Translation of "Oturuyor" in Italian

0.009 sec.

Examples of using "Oturuyor" in a sentence and their italian translations:

O oturuyor.

Si è seduta.

Bankta oturuyor.

- È seduto sulla panchina.
- Lui è seduto sulla panchina.

Tom oturuyor.

Tom è seduto.

Mary sırada oturuyor.

Mary è seduta alla scrivania.

Tom divanda oturuyor.

Tom è seduto sul divano.

Tom masasında oturuyor.

Tom è seduto alla sua scrivania.

O, masada oturuyor.

È seduto al tavolo.

Tom hâlâ oturuyor.

Tom è ancora seduto.

O sandalyede oturuyor.

- È seduto sulla sedia.
- Lui è seduto sulla sedia.

Tom yerde oturuyor.

Tom è seduto sul pavimento.

Tom orada oturuyor.

Tom siede laggiù.

O masada oturuyor.

È seduto al tavolo.

O nerede oturuyor?

- Dove abita?
- Lui dove abita?

- Kedi masanın üzerinde oturuyor.
- Kedi masanın üstünde oturuyor.

- Il gatto è seduto sul tavolo.
- La gatta è seduta sul tavolo.

Onun villası tepede oturuyor.

La sua villa si trova sulla collina.

O çitin üzerine oturuyor.

- È seduto sullo steccato.
- Lui è seduto sullo steccato.

O, hâlâ bankta oturuyor.

È ancora seduto sulla panchina.

Tom ranzasının üzerinde oturuyor.

- Tom è seduto sulla sua branda.
- Tom è seduto sulla sua cuccetta.

Tom tv'nin önünde oturuyor.

Tom è seduto di fronte alla TV.

Tom pencere kenarında oturuyor.

Tom è seduto dalla finestra.

Tom, Mary ile oturuyor.

Tom è seduto con Mary.

Tom koltuklardan birisinde oturuyor.

Tom è seduto su una delle sedie.

Köpek kasenin yanında oturuyor.

Il cane è seduto dalla ciotola.

Paul Jack'in önünde oturuyor.

Paul è seduto di fronte a Jack.

Öğrenciler konferans salonunda mı oturuyor?

Gli studenti siedono nell'auditorium?

O boş bir masada oturuyor.

- È seduto a un tavolo vuoto.
- Lui è seduto a un tavolo vuoto.

Aslında, bu cuk diye oturuyor.

In realtà, ha perfettamente senso.

Tom hâlâ bekleme odasında oturuyor.

Tom è ancora seduto nella sala d'attesa.

O iki sandalye arasında oturuyor.

- È seduto tra le due sedie.
- Lui è seduto tra le due sedie.

O İngiliz ama Hindistan'da oturuyor.

È inglese ma vive in India.

Benim ailem de burada oturuyor.

La mia famiglia vive qui.

İki çocuk çitin üzerinde oturuyor.

Due bambini sono seduti sul recinto.

Tom bir tomruğun üzerinde oturuyor.

Tom è seduto su un tronco.

- Tom sahilden üç sokak yukarıda oturuyor.
- Tom sahilin üç sokak üstünde oturuyor.

- Tom vive a tre isolati dalla spiaggia.
- Tom abita a tre isolati dalla spiaggia.

Tom kanepede oturuyor, bir dergi okuyor.

Tom è seduto sul divano che legge una rivista.

O oturuyor ve bir kitap okuyordu.

- Era seduto a leggere un libro.
- Lui era seduto a leggere un libro.

Tom bütün gün bilgisayarının önünde oturuyor.

È tutto il giorno che Tom è davanti al computer.

Ama o, uçakta senin yanında oturuyor muydu?

Ma era seduto in aereo di fianco a te?

Tom, Mary ve John masanın etrafında oturuyor.

Tom, Mary e John sono seduti attorno al tavolo.

Tom orada o ağacın altında yalnız oturuyor.

Tom è seduto da solo sotto quell'albero laggiù.

Bir oğlan ve bir kız çitin üzerinde oturuyor.

Un ragazzo e una ragazza sono seduti sulla staccionata.

- Bu sırada o oturuyor.
- Bu masayı o kullanıyor.

- Questa scrivania è usata da lui.
- Questa scrivania è utilizzata da lui.

Ama aynı zamanda bu yitim bölgelerinden birinin üstüne oturuyor.

ma anche perché giace su una di queste zone di subduzione.

- Buradan birkaç sokak ileride oturuyor.
- Buradan birkaç blok ötede yaşıyor.

- Lei vive a pochi isolati da qui.
- Vive a pochi isolati da qui.
- Abita a pochi isolati da qui.
- Lei abita a pochi isolati da qui.

- Okula iki adım uzaklıkta yaşıyor.
- Okula iki adım uzaklıkta oturuyor.

- Lui vive a un tiro di schioppo dalla scuola.
- Lui abita a un tiro di schioppo dalla scuola.

- John nerede yaşıyor?
- John nerede oturuyor?
- John nerede ikamet ediyor?

Dove abita John?

- Erkek kardeşim Tokyo'da yaşıyor.
- Kardeşim Tokyo'da yaşıyor.
- Erkek kardeşim Tokyo'da oturuyor.

- Mio fratello vive a Tokyo.
- Mio fratello abita a Tokyo.

- John, New York'ta yaşıyor.
- John, New York'ta oturuyor.
- John, New York'ta yaşar.

- John vive a New York.
- John abita a New York.