Translation of "Acımasız" in Italian

0.016 sec.

Examples of using "Acımasız" in a sentence and their italian translations:

Acımasız olun.

- Sii spietato.
- Sii spietata.
- Sia spietato.
- Sia spietata.
- Siate spietati.
- Siate spietate.

O acımasız.

- È spietato.
- Lui è spietato.

Tom acımasız.

- Tom è spietato.
- Tom è senza pietà.

Dünya acımasız.

Il mondo è crudele.

Bu acımasız.

È brutale.

Acımasız olmaktan vazgeç.

- Smettila di essere crudele.
- La smetta di essere crudele.
- Smettetela di essere crudeli.

Bu acımasız olacak.

Sarà brutale.

Elveda, acımasız dünya.

Addio, mondo crudele!

O sadece acımasız.

È semplicemente crudele.

O, açgözlü ve acımasız.

- È avido e spietato.
- Lui è avido e spietato.
- È ingordo e spietato.
- Lui è ingordo e spietato.
- È bramoso e spietato.
- Lui è bramoso e spietato.

- O acımasız.
- O zalim.

È crudele.

Tom acımasız bir insandır.

Tom è una persona crudele.

Tom acımasız, değil mi?

Tom è spietato, vero?

- Tom acımasız.
- Tom merhametsizdir.

- Tom è implacabile.
- Tom è spietato.

O acımasız bir adamdı.

- Era un uomo crudele.
- Lui era un uomo crudele.

Tom'un acımasız olduğunu düşünüyorum.

- Penso che Tom sia duro.
- Io penso che Tom sia duro.
- Penso che Tom sia rigido.
- Io penso che Tom sia rigido.

Hoşgörüsüz, nefret dolu ve acımasız.

intolleranti, pieni di odio e crudeli.

Acımasız bir evrende dünyaya geliyoruz,

Nasciamo in un mondo spietato,

Nisan ayı en acımasız aydır.

Aprile è il mese più crudele.

Orada acımasız bir dünya var.

È un mondo crudele là fuori.

Ölüm gizemli, acımasız bir bayandır.

La morte è una misteriosa donna senza misericordia.

Tom'un acımasız olması Mary'yi şaşırttı.

- La mancanza di compassione di Tom ha sorpreso Mary.
- La mancanza di compassione di Tom sorprese Mary.

Bu acımasız kaderin güzel bir örneği.

È un esempio perfetto di destino crudele.

Aşağısı çok acımasız ve affedici olmayan bir yer.

È un luogo spietato e brutale.

Eylau'daki acımasız kış savaşında askerleri hattın merkezini tuttu.

Nella brutale battaglia invernale di Eylau, le sue truppe si tenevano al centro della linea.

Vahşi doğmuş, acımasız hayvanlar fakat güzel ve müstesna yırtıcılar.

Sono bestie nate per essere selvagge. Predatori di prima qualità, brutali ma magnifici.

Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak

Dobbiamo sopravvivere a questo clima brutale sino a domattina,

Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak,

Dobbiamo sopravvivere a questo clima brutale fino a domattina,

Ve o zamana kadar bu acımasız ortama ve soğuğa dayanabilmek.

e sopravvivere fino ad allora in un territorio freddo e inclemente.

Şimdiye kadar zekice seçimleriniz bu acımasız çölde hayatta kalmamı sağladı

Finora le tue scelte mi hanno fatto sopravvivere in questo brutale deserto,

Ben onun o zaman ne kadar acımasız olduğunu hayal edemiyordum.

Non riesco a immaginare quanto fosse crudele a quel tempo.

Uçağın, Hells Canyon adındaki bu acımasız çölde, dört bin kilometrelik alanda bir yere düştüğünü biliyoruz.

L'aereo si è schiantato entro i 130 km quadrati dell'aspro deserto noto come "Canyon dell'inferno."