Translation of "Büyüleyici" in German

- Bu büyüleyici.
- O büyüleyici.

Das ist faszinierend.

Büyüleyici görünüyor.

Es sieht faszinierend aus.

Bu gerçekten büyüleyici.

Das ist einfach faszinierend!

O büyüleyici görünüyordu.

Sie sah hinreißend aus.

Mary büyüleyici görünüyordu.

Maria sah hinreißend aus.

O büyüleyici bir kadındır.

Sie ist eine charmante Frau.

- Bu büyüleyici.
- Bu etkileyici

Das ist beeindruckend.

Büyüleyici bir sesi var.

Sie hat eine reizende Stimme.

O büyüleyici bir kadındı.

Sie war eine bezaubernde Frau.

Bu büyüleyici bir kitap.

Dies ist ein faszinierendes Buch.

O büyüleyici bir konuşmacı.

Er ist ein mitreißender Redner.

Okyanusun en büyüleyici yüzünü sergilemesiyse

Und während der dunkelsten Mondphase

O büyüleyici ve karşı konulmaz.

Er ist charmant und unwiderstehlich.

Şu bebeğin büyüleyici gözleri var.

Dieses Baby hat hübsche Augen.

Gece gökyüzü güzel ve büyüleyici.

Der Nachthimmel ist schön und ehrfurchtgebietend.

Ender görülen büyüleyici bir an bu.

Ein seltener, magischer Anblick.

Vedenik'in büyüleyici bir şehir olduğunu keşfettik.

Wir finden, dass Venedig eine faszinierende Stadt ist.

Müze Kelt eserlerinden büyüleyici bir koleksiyona sahiptir.

Das Museum hat eine faszinierende Sammlung keltischer Artefakte.

Evimin önünde büyüleyici bir pasta salonu var.

Gegenüber von meinem Haus gibt es eine zauberhafte Konditorei.

Komşumuz kendini büyüleyici bir at satın aldı.

Unser Nachbar kaufte sich ein hübsches Pferd.

Bir aksan büyüleyici veya rahatsız edici olabilir.

Ein Akzent kann charmant, aber auch nervig sein.

Şehir merkezinde birçok büyüleyici eski bina var.

In der Innenstadt gibt es viele hübsche alte Gebäude.

Öte yandan, karanlık ve büyüleyici bir tarafa sahip,

Dagegen gibt es einen Überschuss von fesselnden Filmbiografien

Ama alevlere bakmanın büyüleyici bir yanı da vardır.

Aber die Flammen haben auch etwas Magisches.

Mary, Tom'un şimdiye kadar gördüğü en büyüleyici yaratıktı.

Maria war das liebreizendste Geschöpf, das Tom je erblickt hatte.

- Tom, Mary'yi ilginç buldu.
- Tom, Mary'yi büyüleyici buldu.

Tom fand Maria faszinierend.

- Leyla büyüleyici bir kadındı.
- Leyla çekici bir kadındı.

Layla war eine bezaubernde Frau.

Bazıları büyüleyici bir yardım çağrısında bulunur. Biyolüminans özelliği olan mantarlar kendi ışıklarını saçar.

Einige bitten auf bezaubernde Art um Hilfe. Biolumineszente Pilze erzeugen ihr eigenes Licht.

Kendi hayatımıza benzer bir hayatın başka gezegenlerde var olabileceği fikri benim için büyüleyici.

Die Vorstellung, dass auf einem anderen Planeten Leben, ähnlich dem unseren, existieren könnte, finde ich faszinierend.

Kendi hayatımıza benzer bir hayatın başka gezegenlerde var olabileceği fikri, ben büyüleyici buluyorum.

Die Vorstellung, dass auf einem anderen Planeten Leben, ähnlich dem unseren, existieren könnte, finde ich faszinierend.