Translation of "Yaşadı" in Italian

0.007 sec.

Examples of using "Yaşadı" in a sentence and their italian translations:

Götürmenin memnuniyetini yaşadı .

esercito di Wellington fino alla frontiera portoghese.

Yıllarca orada yaşadı.

- Ha vissuto lì per molti anni.
- Lei ha vissuto lì per molti anni.
- Ha abitato lì per molti anni.
- Lei ha abitato lì per molti anni.

Bin Singapurda yaşadı.

- Bin viveva a Singapore.
- Bin abitava a Singapore.

Tom Avustralya'da yaşadı.

Tom viveva in Australia.

Tom orada yaşadı.

- Tom viveva lì.
- Tom abitava lì.

Tom nerede yaşadı?

- Dove viveva Tom?
- Dove abitava Tom?

Tom, Boston'da yaşadı.

- Tom viveva a Boston.
- Tom abitava a Boston.

Tom ormanda yaşadı.

Tom viveva nel bosco.

Tom bizimle yaşadı.

Tom viveva con noi.

- Tom bir endişe nöbeti yaşadı.
- Tom panik atak yaşadı.

- Tom ha avuto un attacco d'ansia.
- Tom ebbe un attacco d'ansia.

- Mutlu bir hayat yaşadı.
- O mutlu bir hayat yaşadı.

- Visse una vita felice.
- Ha vissuto una vita felice.
- Lei ha vissuto una vita felice.
- Lei visse una vita felice.

O bizim bitişikte yaşadı.

- Viveva nella porta accanto alla nostra.
- Lei viveva nella porta accanto alla nostra.
- Abitava nella porta accando alla nostra.
- Lei abitava nella porta accando alla nostra.

Sade bir hayat yaşadı.

- Ha vissuto una vita semplice.
- Visse una vita semplice.
- Lui ha vissuto una vita semplice.
- Lui visse una vita semplice.

Ormanda yalnız başına yaşadı.

Ha vissuto solo nella foresta.

Tom oldukça sıkıntı yaşadı.

Tom ha passato un bel calvario.

Tom yıllarca orada yaşadı.

Tom ha vissuto lì per molti anni.

O amcasına bitişik yaşadı.

- Viveva accanto a suo zio.
- Lui viveva accanto a suo zio.
- Abitava accanto a suo zio.
- Lui abitava accanto a suo zio.

Onlar barış içinde yaşadı.

Vivevano in pace.

Tom bir çiftlikte yaşadı.

Tom viveva in una fattoria.

On sekizinci yüzyılda yaşadı.

Visse nel diciottesimo secolo.

Tom üst katta yaşadı.

- Tom viveva di sopra.
- Tom viveva al piano di sopra.

Aile yoksulluk içinde yaşadı.

La famiglia viveva nella povertà.

Calamity Jane, California'da yaşadı.

- Calamity Jane è vissuta in California.
- Calamity Jane viveva in California.

Uzun süre İzlanda'da yaşadı.

- Ha vissuto in Islanda per molto tempo.
- Lui ha vissuto in Islanda per molto tempo.
- Ha abitato in Islanda per molto tempo.
- Lui ha abitato in Islanda per molto tempo.

Tom neden Avustralya'da yaşadı?

- Perché Tom ha vissuto in Australia?
- Perché Tom ha abitato in Australia?

- Tom travmatik bir deneyim yaşadı.
- Tom sarsıcı bir olay yaşadı.

- Tom ha avuto un'esperienza traumatica.
- Tom ebbe un'esperienza traumatica.

Yaklaşık beş yıl orada yaşadı.

- Ha vissuto lì per circa cinque anni.
- Lei ha vissuto lì per circa cinque anni.

O, her zaman Otaru'da yaşadı.

- Ha sempre vissuto a Otaru.
- Lei ha sempre vissuto a Otaru.

Kral, eski kale de yaşadı.

In un vecchio castello viveva un re.

O, yıllarca yurt dışında yaşadı.

- Ha vissuto all'estero per molti anni.
- Lui ha vissuto all'estero per molti anni.
- Visse all'estero per molti anni.
- Lui visse all'estero per molti anni.

Olgun bir yaşa kadar yaşadı.

- Visse fino a una tarda età.
- Lui visse fino a una tarda età.

Amcam Paris'te on yıl yaşadı.

Mio zio ha vissuto a Parigi per dieci anni.

O uzun yıllar Ukrayna'da yaşadı.

- Ha vissuto in Ucraina per molti anni.
- Lui ha vissuto in Ucraina per molti anni.

O uzun bir hayat yaşadı.

Ha vissuto una vita lunga.

Tom tüm hayatını burada yaşadı.

Tom ha vissuto qui per tutta la vita.

Tom birkaç yıl Boston'da yaşadı.

Tom ha vissuto a Boston per qualche anno.

Kayakçı br kafa tramvası yaşadı.

- Lo sciatore ha subito un trauma cranico.
- Lo sciatore subì un trauma cranico.

Napolyon, Elba adasında sürgünde yaşadı.

Napoleone viveva in esilio sull'Isola d'Elba.

Fabio Şangay'da iki yıl yaşadı.

Fabio ha vissuto due anni a Shanghai.

Tom köpeği ile yalnız yaşadı.

Tom viveva da solo con il suo cane.

Tom Mary'den daha uzun yaşadı.

- Tom è sopravvissuto a Mary.
- Tom sopravvisse a Mary.

Tom uzun süre burada yaşadı.

- Tom ha vissuto qui per molto tempo.
- Tom ha abitato qui per molto tempo.

Dan güzel bir dairede yaşadı.

- Dan viveva in un bell'appartamento.
- Dan abitava in un bell'appartamento.

O, Azerbaycan'da 4 yıl yaşadı.

- Ha vissuto in Azerbaijan per 4 anni.
- Lui ha vissuto in Azerbaijan per 4 anni.

Tom üç yıl Boston'da yaşadı.

- Tom ha vissuto a Boston per tre anni.
- Tom ha abitato a Boston per tre anni.

Mary doksan dokuz yıl yaşadı.

Mary ha vissuto per novantanove anni.

Tom üç ay bizimle yaşadı.

Tom ha vissuto con noi per tre mesi.

Tom onu yaparken zorluk yaşadı.

- Tom ha avuto delle difficoltà a farlo.
- Tom ebbe delle difficoltà a farlo.

O, 90 yaşına kadar yaşadı.

- Visse fino all'età di 90 anni.
- Ha vissuto fino all'età di 90 anni.

O, seksen yaşına kadar yaşadı.

- Visse fino a ottanta anni.
- Lui visse fino a ottant'anni.
- Visse fino a ottant'anni.
- Ha vissuto fino a ottant'anni.
- Lui ha vissuto fino a ottant'anni.

O, burada bir hafta yaşadı.

- Ha vissuto qui per una settimana.
- Ha vissuto qua per una settimana.
- Ha abitato qui per una settimana.
- Ha abitato qua per una settimana.

Mary birkaç ay manastırda yaşadı.

- Mary ha vissuto in un convento per qualche mese.
- Mary visse in un convento per qualche mese.

Tom Boston'da yaşadı, değil mi?

- Tom viveva a Boston, giusto?
- Tom abitava a Boston, giusto?

Sami küçük bir kaza yaşadı.

- Sami ha avuto un piccolo incidente.
- Sami ebbe un piccolo incidente.
- Sami ha fatto un piccolo incidente.
- Sami fece un piccolo incidente.

Sami mütevazı bir evde yaşadı.

- Sami viveva in una casa modesta.
- Sami abitava in una casa modesta.

Tom hayatının yarısını Boston'da yaşadı.

Tom ha trascorso metà della sua vita a Boston.

Tom zor bir hayat yaşadı.

Tom ha avuto una vita difficile.

Büyükannem doksan beş yaşına kadar yaşadı.

Mia nonna ha vissuto fino a 95 anni.

O tüm hayatı boyunca burada yaşadı.

Ha vissuto tutta la vita qui.

Tom küçük bir balıkçı köyünde yaşadı.

Tom viveva in un piccolo villaggio di pescatori.

Tom yetişkin hayatının çoğunu Boston'da yaşadı.

Tom ha vissuto a Boston per la maggior parte della sua vita da adulto.

Tom üç yıl önce Boston'da yaşadı.

- Tom viveva a Boston tre anni fa.
- Tom abitava a Boston tre anni fa.

Dedem doksan dokuz yaşına kadar yaşadı.

Mio nonno ha vissuto fino all'età di novantanove anni.

Tom her zaman o sorunu yaşadı.

Tom ha sempre avuto quel problema.

Tom üç yıldır yurt dışında yaşadı.

Tom ha vissuto all'estero per tre anni.

Tom'un annesi 103 yaşına kadar yaşadı.

La madre di Tom ha vissuto fino all'età di 103 anni.

Ken Kobe'de ne kadar süre yaşadı?

- Per quanto tempo Ken ha vissuto a Kobe?
- Per quanto Ken ha vissuto a Kobe?

Loş bir yerde yaşadı ve öldü.

- È vissuto e morto nell'oscurità.
- Lui è vissuto e morto nell'oscurità.

Yaşlı adam orada tek başına yaşadı.

- Il vecchio viveva lì da solo.
- Il vecchio abitava lì da solo.
- L'anziano viveva lì da solo.
- L'anziano abitava lì da solo.

Tom Boston'un ilginç bir bölümünde yaşadı.

- Tom viveva in una zona interessante di Boston.
- Tom abitava in una zona interessante di Boston.

Tom üç yıl önce burada yaşadı.

- Tom viveva qui tre anni fa.
- Tom abitava qui tre anni fa.

Tom bütün hayatı boyunca Boston'da yaşadı.

- Tom ha vissuto a Boston per tutta la vita.
- Tom ha vissuto a Boston tutta la vita.

Karısı öldüğünden beri Tom yalnız yaşadı.

Tom ha vissuto da solo sin da quando è morta sua moglie.

Bob bir çocuk olduğu için Boston'da yaşadı.

- Da bambino, Bob viveva a Boston.
- Da bambino, Bob abitava a Boston.

Tom 1963'ten 2013'e kadar yaşadı.

- Tom ha vissuto dal 1963 al 2013.
- Tom visse dal 1963 al 2013.

O, tipik bir Japon sitili evde yaşadı.

Ha vissuto un una casa con tipico stile giapponese.

O, Paris'e gitti, orada beş yıl yaşadı.

Lui è stato a Parigi, dove ha vissuto per cinque anni.

John, eşi ile şiddetli bir tartışma yaşadı.

- John ha litigato violentemente con sua moglie.
- John ha avuto un violento litigio con sua moglie.
- John ebbe un violento litigio con sua moglie.
- John litigò violentemente con sua moglie.

Mary uzun ve mutlu bir hayat yaşadı.

- Mary ha vissuto una vita lunga e felice.
- Mary visse una vita lunga e felice.

Yıllarca İstanbul'da yaşadı. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

- Ha vissuto a Istanbul per anni. Parla molto bene il turco.
- Lui ha vissuto a Istanbul per anni. Parla molto bene il turco.

Amerikan tarihinin ilk zamanlarında, siyahlar kölelik yaşadı.

Agli inizi della storia americana i neri vivevano in schiavitù.

Ondan dolayı, o sefil bir hayat yaşadı.

Per colpa sua ha vissuto una vita miserabile.

Tom üniversiteye giderken amcasıyla birlikte Boston'da yaşadı.

Tom viveva con suo zio a Boston mentre andava al college.

Tom tek yatak odalı bir apartmanda yaşadı.

- Tom viveva in un monolocale.
- Tom abitava in un monolocale.

- Bütün ömrü boyunca orada yaşadı.
- Ömrü orada geçti.

- Ha vissuto lì tutta la sua vita.
- Lui ha vissuto lì tutta la sua vita.

- Tom çocukken nerede yaşıyordu?
- Tom bir çocukken nerede yaşadı?

Dov'è vissuto Tom da bambino?

Ama zehrin birazı derisinin altında kaldı, aynı acıyı defalarca yaşadı.

ma parte del veleno era rimasto sotto pelle e reagiva, pungendo ancora e ancora.

Amcam mutlu bir hayat yaşadı ve huzurlu bir ölümle öldü.

- Mio zio ha vissuto una vita felice ed è morto di una morte serena.
- Mio zio visse una vita felice e morì di una morte serena.

General emekli olduktan sonra hayatının geri kalanını barış içinde yaşadı.

- Il generale ha vissuto il resto della sua vita pacificamente dopo il suo pensionamento.
- Il generale visse il resto della sua vita pacificamente dopo il suo pensionamento.

Babam on beş yıldan daha fazla bir süre Nagoya'da yaşadı.

- Mio padre ha vissuto a Nagoya per più di quindici anni.
- Mio padre ha abitato a Nagoya per più di quindici anni.

Tom 2001'de Boston'a geldi ve orada 2010'a kadar yaşadı.

Tom è venuto a Boston nel 2001 e ha vissuto qui fino al 2010.

- Tom'un ölüme yakın bir deneyimi oldu.
- Tom ölüme yakın bir deneyim yaşadı.

- Tom ha avuto un'esperienza di prossimità alla morte.
- Tom ebbe un'esperienza di prossimità alla morte.

Kraliyet tarzında yaşadı ve ünlü bir şekilde İspanyol kiliselerini o kadar büyük bir ölçekte yağmaladı ki

Visse in stile regale e, notoriamente, saccheggiò chiese spagnole su una scala tale