Translation of "çıkar" in Polish

0.012 sec.

Examples of using "çıkar" in a sentence and their polish translations:

Elbiselerini çıkar.

Rozbierz się.

Maskeni çıkar.

Zdejmij maskę.

Kravatını çıkar.

Zdejmij krawat.

Şapkanı çıkar.

Zdejmij kapelusz.

- Yağ yüzeye çıkar.
- Yağ suyun üstüne çıkar.

Tłuszcz pływa na górze.

Yırtıcılar ava çıkar.

Jest pełna drapieżców.

Lütfen şapkanı çıkar.

Proszę zdjąć kapelusz.

Çöpü dışarıya çıkar.

Wynieś śmieci.

Yaşamın tadını çıkar!

Ciesz się życiem!

Tüm yollar Roma'ya çıkar.

Wszystkie drogi prowadzą do Rzymu.

Şu anın tadını çıkar.

- Chwytaj dzień.
- Korzystaj z dnia dzisiejszego.

Dedem her gün yürüyüşe çıkar.

Mój dziadek codziennie chodzi na spacer.

Tom her sabah yürüyüşe çıkar.

Tom każdego ranka idzie na spacer.

- Lütfen ceketinizi koyunuz.
- Lütfen ceketini çıkar.

Proszę, połż swój płaszcz.

Güvensizlik ve utanma duyguları yeniden ortaya çıkar

będziemy musieli zejść na niziny niepewności i wstydu,

Dolunayla birlikte... ...gelgit suları en yükseğe çıkar.

Przy pełni księżyca przypływ jest najwyższy.

Bu tek yönlü yolculuğa sadece dişiler çıkar.

Tylko samice wybierają się w tę podróż.

O, evden çıkar çıkmaz yağmur yağmaya başladı.

Jak tylko wyszedł z domu, zaczęło lać.

- Çantanın içini dışına çıkar.
- Çantanı ters çevir.

Obróć swoją torbę odwrotnie.

Ceketini çıkar ve kendini evinde gibi hisset.

Zdejmij swój płaszcz i czuj się jak u siebie w domu.

Günün sıcağından kaçıp sığınan hayvanların çoğu, geceleri dışarı çıkar.

Zwierzęta, które ukrywały się podczas upalnego dnia, często wychodzą w nocy.

Pek çok ufak yaratık en güvenli buldukları bu zamanda ortaya çıkar.

Wtedy wiele małych stworzeń czuje się najbezpieczniej.

Eğer o masumsa bundan şu sonuç çıkar ki onun karısı suçlu.

Jeśli on jest niewinny, to znaczy, że jego żona jest winna.

Ancak Venedik'in gücü yapmış oldukları zekice müzakerelerden ve şahsi çıkar anlayışlarından da gelir.

Jej siła wynikała także z prowadzenia polityki opartej głównie na pragmatyźmie i oportuniźmie.

- Eski alışkanlıklar zor biter.
- Can çıkar huy çıkmaz.
- Eski alışkanlıkları terk etmek kolay değil.

- Stare nawyki trudno zwalczyć.
- Stare przyzwyczajenia trudno zwalczyć.

- Hangisi önce geldi: tavuk mu yoksa yumurta mı?
- Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?

Co było pierwsze, jajko czy kura?