Translation of "Arka" in German

0.014 sec.

Examples of using "Arka" in a sentence and their german translations:

Arka taraftan fırladı.

Er schoss nach hinten.

Tom arka bahçede.

Tom ist im Garten.

Ben arka bahçedeyim.

Ich bin im Garten.

Arka taraftaki arabadayım.

Ich bin im letzten Waggon.

Arka bahçeyi suluyorum.

- Ich bewässere den Garten.
- Ich wässere den Garten.

Arka dişlerimi fırçalamalıyım.

Ich musste meinen Backenzahn ziehen.

Arka kapı açıktı.

Die Hintertür stand offen.

- Tom arka kapıdan girdi.
- Tom arka kapıdan içeri girdi.
- Tom içeri arka kapıdan girdi.

- Tom kam durch die Hintertür herein.
- Tom kam zur Hintertür herein.

- Tom içeriye arka kapıdan geldi.
- Tom arka kapıdan içeri girdi.
- Tom arka gapydan içeri girdi.

Tom kam zur Hintertür herein.

Burnun arka tarafına gireceğiz.

Wir gehen bis ans Ende der Nase.

Tom arka bahçede bekliyor.

Tom wartet im Hinterhof.

Çocuk arka kapıdan girdi.

Der Junge kam durch die Hintertür herein.

Tom arka kapıdan çıktı.

Tom machte sich durch die Hintertür von dannen.

Arka taraftan içeriye girdim.

Ich bin durch den Hintereingang hereingekommen.

Bisikletimin arka tekerleği patlak.

Mein Fahrrad hat hinten einen Platten.

Tom sağ arka olacak.

Tom ist gleich wieder da.

Tom arka koltukta gidiyordu.

Tom saß auf dem Rücksitz.

Benim arka bahçemde değil.

Nicht in meinem Garten.

Arka tarafta şapkan var.

Du hast deinen Hut verkehrt herum auf.

Arka kapıdan dışarı çıktım.

Ich ging zur Hintertür hinaus.

Ve arka tarafına rahatça sokulabiliriz.

und uns vielleicht dahinter einnisten.

Bana her şeyde arka çıktılar.

- Sie stärkten mir in allem den Rücken.
- Sie unterstützten mich in allem.

Arka bahçeyi temizlediğin için teşekkürler.

Danke schön, dass du den Hinterhof in Ordnung gebracht hast!

Hiç arka bahçeni suladın mı?

- Hast du schon einmal deinen Garten bewässert?
- Haben Sie schon einmal Ihren Garten bewässert?

Tom arka kapıyı işaret etti.

Tom zeigte auf die Hintertür.

Tom arka bahçesine doğru yürüdü.

Tom ging nach draußen in seinen Garten.

Cüzdanını arabamın arka koltuğunda buldum.

Ich habe Ihre Brieftasche auf dem Rücksitz meines Autos gefunden.

Tom eşyalarını arka koltuğa attı.

Tom warf seine Sachen auf die Rückbank.

Yanında yavruları olduğundan arka sokaklardan ilerliyor.

Mit den Kälbern im Schlepptau bleibt sie auf Seitenstraßen.

Benzer arka planı olan çocuklar seçildi.

und aus gleicher sozialer Schicht.

Ama arka tarafından bakıldığında yazı gözükmez

Der Text ist jedoch von hinten nicht sichtbar

Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.

Die Eier liegen hinten, im Dunkeln. Es ist unmöglich, sie zu sehen.

Arabanın arka koltuğu üç yolcu alır.

Der Rücksitz des Autos fasst drei Personen.

O, arka kapıdan gizlice içeri süzüldü.

Er schlich herum zur Hintertür.

Tom arka bahçesine bir palmiye dikiyor.

Tom pflanzt in seinem Hinterhof eine Palme.

Arka bahçeyi sulayamıyorum. Hiç su yok.

Ich kann den Garten nicht bewässern. Es gibt kein Wasser.

Tom arka kapının açılıp kapandığını duydu.

Tom hörte die Hintertür auf- und zugehen.

Arka planda duyabildiğim o ses ne?

Was ist das für ein Geräusch, das ich im Hintergrund hören kann?

Tom arka bahçesinde bir çukur kazdı.

- Tom grub im Garten ein Loch.
- Tom hat im Garten ein Loch gegraben.

Portrenin karanlık bir arka planı vardı.

Das Portrait hatte einen dunklen Hintergrund.

Tom ve Mary arka kapıdan girdi.

Tom und Maria nahmen die Hintertür.

Benim kamyonetin bir arka koltuğu yok.

Mein Transporter hat keinen Rücksitz.

Tom'un çalışma odası arka bahçeye bakıyor.

Toms Studierzimmer zeigt zum Garten.

Biz arka bahçede bir piknik yaptık.

- Wir picknickten im Garten.
- Wir haben im Garten gepicknickt.

Tom'un arka bahçesinde şeftali ağacı var.

Tom hat im Garten einen Pfirsichbaum.

- Tom arka bahçesinde bir eskimo kulübesi inşa etti.
- Tom arka bahçesine bir iglo kurdu.

Tom baute im Garten ein Iglu.

- Tom arka bahçesine bir tavuk kümesi kurdu.
- Tom arka bahçesine bir tavuk kümesi yaptırdı.

Tom hat in seinem Garten einen Hühnerstall gebaut.

Üst damak burnun arka tarafını tamamen kapatıyor.

Dabei verschließt das Gaumensegel exakt das Ende der Nase.

üst damağınızın gırtlağın arka tarafını kapattığını hissedebilirsiniz.

fühlen Sie Ihr eigenes Gaumensegel gegen die Rückseite der Kehle schlagen.

Ney'in kolordu arka koruma görevini üstlendi, ancak

Neys Korps übernahm die Nachhut, aber als er in Krasny abgeschnitten wurde, wurde

Tom parasını arka bahçesinde bir yere gömdü.

Tom vergrub irgendwo in seinem Garten sein Geld.

Tom ve Mary arabanın arka koltuğunda oturuyorlardı.

Tom und Maria saßen auf der Rückbank des Wagens.

Tom kalktı ve arka kapıya doğru yöneldi.

Tom stand auf und begab sich zur Hintertür.

Mary arabayı sürerken Tom arka koltukta uyudu.

Tom schlief auf der Rückbank, während Maria fuhr.

Tom ve Mary'nin arka bahçelerinde tavukları var.

Tom und Maria halten im Hinterhof Hühner.

O sarhoştu ve arka kapıyı kapatmayı unuttu.

Er war betrunken und hat vergessen, die Hintertür zu schließen.

Tom'un arka bahçesinde bir pizza fırını var.

Tom hat im Hinterhof einen Pizzaofen.

Tom'un arka bahçesinde bir limon ağacı var.

Tom hat einen Zitronenbaum im Garten.

- Tom'un bizim arka bahçede kamp yapmasına izin verdim.
- Tom'un bizim arka bahçede kamp yapmasına müsaade ettim.

Ich habe Tom erlaubt, in unserem Garten zu zelten.

Bu hissiyat arka planda sürekli varlığını devam ettirebilir

Unzufriedenheit kann konstant im Hintergrund präsent sein

Başkalarının hayatının arka planında duran kartonumsu figürleri değil.

nicht Pappfiguren, die im Hintergrund des Lebens anderer standen.

Bu şimdiler arka arkaya gelerek benim zamanımı oluşturuyor.

Dies kommt jetzt wieder zurück und prägt meine Zeit.

O, kibritlerini hissetti ve onları arka cebinde buldu.

Er tastete nach seinen Streichhölzern und fand sie in seiner Gesäßtasche.

O utangaç ve her zaman arka planda kalır.

Sie ist schüchtern und hält sich immer im Hintergrund.

Evimin arka tarafında eskiden bir kiraz ağacı vardı.

Früher stand ein großer Kirschbaum hinter meinem Haus.

Arka plandaki daire, hava akışını görmenize olanak tanıyan,

Der Kreis im Hintergrund ist eine Art Spiegel.

Yoksulluk ön kapını çaldığında sevgi arka kapıdan kaçar.

Wenn die Armut an die Tür klopft, verschwindet die Liebe durch die Hintertür.

Arka planda çalan hoş bir gitar sesi vardı.

Im Hintergrund erklang angenehmes Gitarrenspiel.

arka kolumun büyük kısmını ve biraz da kemiği kavradı.

Er biss kräftig in meinen Trizeps und er biss sogar durch den Knochen durch.

Biz yoğun trafikten kaçınmak için, bir arka yoldan gittik.

Wir nahmen eine Nebenstraße, um dem dichten Verkehr auszuweichen.

Tom arka dikiz aynasında bir polis arabası fark etti.

Tom sah im Rückspiegel einen Polizeiwagen.

Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.

Während sie die Wäsche machte, fand sie ein Kondom in der hinteren Hosentasche an der Hose ihres Sohns.

Arka bahçemizde birkaç tane çok uzun boylu ağaç var.

In unserem Garten stehen ein paar sehr hohe Bäume.

- Tom ormanda kayboldu ve kendini birinin arka bahçesinde buluverdi.
- Tom ağaçlık alanda yolunu kaybedip kendini bir evin arka bahçesinde buldu.

Tom verirrte sich im Wald und landete schließlich in jemandes Hinterhof.

İşte bizim hayatımızdaki şimdiler arka arkaya gelerek bizim hayatımızı oluşturuyor.

Hier in unserem Leben kommen wir jetzt zurück und gestalten unser Leben.

. Geri çekilmenin sadece 2 haftasında Ruslar, Davout'un arka korumasını Vyazma'ya

Nur zwei Wochen nach dem Rückzug leiteten die Russen Davouts Nachhut in Vyazma, und

Tom ve Mary John'un arabasının arka koltuğunda birbirinin yanında oturmuştu.

Tom und Maria saßen nebeneinander auf der Rückbank von Johannes’ Auto.

Tom Mary'nin neden defterinin arka kapağına adını yazdığını merak ediyordu.

Tom fragte sich, warum Maria wohl hinten auf ihr Heft seinen Namen geschrieben hatte.

Tom ve Mary arka bahçede bir kar kale inşa etti.

- Tom und Mary haben eine Schneeburg im Garten gebaut.
- Tom und Mary haben eine Schneeburg im Hinterhof gebaut.

Tom, Mary'nin ona verdiği kürekle arka bahçesinde bir çukur kazdı.

Tom grub mit der Schaufel, die Maria ihm geschenkt hatte, im Garten ein Loch.

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Oder lassen wir uns hinter diesem Baum nieder und nutzen, was die Natur uns anbietet?

Yoksa bu ağacın arka tarafına girip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Oder nisten wir uns unter diesem Baum ein und nutzen, was die Natur uns anbietet?

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

Oder nisten wir uns hinter diesem Baum ein und nutzen das, was die Natur uns bietet?

Bak sırf sizin için arka planı beyaz yaptık tişörtü siyah yaptık

Schau, wir haben gerade den Hintergrund für dich weiß gemacht, wir haben das Shirt schwarz gemacht

Ney geri çekilmenin geri kalanında arka korumayı yönetti ve efsaneye göre

Ney führte die Nachhut für den Rest des Rückzugs an und war der Legende nach der

Ön bahçede iki tane ve arka bahçede iki tane tavuk vardır.

Zwei Hühner sind im Hinterhof und zwei im Vorgarten.

Her gece Mumbai'nin arka sokakları ölümcül bir kedi fare oyununa sahne oluyor.

Jede Nacht... ...findet auf Mumbais Gassen ein tödliches Katz-und-Maus-Spiel statt.

Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.

Musik, die weder Gefühle, Bilder, Gedanken noch Erinnerungen übermittelt, ist nur Hintergrundgeräusch.

Krasny'de, arka muhafız ordunun geri kalanından koptuğunda, Ney öfkeyle teslim olma çağrılarını reddetti

In Krasny, als die Nachhut vom Rest der Armee abgeschnitten wurde, lehnte Ney wütend

"Tom burada mı?" "Hayır, daha yeni çıktı." "Gerçekten mi, o arka kapıdan çıkmıyor mu?"

„Ist Tom da?“ – „Nein, der ist gerade gegangen.“ – „Tatsächlich? Verschwindet er da nicht gerade durch die Hintertür?“

Yani 25 tane fotoğraf çekiyor saniyede bu fotoğrafları arka arkaya ekleyerek bir video kaydı oluşturuyor

Also macht er 25 Fotos und erstellt eine Videoaufnahme, indem er diese in Sekunden hintereinander hinzufügt.

- Tom'un binası onun evinin arkasında bir şey.
- Tom, evinin arka tarafında bir şey inşa ediyor.

Tom baut hinter seinem Hause etwas.