Translation of "Kolay" in Korean

0.014 sec.

Examples of using "Kolay" in a sentence and their korean translations:

Kolay olmayacak.

‎쉽지 않겠죠

Çünkü kolay.

왜냐하면 쉽기 때문입니다.

Yalnız ayı, yemeğini kolay kolay teslim etmez.

‎외톨이 곰은 싸우는 한이 있어도 ‎먹이를 포기하지 않겠죠

En kolay sorulardan,

가장 쉬운 것일 겁니다.

Anlaşılması çok kolay.

이해하기 어렵지 않습니다.

Nedenini anlamak kolay:

왜 그런지는 쉽게 이해할 수 있습니다.

Kadar kolay olabilir.

간단한 것일 수 있습니다.

Işte, kolay lokmalar,

뻔한 범법자들이죠

çok çok kolay olacak.

아주, 아주 간단합니다.

Hepimiz için kolay erişilebilir,

언제나 배울 수 있고

Baksanıza, kazmak çok kolay.

보세요, 파기 쉽습니다

Her zaman kolay değil.

늘 쉽지는 않지만요

Bu yolculuk kolay olmayacak.

그러니 이 여정은 쉽지 않을 겁니다

Öfke kolay bir kurtarıcı

분노는 쉽게 찾아왔고,

Bu, çok kolay olmalı."

"이건 엄청 쉬운 건데"

Dünyayı kurtarmak kolay bir şey.

세계를 구하는 건 간단합니다

Gürültüden kafanızın karışması çok kolay.

소음으로 혼란스러우실 수 있습니다.

Ancak yine de kolay değildi.

그러나 녹록지 않았어요.

Ormanda hayatta kalmak kolay değil.

정글 생존은 쉬운 일이 아닙니다만

Basit! Her zaman kolay değil.

간단하죠! 늘 쉽지는 않지만요

Kolay olmalı, başka kimse bilmeyecek.

어려운 건 아니에요. 다른 사람한텐 비밀로 해도 돼요.

Eğlenceli ve keşfetmesi kolay olmak.

그걸 즐기며, 쉽게 찾아볼 수 있도록 만들고자 했습니다.

...yaşaması kolay bir yer değildir.

‎살기 쉬운 곳은 아닙니다

Deneyimsiz fok yavruları kolay hedef.

‎미숙한 새끼 물개는 ‎손쉬운 사냥감입니다

Arkadaşlarınızı savunmanız daha kolay olacaktır.

어렵지 않게 동지들을 도울 수 있을 거예요.

Bu kolay, ancak aşikar değil.

쉽지만, 분명하지 않습니다.

Öğrendiğim bazı şeyler kolay değildi.

책을 읽거나 공부할 때는 어려운 것도 있었습니다.

Kısmen adaletin her zaman kolay olmamasından.

다른 이유는 공정함이 그렇게 쉽지 않기 때문입니다.

Bu gücü suistimal etmek çok kolay.

그리고 그러한 영향력은 남용될 가능성이 큽니다.

Bu anlatmanın kolay olmadığını bir şey.

형언하기 어려운 면이 있습니다.

Bu, yağışlı mevsimlerde kolay bir işti.

우기에는 어렵지 않았지만

Ama bir o kadar da kolay sözler.

하지만 매우 간단한 말이기도 합니다

İşte günlük yaşamınızda kullanabileceğiniz dört kolay örnek:

일상에서 사용하실 수 있는 네 개의 쉬운 예입니다.

Oksijenin difüzyonu ince zarlarda daha kolay gerçekleşir

산소는 얇은 막을 가로질러 쉽게 분산됩니다.

Bu kolay ve huzurlu bir seyahat değildi

쉽고 평화로운 여행은 아니었지만

Vay canına, buradan düşmek çok kolay olurdu!

와, 하마터면 비탈로 그대로 걸어갈 뻔했네요!

Deneyimlerime dayanarak koyun yakalamanın kolay olmadığını biliyorum.

제 경험에 따르면 양을 잡는 건 쉽지 않습니다

Bu kolay olmayacak ama zekice seçimler yaparsak

쉽지는 않겠지만 현명하게 결정한다면

Işin kolay ve güvenli kısımlarına dâhil oluyor

쉽고 안전한 부분으로부터 조금씩 참여하다가

Son attığı tweetleri takip etmek çok kolay.

사로잡히는 것은 굉장히 쉽죠.

Yok olmalarını öylece durup izlemek çok kolay.

방관하면서 가만히 있는 것 또한 너무나 쉬운 일이죠.

Tahmin edebileceğiniz gibi bunların hiçbiri kolay değil.

여러분도 느끼셨겠지만, 이 과정은 쉽지 않을 것입니다.

Değişimleri kabullenmek insanlar için pek kolay değildir.

사람들이 그 변화를 받아들이는 건 어렵습니다.

Hava kararınca kapkaçın daha kolay olduğunu biliyorlar.

‎이들은 밤이 되면 먹이 찾기가 ‎쉽다는 걸 알고 있습니다

Bazen insanların ne yaptıklarını anlamak daha kolay,

때로는 사람들이 하는 행동을 이해하는 편이 더 쉽죠.

Ahlaki, politik ve ideolojik konulardan daha kolay.

도덕적, 정치적, 개념적 문제들에 합의하는 것보다 훨씬 쉽습니다.

Öğretmenlerimin öğrettiklerinin bana kolay gelmesi gerektiğini düşünürdüm.

선생님께서 가르치는 내용을 바로 이해해야 한다고 생각했죠.

Daha kolay hâle getirmek istediğiniz kararlar için düzenleyin.

쉽게 선택할 수 있도록 설계해보세요

Burada kaybolmak çok kolay. Akıllıca kararlar vermemiz gerekiyor.

길을 잃기 십상이죠 그러니 현명하게 결정해야 합니다

Geri tırmanmanın, o kadar da kolay olacağını sanmıyorum.

다시 올라가기가... 쉽지 않을 것 같네요

İyi iş! Bu çölde hayatta kalmak kolay değil

잘하셨습니다! 이 사막에서 살아남기는 쉽지 않지만

Belirli değerler üzerinden gitmesini hayal etmek kolay olurdu..

넷플릭스의 알고리즘이 결국엔-

Böylece kaktüsü çok daha kolay bir şekilde keseceğiz.

매듭 덕분에 선인장이 더 쉽게 잘릴 겁니다

İyi haber şu ki usul adaletinin ilkeleri kolay

좋은 점이라면 절차적 정당성의 원칙이 쉬워

Onlar harika tasarlanmış, kullanımı kolay ve kullanıcı dostu.

제품은 아름답고 사용하기도 간단하고 사용자에 친숙하죠.

Bu, bir şeye başlamayı çok daha kolay hale getirecek

이 방법은 일을 훨씬 쉽게 시작할 수 있도록 도와주고

Bu durum da yine en kolay tercih prensibine dayanmakta

쉬운 결정이라는 원칙을 따른 거죠.

Nikotin tuzunun tadı daha yumuşak, kullanımı çok daha kolay

맛이 더 부드럽고 사용하기 쉽지만

Ve genç öğrenciler için kolay anlaşabilir bir biçime dönüştürdüm.

어린 학생들이 이해할만한 방법으로 나열해 나갔습니다.

TRAPPIST-1'de yaşasaydı bu çok daha kolay olurdu

만약 그가 트라피스트-1에 살았다면 그것은 훨씬 더 쉬웠을 것입니다.

Adınızı vurgular hâle getirdik ki görmek daha kolay olsun.

사람들이 자기 이름을 부르면 알아보기 쉽게 바꿨습니다.

O hayat, kürklü fok yavrusu için hiç kolay değil.

‎새끼 물개에게 삶은 녹록지 않죠

Pek bir anlam veremedim, Düşünce kervanımı çok kolay kaybettim.

제 판단능력은 저하되었고 생각의 흐름이 자주 끊기곤 했어요.

Çok kolay bir çocukluk değildi evet, ama her dakikasını sevdim

저는 쉬운 유년기 시절이 없었지만, 제 삶의 매 순간을 사랑했습니다.

Yalnızca altı kilometre batıda ama bu bizim için kolay olmayacak.

데이나는 서쪽으로 불과 6km 떨어져 있지만 공원 산책하듯이 갈 수는 없습니다

Bunu kolay, hızlı ve daha az caydırıcı bir şekilde yapıyor.

매우 쉽고, 빠르며 덜 부담스러운 방식이에요.

Tüm yumuşakçaları yakalaması çok kolay ama inanılmaz sert kabukları var.

‎문어가 잡는 연체동물은 ‎사냥하기 꽤 수월하지만 ‎단단한 껍데기에 싸여 있습니다

Ve böylece o kart beyniniz için en kolay tercih haline geliyor.

그래서 그 카드가 뇌에서 가장 쉬운 선택이라 인식하죠.

Bu yolculukta kolay bir yol yok. Bu yüzden yardımınıza ihtiyacım var.

이 여정에 쉬운 길은 없습니다 그래서 당신의 도움이 필요하죠

Ve dedi ki, "Ah, evet, harika bir soru, bu çok kolay.

그는 이렇게 대답했어요. "좋은 질문이네요, 정말 쉬워요.

Ve gelecek için iyi olan icatları göz ardı etmek çok kolay.

매우 쉬운 일이죠.

Peşinde yavrularla kolay olmuyor. Genç erkek daha çok oyun peşinde gibi.

‎딸린 새끼들 때문에 ‎쉽지는 않습니다 ‎어린 수컷들은 장난치며 싸우는 게 ‎더 재밌나 봅니다

Çağrı ne kadar belirgin olursa hedefi bulması o kadar kolay oluyor.

‎더 독특한 소리를 낼수록 ‎표적이 되기 쉽습니다

Ama kafaları karışmış ve sürüden ayrı düşmüş olduklarından kolay av oluyorlar.

‎무리와 떨어져 ‎혼란에 빠진 녀석들은 ‎손쉬운 먹잇감이죠

Mumbai gibi kent ormanlarındaki başıboş köpek, kedi ve tavukların, yani kolay lokmaların peşinde.

뭄바이 같은 도시 정글엔 쉬운 먹잇감이 있습니다 무시무시한 표범을 직접 볼 수 있는 곳이죠

Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.

이렇게 하면 좋은 점은 고지대에 있을 수 있단 겁니다 방향을 유지하기 더 쉽죠

Iğne ve minik tüylerle kaplı, yaşlı bir altınfıçı kaktüsüne göre çok daha kolay olacaktır.

물을 얻기가 훨씬 쉬울 겁니다 금호선인장은 가시와 작은 털로 뒤덮여 있는데