Translation of "Otobüste" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Otobüste" in a sentence and their japanese translations:

Şemsiyemi otobüste unutabilirdim.

バスに傘を忘れてきたかもしれない。

Otobüste cüzdanımı çaldırdım.

- 私はバスの中で財布を取られた。
- バスの中で財布を盗まれたんだ。

Şapkamı otobüste kaybettim.

バスで帽子をなくしてしまった。

Şemsiyeni otobüste bıraktım.

君の傘をバスの中に忘れてきてしまった。

Çantamı otobüste bıraktım.

バスにかばんをわすれました。

Şemsiyemi otobüste bıraktım.

私はバスの中にかさを忘れてしまった。

Şemsiyesini otobüste bıraktı.

彼女はバスに傘を置き忘れた。

Şemsiyemi bir otobüste bıraktım.

私はバスの中にかさを忘れてしまった。

Otobüste bir arkadaşıma rastladım.

バスの中で偶然友達に会ったの。

Otobüste Bay Lynch'e rastladım.

バスの中でリンチ氏に出くわした。

Evrak çantamı otobüste bıraktım.

バスにかばんをわすれました。

O, şemsiyesini otobüste bıraktı.

彼女はバスに傘を置き忘れた。

Kamerayı dikkatsizce otobüste unuttu.

彼は不注意にもバスの中にカメラを忘れた。

Cüzdanımı otobüste bırakmış olabilirim.

私はバスの中に財布を忘れてきたかもしれない。

Şemsiyesini otobüste bırakmış olabilir.

彼女は傘をバスの中に忘れたかもしれません。

Tom şemsiyesini otobüste bıraktı.

- トムは傘をバスに置いてきてしまった。
- トムはバスの中に傘を置き忘れた。

Tesadüfen onu otobüste gördüm.

私はたまたまバスの中で彼女にあった。

Otobüste bir arkadaşa rastladım.

バスの中で偶然友達に会ったの。

Tom, şemsiyeyi otobüste bıraktı.

トムは傘をバスに置いてきてしまった。

- Otobüste bir yabancı benimle konuştu.
- Bir yabancı, otobüste benimle konuştu.

- バスの中で、見知らぬ人が私に話しかけてきた。
- バスで知らない人に話しかけられたの。

Kişisel eşyalarımı otobüste bırakabilir miyim?

荷物を置いたまま外に出ていいですか。

Otobüste beşten fazla yolcu yoktu.

バスの中にはわずか5人しか乗客は居なかった。

Otobüste bir bilet alabilir miyim?

バスの中で切符を買う事ができますか。

Şemsiyesini otobüste bırakması onun dikkatsizliğiydi.

バスに傘を忘れるとは彼女はそそっかしい。

Otobüste eski bir arkadaşa rastladım.

バスで旧友にばったり会った。

Otobüste elli tane yolcu vardı.

そのバスには五十人の乗客がいた。

Sık sık onunla otobüste konuşurum.

- バスの中で彼とよく喋ります。
- バスの中でよく彼と話します。

Ben otobüste Bay Lynch'e rastladım.

バスの中でリンチ氏に出くわした。

O, kamerasını dikkatsizce otobüste unuttu.

彼は不注意にもバスの中にカメラを忘れた。

O, otobüste bulduğum aynı şemsiye.

それはバスで私が見つけたのと同じ傘だ。

Otobüste bilet ücreti ne kadar?

このバスの料金はいくらですか。

O, otobüste onun yanına oturdu.

彼女は、バスで彼の隣に座った。

O, otobüste bulduğum şemsiye ile aynı.

それはバスで私が見つけたのと同じ種類の傘だ。

Çocuk otobüste koltuğunu yaşlı adama verdi.

その少年はバスの中で老人に席を譲った。

Kalabalık otobüste bir yabancı benimle konuştu.

見知らぬ人が混み合ったバスの中で私に話しかけた。

Otobüste yaşlı bir kadına yer verdi.

彼女はバスの中で老婦人のために席をあけてあげた。

Son otobüste çok az yolcu vardı.

最終バスには乗客がほとんどいなかった。

Kalabalık otobüste birinin adımı seslendiğini duydum.

混んでいるバスの中で誰かが私の名を呼ぶのを聞いた。

Yaşlı bir adam otobüste yanıma oturdu.

バスで老人が私のとなりに座った。

Kabaca konuşursak, otobüste yaklaşık 30 kişi vardı.

大雑把に言えば、バスには30名ほどの人達がいました。

Otobüste boş koltuk olmadığı için bütün yol boyunca ayakta durdum.

バスの中に空席がなかったので、私は立ちっぱなしだった。

Ben dün beklenmedik bir şekilde otobüste benim eski bir arkadaşla karşılaştım.

私は昨日バスでたまたま旧友に会った。