Translation of "Eskisi" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Eskisi" in a sentence and their japanese translations:

- Eskisi kadar zengin değilim.
- Eskisi gibi zengin değilim.

以前ほど金持ちではない。

San Fransisco'nun en eskisi,

サンフランシスコで最古で

Miyazaki eskisi gibi değil.

宮崎は昔の姿とは違う。

O eskisi gibi değil.

彼女は昔の彼女ではない。

O tekrar eskisi gibi.

彼女はまたもとの自分に戻った。

Eskisi kadar genç değilim.

昔のような元気はない。

Hollywood eskisi gibi değil.

ハリウッドには昔日の面影はない。

Eskisi kadar çok çalışmaz.

彼は前ほど勉強しない。

Eskisi kadar varlıklı değil.

彼は昔ほど裕福ではない。

Ben eskisi kadar güçlüyüm.

- 私は前と同じようにじょうぶです。
- 私は相変わらず健康です。

Eskisi kadar genç değilsin.

もう昔ほど若くはないんだから。

Dünya eskisi gibi değil.

世界は昔とは違う。

Tom eskisi gibi yüzemiyor.

トムは以前のようには泳げない。

Ben eskisi gibi değilim.

今の私は昔の私ではない。

O artık eskisi gibi değil.

彼女はもはや以前の彼女ではない。

Ben, eskisi kadar genç değilim.

昔のような元気はない。

O, eskisi kadar çok çalışmıyor.

- 彼は昔ほど一生懸命働かない。
- 彼は以前ほど真面目に働いていない。

Biz eskisi kadar genç değiliz.

私たちは以前のようには若くないんだ。

Eskisi kadar çok et yemem.

私は肉を食べるのを控えた。

Eskisi gibi genç olmadığını unutma.

- あなたは昔のように若くはないということを良く覚えておきなさい。
- もう昔のように若くないって、覚えておくことね。

O, eskisi gibi güçlü değil.

彼は以前のように丈夫ではない。

O, eskisi gibi utangaç değil.

彼女は前ほど恥ずかしがりではない。

O eskisi kadar şişman değil.

彼は以前ほど太ってない。

Romanlar eskisi kadar çok okunmuyor.

小説は以前ほど読まれていない。

Ben eskisi kadar zengin değilim.

以前ほど金持ちではない。

Tom eskisi kadar güçlü değildir.

トムは前ほど強くないよ。

Ben eskisi kadar sağlıklı değilim.

私は昔ほど健康ではない。

Yer tam eskisi kadar iyi gözükmüyor.

その場は以前ほどはきれいになっていないようなのだ。

Nehir artık eskisi kadar temiz değil.

川はもはや昔のようにきれいではない。

Bu şehir eskisi kadar işlek değil.

この町は以前ほどにぎわっていない。

ABD'nin ekonomik gücü eskisi gibi değil.

アメリカ合衆国の経済力は昔日のようではない。

O, eskisi gibi aktif bir kişi değil.

- 彼は今では以前のような活動的な人間ではない。
- 彼は今では、以前のような活動的な人間ではなくなっている。

Bu sayfiye artık eskisi kadar popüler değil.

このサマーリゾートは昔ほど人気でない。

Görüş alanım eskisi kadar geniş değil gibi görünüyor.

視野が狭くなったようです。

Tom şu anda eskisi kadar çok para kazanmıyor.

現在、トムは以前ほどお金を儲けていない。

O çok değişti ve o artık eskisi gibi değil.

彼は随分変わってしまって昔の彼ではない。

Onun eskisi gibi olması için çok az umut var.

彼が回復する見込みはほとんどない。

O hâlâ zaman zaman romanlar yazar fakat eskisi kadar sık değil.

彼は今でも時折小説を書いているが以前ほどではない。

Japonya'da hala bazen birinin abaküs kullandığını görüyoruz, ancak eskisi kadar sık değil.

日本では、まだ時々そろばんを使ってる人を見かけるけど、以前ほどではない。

Onun bu son kararının mantığını anlamada sıkıntı çekiyorum. O eskisi kadar zeki değil.

彼の今回の判断、理解に苦しむね。焼きが回ったということかね。

Mary eskisi oldukça yırtık pırtık olduğundan dolayı ütü masası için yeni bir örtü alması gerektiğini düşündü.

アイロン台のカバーがかなりボロボロになってきていたので、新しいのを買うべきだとメアリーは心の中で思っていた。