Translation of "Gelen" in Korean

0.007 sec.

Examples of using "Gelen" in a sentence and their korean translations:

Malzemeleri sahne arkasından gelen

이 소품들은 친절한 낯선 분께 건네겠습니다.

Içeriden gelen bu huzurun

단순히 즐기세요,

Aklımıza gelen soru ise:

그런데 궁금한 것이 있어요.

Elimden gelen her yolu denedim

할 수 있는 모든 것은 다 시도했습니다.

Gelen mesaj üç kuralı taşımalıydı:

제가 받는 쪽지는 세 가지 요건을 만족시켜야 했습니다.

Başarısızlıkla gelen hayal kırıklığını yaşamazlar.

실패했을 때 실망하는 일도 결코 없죠.

Aklıma gelen en iyi sebep:

제가 생각한 가장 최적의 이유는 바로

Suriye ve Babil'den gelen piyade ...

시리아와 바빌로니아에서 온 보병 ...

Paraları yoktu. Bisiklet dükkanından gelen

그들은 돈이 없어서, 자신들의 꿈을 위해

gelen mineralleri çözündüren sıcak su bulunur.

미네랄이 용해된 뜨거운 물이 존재합니다.

Ardından disko topundan gelen parlak noktalar

또 디스코 볼과 책장의 다른 물체에서

Aklına gelen tek bir şey vardı.

머릿속엔 오직 한 가지 생각밖에 없었거든요.

Şu tepelerden gelen hava akımını hissedebiliyorum.

이 절벽에서 불어오는 상승 기류가 느껴집니다

Çünkü bu bizim içimizden gelen huzur,

왜냐하면 그것은 우리 내면 깊은 곳의 평화에 대해 이야기하고

üzerlerine gelen ek suyun ağırlığından taşarlarsa?

늘어난 물의 무게 때문에 호수가 터지면 어떻게 하죠?

Ancak bu kayıp buzul havzasından gelen

하지만 얼음으로 없어지는 물의 양은

Kanyon'un kıyısına gelen her beş milyon insandan

림을 방문하는 오백만 명 중 1퍼센트만이

Arkadan gelen ağlama ve çığlık seslerini duyabiliyordum.

거리엔 최루탄이 터지고요.

Bu bana iyi gelen bir düşünce yapısıydı,

이는 저를 잘 지탱해주는 사고방식이었죠.

Derinden gelen gereksinim ve isteklere hitap edebilmeli.

깊은 욕구, 욕망도 상기시켜야 합니다.

Fiona için çalışmak üzere evimize gelen terapist

피오나를 돌보기 위해 찾아온 전문치료사가

Veya haber akışlarına gelen şeyler için de.

저장해 놓는 아카이브가 존재하지 않았거든요.

önceki bilim fuarları ödüllerimden gelen paraları kullandım.

더 엄격한 테스트를 시행했습니다.

Bu mikroplar ve etraflarında meydana gelen kimyasal işlemler

이 미생물과 그 주변에서 일어나는 화학 작용이

Ancak tepeler, yollar ve burnuma gelen kokular tanıdıktı.

그래도 언덕이며, 도로며, 냄새는 아주 익숙했었죠.

Adına da Türkçe “çoban” kelimesinden gelen Chobani diyeceğiz.

그리고 그 요구르트 이름은 '초바니'야. 터키어로 '목동'이라는 뜻이야."

Bilgisayar bilimcileri muhtemelen aklınıza gelen ilk kişiler olmaz.

아마도 여러분은 컴퓨터 과학자를 가장 먼저 떠올리지는 않을 겁니다.

Fakat Birleşik Devletler'de, federal hükümetten gelen mesaj çelişkiliydi.

그러나 미국에서는 정부 안에서도 엇갈리는 주장이 나옵니다.

Ve bununla gelen aklının gerisindeki kaygı bulutu da yok.

불안으로 가득한 무의식에 휘둘리지않아도 됩니다.

Zaman, gelgit ve cehennemden gelen kökler ile mücadele ediyorum.

시간도 없는데 밀물에, 짜증 나는 뿌리까지

Yerlerden gelen 1400 insanı bir araya getirmek bir mucizedir.

1,400명이 함께 만든 기적입니다.

Bunlar yerel topluluklardan gelen, çoğu daha önce bizzat hapsedilmiş,

이들은 열정적이고 헌신적인 지역사회 출산의 옹호자들이죠.

Arka bahçenizden gelen bir şey için hiç de fena değil.

뒷마당에서 나오는 무언가도 나쁘지 않습니다.

Derinlerden gelen bu defineyi toplamaya her yıl yüzlerce insan gelir.

‎매년 수백 명이 몰려와 ‎심해에서 올라온 ‎이 귀한 생물을 건집니다

Benim 2006'da yaptığım gibi, insanlardan gelen iyi niyetli destekler,

2006년 이후에 선의를 가지고

Kendi hâlindeki vahşi bir hayvan, ziyarete gelen bu garip insan yaratığından ne kazanabilir ki?

‎제멋대로 행동하는 야생 동물이 ‎이상한 인간과의 만남에서 ‎얻을 게 뭐가 있겠어요?