Translation of "Ailesi" in German

0.016 sec.

Examples of using "Ailesi" in a sentence and their german translations:

- Onun ailesi çok geniş.
- Onun ailesi çok büyük.
- Geniş bir ailesi var.

Ihre Familie ist sehr groß.

Onun ailesi nerede?

Wo ist seine Familie?

Ailesi onu korudu.

Ihre Familie beschützte sie.

O, Tom'un ailesi.

Das ist Toms Familie.

Ailesi tarlada çalışıyor.

Seine Familie arbeitet auf dem Acker.

Tom'un ailesi yoktu.

Tom hatte keine Familie.

Bir ailesi yok.

Sie hat keine Familie.

Tom'un ailesi Avustralya'da.

Toms Familie ist in Australien.

Onun ailesi büyüktür.

Seine Familie ist eine Großfamilie.

Tom'un ailesi burada.

Toms Familie ist hier.

Tom'un ailesi zengindir.

Toms Familie ist reich.

Tom'un ailesi Boston'dadır.

Toms Familie ist in Boston.

Tom'un ailesi Avustralyalı.

Toms Familie ist aus Australien.

Bilgisayarların ailesi yok.

Computer haben keine Familie.

- Onun ailesi çok geniştir.
- Onun ailesi çok büyük.

Seine Familie ist sehr groß.

- Mary'nin ailesi tamamen çıldırdı.
- Mary'nin ailesi tamamen kontrolünü kaybetti.

- Marias Eltern haben komplett durchgedreht.
- Marias Eltern sind komplett ausgeflippt.

Onun bütün ailesi öyledir.

Seine ganze Familie ist so.

Ailesi çocuğu okuldan aldı.

Seine Eltern veranlassten, dass er die Schule verlassen musste.

Smith ailesi Ohio'ya taşındı.

Schmidts sind nach Ohio gezogen.

Smith ailesi bizim komşumuzdur.

Die Smiths sind unsere Nachbarn.

O, ailesi hakkında konuştu.

Sie sprach über ihre Familie.

Tom'un ailesi Boston'da yaşıyor.

Toms Familie lebt in Boston.

Tom'un bir ailesi yok.

Tom hat keine Familie.

Tom'un ailesi Mary'yi sevdi.

Toms Familie liebte Maria.

Tom'un ailesi beni sevdi.

Toms Familie hat mich geliebt.

Tom'un bir ailesi var.

Tom hat eine Familie.

O ailesi ile birlikte.

Er ist bei seinen Eltern.

Tom ailesi tarafından mahcuptu.

Tom wurde von seinen Eltern in Verlegenheit gebracht.

Onun bir ailesi yok.

Er hat keine Familie.

Tom'un bir ailesi yoktu.

Tom hatte keine Familie.

Tom'un ailesi de oradaydı.

Toms Familie war auch dort.

Tom'un ailesi Avustralya'da yaşıyor.

Toms Familie lebt in Australien.

Tom'un ailesi şimdi nerede?

Wo ist Toms Familie jetzt?

Tom ailesi hakkında konuştu.

Tom sprach über seine Familie.

Tom ailesi ile vedalaştı.

Tom verabschiedete sich von seiner Familie.

Sami'nin Kahire'de ailesi var.

Sami hat in Kairo Familie.

Van Horn ailesi zengindi.

Die Familie Van Horn war reich.

- Tom'un destekleyecek bir ailesi yok.
- Tom'un bakılacak bir ailesi yok.

Tom hat keine Familie zu unterstützen.

Ormanda yaşayan bir fil ailesi.

Eine Familie von Waldelefanten.

Smith ailesi evlerini beyaza boyattılar.

Die Schmidts haben ihr Haus weiß streichen lassen.

Onu destekleyecek bir ailesi yok.

- Er hat keine Familie, die er unterstützen müsste.
- Er muss keine Familie unterstützen.

Arkadaşımın büyük bir ailesi var.

Mein Freund hat eine große Familie.

Ailesi hakkında hiçbir şey bilmiyor.

Sie weiß nichts über ihre Familie.

Ailesi için sağlıklı yemekler hazırlar.

Sie kocht gesunde Mahlzeiten für ihre Familie.

O onu ailesi için yaptı.

- Er hat es für seine Familie getan.
- Er tat es für seine Familie.

O, ailesi ile birlikte yaşıyor.

Er wohnt bei seinen Eltern.

Ailesi ile birlikte geri taşındı.

Er zog wieder bei seinen Eltern ein.

Tom'un bakacak bir ailesi var.

Tom muss eine Familie unterhalten.

Onun bir ailesi var mı?

Hat er eine Familie?

Tom'un bir ailesi var mı?

Hat Tom Familie?

Ailesi ile birlikte Hawaii'ye gitti.

Er reiste mit der Familie nach Hawaii.

Tom'un ailesi hakkında ne biliyorsun?

Was weißt du über Toms Familie?

Tom bunu ailesi için yaptı.

Tom hat es für seine Familie getan.

Onun destekleyecek bir ailesi var.

Er muss eine Familie unterhalten.

Ailesi için yemek pişirmeyi sever.

Sie kocht gerne für ihre Familie.

Tom'un artık bir ailesi var.

Tom hat jetzt eine Familie.

Onun büyük bir ailesi vardır.

Er hat eine große Familie.

Tom artık ailesi ile yaşamıyor.

Tom lebt nicht mehr bei seinen Eltern.

Tom'un ailesi bunu Boston'da sevdi.

Toms Familie hat es in Boston gefallen.

Amcamın büyük bir ailesi var.

Mein Onkel hat eine große Familie.

Kız ve ailesi çok sempatik.

Das Mädchen und ihre Familie sind sehr sympathisch.

Onun büyük bir ailesi var.

Sie hat eine große Familie.

Tom'un büyük bir ailesi var.

Tom hat eine große Familie.

Onların ailesi bizimkinden daha yaşlı.

Ihre Eltern sind älter als unsere.

Tom ve ailesi Boston'da yaşıyor.

- Tom und seine Familie leben in Boston.
- Tom und seine Familie wohnen in Boston.

Maria ailesi ile konuşurken resmidir.

Maria siezt ihre Eltern.

Tom'un düşünecek bir ailesi var.

Tom muss an seine Familie denken.

Tom'un ailesi tamamen çılgına dönmüştü.

Toms Eltern flippten total aus.

- Bakması gereken büyük bir ailesi var.
- Geçimini sağlaması gereken büyük bir ailesi var.

Er muss eine große Familie unterhalten.

- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
- Onun ailesi hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

Ich weiß nichts über ihre Familie.

Onun geçindirecek büyük bir ailesi var.

Er muss eine große Familie ernähren.

O, ailesi için yemek pişirmeyi sever.

Er kocht gern für seine Familie.

Mary bir çocukken ailesi çok fakirdi.

Als Maria ein Kind war, war ihre Familie sehr arm.

Kral ve ailesi kraliyet sarayında yaşar.

Der König und seine Familie wohnen im Königspalast.

Onun büyük bir ailesi var mı?

Hat er eine große Familie?

Tom'un büyük bir ailesi mi var?

Hat Tom eine große Familie?

Öldüğü zaman tüm ailesi onun etrafındaydı.

Seine gesamte Familie war bei ihm, als er starb.

Tom'un ailesi nadiren birlikte yemek yer.

In Toms Familie wird selten zusammen gespeist.

Şimdi Tom ve ailesi nerede yaşıyor?

Wo leben Tom und seine Familie jetzt?

Tom ailesi ile birlikte Boston'da yaşıyor.

Tom wohnt bei seiner Familie in Boston.

- Ailesi onu dövdüğü için çocuk evden kaçtı.
- Kız evden kaçtı çünkü ailesi onu dövmüştü.

Das Kind lief davon, weil ihre Eltern sie schlugen.

...bir gece maymunu ailesi daha yeni uyanıyor.

Eine Familie von Nachtaffen wacht gerade auf.

Bay Aoyama'nın geçindirecek büyük bir ailesi var.

Herr Aoyama muss eine große Familie ernähren.

- Onun ailesi çiftçiydi.
- Onun anne-babası çiftçiydi.

Seine Eltern waren Bauern.

Tom Mary'nin ailesi hakkında hiçbir şey bilmiyor.

Tom weiß nichts über Marys Familie.