Translation of "İngilizcede" in Japanese

0.012 sec.

Examples of using "İngilizcede" in a sentence and their japanese translations:

- O, İngilizcede zayıftır.
- O, İngilizcede zayıf.

- 彼は英語が苦手だ。
- 彼ね、英語が苦手なんだ。

O, İngilizcede yeterlidir.

英語に熟達している。

O, İngilizcede mükemmeldir.

彼女は英語に優れている。

Ben İngilizcede rahatım.

私は英語に精通しています。

Goro İngilizcede iyidir.

吾郎は英語が得意だ。

- İngilizcede büyük ilerleme yapıyor.
- İngilizcede büyük ilerleme kaydediyor.

- 彼はめきめき英語の力をつけている。
- 彼はメキメキ英語の実力をつけている。

- İngilizcede "kayşa"ya ne denir?
- İngilizcede şirket nasıl söylenir?

- 「会社」を英語で何といいますか。
- 「会社」を表す英語は何ですか。

İngilizcede akıcılık bir zorunluluktur.

堪能な英語力は必須です。

İngilizcede ustalaşmak kolay değildir.

- 英語をマスターする事は簡単でない。
- 英語をマスターするのは容易でない。

O, İngilizcede bizim önümüzde.

- 彼は英語では私達より進んでいる。
- 彼は英語では私たちより勝っている。

İngilizcede her zaman iyiydim.

私はいつも英語が得意でした。

İngilizcede nasıl "yuri" dersiniz?

「ユリ」を英語で何といいますか。

İngilizcede nasıl XXX diyorsunuz?

XXXって英語でなんて言うの?

Birkaç yıl içinde İngilizcede uzmanlaştı.

彼は数年で非常に英語に熟達した。

Öğrenciler İngilizcede iyi ilerleme yapıyorlar.

学生達は英語の力を伸ばしている。

O İngilizcede benden daha üstün.

英語の力に関しては私より彼女の方が勝っている。

İngilizcede yüklem nesneden önce gelir.

英語では動詞が目的語の前に来る。

İngilizcede bu kuşa ne dersiniz?

- 英語ではこの鳥をなんと呼びますか。
- この鳥を英語で何と言うんですか。

İngilizcede bu böceğe ne diyorsunuz?

- 英語でこの昆虫を何といいますか。
- この虫は英語で何て言うのですか。

İngilizcede "kaisha" için kelime nedir?

- 「会社」を英語で何といいますか。
- 「会社」を表す英語は何ですか。

İngilizcede yeterliyse, onu işe alırım.

彼が英語に堪能であれば私は彼を雇います。

İngilizcede bu balığa ne denilir?

この魚は英語でなんといいますか。

O, İngilizcede iyi dereceler aldı.

彼女は英語でよい成績を取った。

İngilizcede nasıl bu kadar iyisin?

なんでそんなに英語できるの?

O, İngilizcede iyi notlar aldı.

彼女は英語でよい点を取った。

Bu sebzeye İngilizcede ne dersiniz?

- この野菜は英語で何と言いますか。
- この野菜は英語で何と言いますか?
- この野菜、英語で何ていうの?

İngilizcede bu balığa ne dersiniz?

この魚は英語でなんといいますか。

Bu çiçeğe İngilizcede "lily" denir.

この花は英語でlilyと呼ばれる。

İngilizcede bu çiçeğe ne dersiniz?

この花は英語で何と言いますか。

O, kendi sınıfında İngilizcede öndedir.

彼は英語ではクラスの者より進んでいる。

- İngilizcede kendimi çok iyi ifade edemem.
- İngilizcede kendimi çok iyi ifade edemiyorum.

英語では思っている事をうまく言えません。

İngilizcede hiç kimse ona aşık atamaz.

英語で彼にかなう者はいない。

O, İngilizcede hızlı bir gelişme yaptı.

彼は英語の力がめきめきついてきた。

İngilizcede sıra dışı bir yeteneği var.

彼は英語にずばぬけた才能を持っている。

O, İngilizcede 100 üzerinden 90 aldı.

彼は英語で90点をとった。

İngilizcede kayda değer bir gelişme yaptı.

彼の英語は著しく上達した。

İngilizcede dikkate değer bir ilerleme kaydetti.

彼の英語力は著しく向上した。

Amerika'da İngilizcede büyük ilerleme yaptın mı?

アメリカであなたの英語は上達しましたか。

İngilizcede 100 üzerinden 90 puan aldı.

彼は英語で90点をとった。

Ben İngilizcede iyi bir not aldım.

私は英語でよい成績を取った。

İngilizcede tahminen yarım milyonun üzerinde sözcük var.

英語には50万語以上の単語があると見積もられた。

Bazıları İngilizcede iyiler, diğerleri ise matematikte iyiler.

英語が得意な人もいれば、数学が得意な人もいる。

İngilizcede akıcı olmak istiyorsan, onun üzerinde durmalısın.

英会話に堪能になりたかったから、根気よく続けてやらないと駄目だ。

Sekreter güzel olmasının yanı sıra İngilizcede iyidir.

その秘書は美人の上に英語が得意だ。

O Japonca kelimenin İngilizcede bir karşılığı yok.

その日本語に対応する英語はない。

Eğer o, İngilizcede akıcı ise, onu çalıştıracağım.

- 彼が英語に堪能であれば私は彼を雇います。
- 彼が英語に堪能であるなら、彼を雇いましょう。

Kız kardeşim İngilizcede önemli bir gelişme kaydetti.

姉は注目すべき英語の進歩を遂げた。

Gelecek hafta İngilizcede bütünleme sınavına girmek zorundayım.

来週英語の追試験を受けなければならない。

İngilizcede, Japoncadan ödünç alınmış bazı kelimeler vardır.

英語には日本語から入った語がいくつかある。

İngilizcede normal cümle yapısı özne - yüklem - nesne /tümleçtir.

英語の文構造は大抵、主語、動詞、目的語/補語だ。

O Fransızca konuşabilir ve hatta İngilizcede daha iyi.

- 彼女はフランス語を話せる。まして英語はなおさらだ。
- 彼女はフランス語が話せるし、それに英語はもっと得意なんだよ。

Eğer o İngilizcede yeterli ise onu işe alacağım.

彼が英語に堪能であれば私は彼を雇います。

Şu iki çocuk neredeyse İngilizcede aynı yeteneğe sahip.

その二人の少年は英語の力がほとんど同じだ。

Geçen yıl İngilizcede dikkat çekici bir ilerleme yaptın.

あなたはこの1年に英語が随分進歩した。

O son günlerde İngilizcede kayda değer ilerleme yaptı.

彼女は最近英語が素晴らしく進歩した。

Ne kadar sıkı çalışırsan çalış, bir sene veya civarında İngilizcede uzmanlaşamazsın.

たとえどんなに一生懸命勉強しても、一年やそこらで英語を習得することはできない。

İyi bir hoşsohbet olmak sadece İngilizcede iyi bir konuşmacı olmak anlamına gelmez.

会話上手であることは英語がうまいということにはならない。

İngilizcede dilin sekiz ana bölümü vardır:isim,fiil,sıfat,zarf,zamir,edat,bağlaç ve son olarak ünlem.

英語には8つの主な品詞があります: 名詞、動詞、形容詞、副詞、代名詞、前置詞、接続詞そして感嘆詞。

- Sigara böreğine neden sigara böreği dendiğini biliyor musun?
- İngilizcede sigara böreğine neden "bahar sarması" dendiğini biliyor musun?

春巻きってなんで春巻きっていうか知ってる?

O doğru. Japoncadaki "uetoresu" İngilizcede hem "waitress" hem de "weightless" sözcüklerinin karşılığıdır. Ancak "waitress" daha yaygın bir anlamdır.

そうです。日本語ではウェートレスは英語の"waitress"と"weightless"にも該当する。でも"waitress"という意味が普通だね。