Translation of "şaşırtıcı" in Hungarian

0.006 sec.

Examples of using "şaşırtıcı" in a sentence and their hungarian translations:

Oldukça şaşırtıcı.

Kissé meglepő.

Manzara şaşırtıcı.

A látvány csodálatos.

Onlar şaşırtıcı.

Ők bámulatosak!

Bu şaşırtıcı.

Ez meglepő.

Cehaletiniz şaşırtıcı.

A tudatlanságod elképesztő.

Rakamlar gerçekten şaşırtıcı

Megdöbbentő szám.

Bu kitap şaşırtıcı.

Ez a könyv elképesztő.

Bu oldukça şaşırtıcı.

Ez eléggé rejtélyes.

Şaşırtıcı olduğunu düşünüyorum.

Úgy gondolom, hogy elképesztő vagy.

O şaşırtıcı değil.

Nem meglepő.

Bu şaşırtıcı olur.

Ez elképesztő lenne.

Şaşırtıcı bir yolculuktu.

Elképesztő utazás volt.

Şaşırtıcı değil mi?

Hát nem bámulatos?

- Tom harikadır.
- Tom şaşırtıcı.

Tom elképesztő.

Bu hiç şaşırtıcı değil.

Ez nem lep meg.

Bence Tom'un yaptığı şaşırtıcı.

Azt hiszem, amit Tom csinál, az csodálatos.

O, şaşırtıcı şekilde güzeldi.

Lélegzetelállítóan szép volt.

Ne şaşırtıcı bir tesadüf!

Micsoda elképesztő egybeesés!

Ne şaşırtıcı bir hikaye!

- Micsoda sztori!
- Micsoda történet!

Hâlâ hayatta olmam şaşırtıcı.

- Elképesztő, hogy még életben vagyok.
- Döbbenetes, hogy még nem haltam meg.

O son derece şaşırtıcı.

Az rendkívül meglepő.

Tom şaşırtıcı şekilde güçlü.

Tomi meglepően erős.

Bu tek kelimeyle şaşırtıcı.

Ez egyszerűen elképesztő.

Bu şaşırtıcı bir sonuç.

- Ez csodálatos eredmény.
- Ez csodálatos eredmény!

O hiç şaşırtıcı değil.

- Az egyáltalán nem meglepő.
- Kicsit sem meglepő ez.

Tepkiniz hiç şaşırtıcı değildi.

A reakciója egyáltalán nem volt meglepő.

Ben şaşırtıcı bir kuş gördüm.

Szép madarat láttam.

Tom, Fransızcada şaşırtıcı derecede iyi.

Tom meglepően jó franciából.

O bu gece şaşırtıcı görünüyor.

Elképesztően néz ki ma este.

Araştırmacılar şaşırtıcı bir keşif yaptı.

A kutatók egy meglepő felfedezést tettek.

Bilimciler şaşırtıcı bir keşif yaptılar.

A tudósok meglepő felfedezést tettek.

Aynı zamanda şaşırtıcı derecede iyi yüzücüler.

Ezért van az is, hogy meglepően jól úsznak.

Çeşitli nedenlerden dolayı bu oldukça şaşırtıcı.

Ez több okból is egészen meglepő.

O onu şaşırtıcı bir tarzda söylüyor.

Döbbenetes, ahogyan ezt énekli.

Ama aslında oldukça şaşırtıcı bir eğriye sahip.

De igen meglepő pályát futott be.

Duygusal kalbin yolu, şaşırtıcı ve gizemli şekillerde

az érzelmi szív meglepő és rejtélyes módon

Yöntemim şaşırtıcı şekilde basit, ama etkisi büyük.

Módszerem meglepően egyszerű, mégis nagy hatással bír.

Çocuklar şaşırtıcı düzeyde hızlı bir şekilde büyüyorlar.

A gyerekek elképesztően gyorsan nőnek.

çalışanlarınız için şaşırtıcı bir çok öğüdün listesine ulaşırsınız.

a dolgozókat érintő, igen meglepő intelmek listája jelenik meg.

Ama geceleri şaşırtıcı derecede vahşi bir ortam oluşur.

Ám éjjel meglepően baljós dolgok történhetnek itt.

Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.

Mindenki nagy meglepetésére kiderült, hogy ő egy tolvaj.

Şaşırtıcı olan şey ise bunun bizi daha güvenli kılmadığı.

Ami ennél is zavaróbb, hogy ettől nem vagyunk nagyobb biztonságban.

Fakat şaşırtıcı ölçüde nazik bir dil kullanarak geçinmeyi başarıyorlar.

De meglepően gyengéd érintkezési módjuk elviselhetővé teszi az együttlétet.

Şaşırtıcı bir şekilde iki hafta geçti ve mahkemede oturuyordu.

Meglepő módon két hét múlva újra ott ült a tárgyalóteremben.

Savaş bir iştir. Barış olmaması hiç de şaşırtıcı değil.

A háború üzlet. Nem is csoda, hogy sosincs béke.

İnsan beyninin karmaşıklığı göz önüne alındığında bu hiç şaşırtıcı değil.

És ez is nem meglepő, tekintve, hogy milyen bonyolult az emberi agy.

Bu, politik gerçekçiler için çok şaşırtıcı bir durum olmasa da

A politikai realisták számára ez nyilván nem lesz meglepetés,

...hayvanların, bu yeni gece dünyasını şaşırtıcı yöntemlerle nasıl fethetmekte olduğunu keşfediyoruz.

most mi is láthatjuk, hányféle sajátos módon veszik birtokba az állatok az éjjeli városokat.

Şaşırtıcı ama gece ortaya çıkan bu görüntülere sıkça rastlanır. Tüm deniz hayvanlarının üçte biri biyolüminans yaratır.

Az ilyen éjszakai látványosságok meglepően gyakoriak. A tengeri állatok háromnegyedének van biolumineszcenciás képessége.

Doktor bu sabah beni görmeye geldi. Onun adı Werner ama o bir Rus. Bunda şaşırtıcı hiçbir şey yok. Bir zamanlar Alman olan bir İvanov'u tanımıştım.

Reggel beugrott az orvos, hogy lásson. Wernernek hívják, de orosz. Semmi meglepő nincs ebben. Ismertem egyszer egy Ivanovot, aki német volt.