Translation of "şehri" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "şehri" in a sentence and their japanese translations:

- Bu şehri severim.
- Bu şehri seviyorum.

この町が大好きなんだ。

Bu şehri severim.

この町が大好きなんだ。

Sana şehri gezdireceğim.

- 私はあなたに町を案内してあげましょう。
- 市内をぐるっと案内しましょう。
- 市内をぐるっとご案内しましょう。
- 町を案内しましょう。

Bugün şehri gezeceğim.

今日、町を見物するつもりだ。

Bu şehri seviyorum.

この町が大好きなんだ。

- Kar şehri tamamen kapladı.
- Kar, şehri tamamen kapladı.

町が一面すっぽり雪をかぶった。

Şehri harita üzerinde ara.

その町を地図で探してください。

O şehri asla duymadım.

その都市のことを聞いたことがない。

Ben şehri görmekle ilgileniyordum.

その町を見て回るのに興味をもった。

Buradan tüm şehri görebilirsiniz.

そこから市全体が見えます。

Kar şehri tamamen kapladı.

町が一面すっぽり雪をかぶった。

Sana bu şehri gezdirecek.

彼女がこの町をあちこちご案内します。

O, şehri iyi bilir.

彼はその町をよく知っている。

O bana şehri gezdirdi.

彼は町を案内してくれた。

Ben sana şehri göstereceğim.

町を案内しましょう。

Kibarca bana şehri gezdirdi.

彼女は親切にも、市内を案内してくれた。

Buradan tüm şehri görebiliriz.

ここから町全体を見ることが出来る。

Şehri asla tekrar ziyaret etmeyecek.

彼は二度とその町を訪れないでしょう。

Onun yaşadığı şehri biliyor musun?

彼が住んでいる町を知っていますか。

Sana şehri gezdirmekten zevk alacağım.

私はあなたにこの街を案内してあげるのが楽しみだ。

Bu yol iki şehri bağlamaktadır.

この道路は二つの市を結んでいる。

Bu şehri ilk ziyaretiniz mi?

この町へ来たのは初めてですか。

Bu tepeden bütün şehri görebilirsin.

この丘から町全体が見わたせる。

Bu otobüs sana şehri gezdirecektir.

このバスに乗れば市内一周が出来ます。

Bu bana şehri gezdiren çocuk.

こちらが私に市内を案内してくれた少年です。

Tüm şehri kurmak için kumaş kullanılmış.

布で都市全てが作られます

Kutsal Smolensk şehri neredeyse yerlebir edilmiş.

スモレンスクの聖都はほとんど破壊された

Kobe bir liman şehri olarak ünlüdür.

神戸は港市として有名だ。

Londra artık bir sis şehri değil.

ロンドンはもはや霧の都ではない。

Bütün şehri görecek kadar yükseğe tırmandık.

私達は市全体が見えるくらい高くまで登った。

Bu öğleden sonra sana şehri gezdireyim.

きょうの午後、ぼくが街を案内してあげよう。

Bu pencere tüm şehri yukarıdan görür.

この窓から全市が見渡せる。

Bu otobüs iki büyük şehri bağlar.

このバスは2つの大都市をつないでいる。

İlk olarak hangi şehri ziyaret edeceksiniz?

あなたはどの都市を最初に訪れるつもりですか。

Turistler şafaktan önce şehri terk etmek zorunda kaldı.

- 旅行者は夜明け前に離れなければならなかった。
- 旅行者たちは夜明け前に町を発たなければならなかった。

Biraz boş zamanım vardı, bu yüzden şehri gezdim.

暇だったので街をぶらぶらした。

O şehri ziyaret ettiğimizden beri uzun zaman oldu.

私たちは長い間その街を訪れなかった。

O andan itibaren, kasaba Esteban'ın şehri olarak tanındı.

その瞬間から、その街はエステバンの街として認められた

O meşguldü, ama bana şehri gezdirmek için zaman ayırdı.

彼は忙しかったが、わざわざ市内を案内した。

O buraya taşındığında bu şehri sevmedi ama şimdi ona alıştı.

引っ越して来た当時、彼女はこの町が気に入らなかったが、今では慣れてしまった。

- Mezun olur olmaz, şehirden ayrıldı.
- Mezun olur olmaz şehri terketti.

卒業するとすぐに彼は町を出て行った。

- Tom şehirden ayrıldı.
- Tom şehri terk etti.
- Tom kasabadan ayrıldı.

トムは街を離れた。

İspanyol askerleri ve siviller şehri efsanevi cesaretle savundu, ancak Lannes'in liderliği

スペインの兵士と民間人は伝説的な勇気で街を守りましたが、ランヌのリーダーシップ

Bu yaz doğduğum yeri ziyaret ettiğimde, şehri on yıl öncekinden farklı buldum.

- この夏に故郷を訪問したとき、10年前とは違うことがわかった。
- 今年の夏にふるさとを訪れた時、街が10年前とは違っていたのに気付いた。

Bu sıradışı Venedik şehri. Bugün Dünya'nın en çok ziyaret edilen turistik yerlerinden birisi,

他に類を見ない都市ヴェニス 現在は世界有数の観光地である

1951'de Rahibe Teresa o zamanlar Hindistan'ın en büyük şehri olan Kalküta'ya gönderildi.

1951年にシスター・テレサは当時インド最大の都市であったカルカッタに派遣された。

Taylandlılar ülkelerinin başkentine "Krung Thep" derler. Çevirecek olursak bu "Melekler Şehri" anlamına geliyor.

タイの国民は自国の首都を「クルンテープ」と呼んでいる。これは訳すと「天使の都」という意味である。

Valencia İspanya'nın üçüncü en büyük şehri ve aynı zamanda paella'nın doğum yeri olduğu için bilinir.

バレンシアはスペイン第3の都市で、パエリア発祥の地としても知られている。