorum!

França, eu te amo!

Fransa kralı keldir.

- O rei da França é careca.
- O rei da França está careca.

Fransa, Rusya ile savaştaydı.

A França esteve em guerra com a Rússia.

Fransa İtalya'nın sınır komşusudur.

A França faz fronteira com a Itália.

Önce Fransa, sonra Irak.

Primeiro a França e depois o Iraque.

Fransa, İspanya ile komşudur.

A França é adjacente à Espanha.

Fransa Dünya Kupası'nı kazandı.

A França venceu a Copa do Mundo.

Fransa başbakanının bir sözü var

O primeiro ministro da França tem um ditado

Belçika Fransa kadar büyük değildir.

A Bélgica não é tão grande quanto a França.

Fransa ile savaş sona erdi.

A guerra com a França estava terminada.

Devrimden sonra, Fransa bir cumhuriyet oldu.

Após a revolução, a França se tornou uma república.

Fransa devlet başkanı, Okinava'yı ziyaret etti.

O presidente da França visitou Okinawa.

Ren, Fransa ve Almanya arasındaki sınırdır.

O Reno é a fronteira entre a França e a Alemanha.

İzlanda, Fransa ile bir ittifaka girdi.

A Islândia entrou em conflito com a França.

Onlar Almanya, Fransa ve İngiltere'ye gittiler.

Eles foram a Alemanha, França e Inglaterra.

Bu; ABD, Rusya, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa

É maior do que as populações dos Estados Unidos, da Rússia,

O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.

Aquela ilha foi governada pela França uma vez antes.

Fransa cumhurbaşkanı gelecek ay Japonyayı ziyaret edecek.

- O presidente da França visitará o Japão próximo mês.
- O presidente da França visitará o Japão mês que vem.

Pablo Neruda 1971'de Şili'nin Fransa büyükelçisiydi.

Pablo Neruda era o embaixador do Chile na França em 1971.

Fransa ve İngiltere bir kez daha savaştaydı.

A França e a Inglaterra estavam em guerra mais uma vez.

Fransa İspanya ile gizli bir antlaşma imzaladı.

A França assinou um tratado secreto com a Espanha.

- Alman kuvvetleri, Amiens, Fransa yakınlarında İngiliz askerlere saldırdı.
- Alman kuvvetleri, Amiens, Fransa yakınlarında İngiliz askerlere hücum etti.

Forças alemãs atacaram soldados britânicos perto de Amiens, na França.

Fransa ve İngiltere arasındaki savaş yüz yıl sürdü.

A guerra entre a França e a Inglaterra durou cem anos.

Marcel Kittel, Fransa Bisiklet Turu'nun ilk aşamasını kazandı.

Marcel Kittel venceu a primeira etapa do Tour de France.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Fransa ile bir anlaşması vardı.

Os Estados Unidos tinham um acordo com a França.

Andorra, İspanya ve Fransa arasında bulunan küçük bir prensliktir.

A Andorra é um pequeno principado situado entre a Espanha e a França.

İsviçre Fransa, İtalya, Avusturya ve Almanya arasında yer almaktadır.

A Suíça fica entre a França, a Itália, a Áustria e a Alemanha.

Papa ile antlaşması bittikten sonra Fransa Kralının daveti üzerine Paris'e gitti

Depois que seu acordo com o papa terminou, ele foi a Paris a convite do rei da França.

Tenis tarihinde taraflardan birinin diğerine en ezici üstünlük kurduğu Grand Slam finali, Batı Almanyalı Steffi Graf'ın Sovyet Nataşa Zvereva'yı iki seti de 6-0 kazanarak çok rahat yendiği 1988 Fransa Açık Finali'ydi. Maçın tamamı yalnızca 34 dakika sürmüştü.

A mais desequilibrada final de Grand Slam da história do tênis foi a final do Aberto da França 1988, quando Steffi Graf da FRG bateu Natasha Zvereva da URSS por 6-0, 6-0. A partida inteira durou meros 34 minutos.