Translation of "Kayak" in French

0.022 sec.

Examples of using "Kayak" in a sentence and their french translations:

- Ben kayak yapabilirim.
- Kayak yapabilirim.

Je sais skier.

- Kayak yapmaya gittim.
- Kayak kaymaya gittim.

J'allais skier.

- Tom kayak sever.
- Tom kayak yapmayı sever.

Tom adore le ski.

Hobim kayak yapmaktır.

Mon hobby est faire du ski.

O kayak yapamaz.

Elle ne sait pas skier.

Kayak yapmaya gitti.

- Il est allé skier.
- Il a fait du ski.

Kayak yapmayı severim.

J'aime le ski.

Kayak çok eğlencelidir.

- Skier est très amusant.
- Skier, c'est super amusant.

O kayak yapıyordu.

Elle skiait.

Kayak yaparken yaralandım.

- Je fus blessé en skiant.
- J'ai été blessé en skiant.

Tom kayak kayamaz.

Tom ne sait pas skier.

Tom kayak yapıyordu.

- Tom skiait.
- Tom faisait du ski.

Ben kayak yapabilirim.

Je sais skier.

Tom kayak evinde.

Tom est dans la loge de ski.

Kayak yapmayı seviyorum.

J'aime beaucoup skier.

Kayak yapmaya gittik.

Nous partions skier.

- Kayak yapma eğlencelidir.
- Kaymak eğlencelidir.
- Kayak yapmak eğlencelidir.

- Le ski est amusant.
- C'est amusant de skier.
- Skier, c'est sympa.

- Tom bir kayak öğretmeni.
- Tom bir kayak eğitmeni.

Tom est moniteur de ski.

- Ben sık sık kayak yaparım.
- Sık sık kayak yaparım.

Je skie souvent.

Bir çift kayak kiraladım.

J'ai loué une paire de skis.

Kayak yaparken bacağını kırdı.

Il s'est cassé la jambe en skiant.

Kayak yaparken bacağımı kırdım.

Je me suis cassé la jambe en skiant.

Dağlarda kayak yapmaya gittiler.

Elles sont allées faire du ski à la montagne.

Kayak yapmada iyi misin?

- Tu es bon en ski ?
- Vous êtes bons en ski ?
- Êtes-vous bon en ski ?

"Kayak" palindromun bir örneğidir.

« Kayak » est un exemple de palindrome.

Tom da kayak sever.

Tom aussi aime skier.

Bugün kayak yapmaya gitmedim.

Je n'irai pas faire du skate aujourd'hui.

Tom kayak yapmaya gitti.

- Tom allait skier.
- Tom partait skier.

Keşke kayak yapmaya gidebilsem.

Si seulement je pouvais aller skier.

Alplerde kayak yapmaya gidiyoruz.

- Nous partons faire du ski dans les Alpes.
- Nous allons skier dans les Alpes.

Ve babamla kayak tatiline çıktık.

et je suis allé en vacances au ski avec mon père.

Göletin üstünde kayak yapmak tehlikelidir.

Faire du patin à glace sur la mare est dangereux.

Biz Kanada'da kayak yapmaya gittik.

Nous sommes allés skier au Canada.

Onunla kayak yapmaya gitmek istiyorum.

J'aimerais aller skier avec elle.

Ben kışın kayak yapmaya giderdim.

Je partais souvent faire du ski en hiver.

- Tom kayak yapıyor.
- Tom kayıyor.

Tom est en train de faire du ski.

Kayak yapmaya gitmek ister misiniz?

Avez-vous envie d'aller skier ?

Kayak yapmaya gitmek ister misin?

As-tu envie d'aller skier ?

Ben kayak yapmayı öğrenmek istiyorum.

Je veux apprendre à skier.

Kış boyunca kayak yapmaya gitti.

Il est allé faire du ski en hiver.

Pist dışında kayak yaparken düştü.

Il est tombé en skiant hors-piste.

Her Kış Hokkaido'da kayak yapar.

Il skie à Hokkaido tous les hivers.

Hiç kayak yapmaya gittin mi?

- As-tu déjà fait du ski ?
- Êtes-vous déjà allé faire du ski ?
- Êtes-vous déjà allée faire du ski ?
- Êtes-vous déjà allés faire du ski ?
- Êtes-vous déjà allées faire du ski ?

Bence Tom, kayak yapmaktan hoşlanmıyor.

Je pense que Tom n'aime pas skier.

Tom'un kayak yapmaktan hoşlandığını sanmıyorum.

Je ne pense pas que Tom aime skier.

- Kayak yapabilir misin?
- Kayabilir misin?

- Savez-vous faire du ski ?
- Sais-tu faire du ski ?

Tom bir kayak kazası geçirdi.

Tom a eu un accident de ski.

Üç yıldır bir kayak öğretmeniyim.

Je suis moniteur de ski depuis trois ans.

Kayak benim en sevdiğim spor.

Le ski est mon sport préféré.

Tom nasıl kayak yapacağını bilmiyor.

Tom ne sait pas skier.

Tom'la kayak yapmaya gitmek istiyorum.

Je veux aller skier avec Tom.

Sonra üçüncü şey - bam! - Kayak. Ne?

Ensuite vient le troisième élément, Boum ! Kayak. Quoi ?

Yeni bir çift kayak almam lazım.

Je dois m'acheter une nouvelle paire de skis.

Tom kardeşi kadar iyi kayak yapabilir.

Tom peut skier aussi bien que son frère.

O, kayak yapmak için deli oluyor.

Il est fou de ski.

Ben bazı kayak botları almak istiyorum.

Je veux acheter des chaussures de ski.

Kız arkadaşımla kayak yapmaya gitmeyi planlıyorum.

J'ai l'intention d'aller skier avec ma copine.

Her Kış Nozawa'ya kayak yapmaya giderler.

Ils vont skier à Nozawa chaque hiver.

Yılda kaç kez kayak yapmaya gidersin?

- Combien de fois par an allez-vous skier ?
- Combien de fois par an vas-tu skier ?

Geçen kış Kanada'da kayak yapmaya gittim.

Je suis allé skier au Canada l'hiver dernier.

Kayak yapma hakkında bir kitap okuyorum.

Je lis un livre sur le ski.

Tom kendi kendine kayak yapmayı öğrendi.

Tom a appris à skier tout seul.

Ben çok sık kayak yapmaya giderim.

Je vais très souvent skier.

Sam, ocak ayında kayak yapmaya gitti.

Sam est allé skier en janvier.

Ailem her kış kayak yapmaya gider.

Ma famille part skier chaque hiver.

Kışın sık sık kayak yapmaya gittik.

- Nous allions souvent skier durant l'hiver.
- Nous allions souvent skier au cours de l'hiver.

Bir çift yeni kayak almak zorundayım.

Je dois m'acheter une nouvelle paire de skis.

Ben kayak botları satın almak istiyorum.

Je veux acheter des chaussures de ski.

Tom kayak yapmasını kendi kendine öğrendi.

Tom a appris à skier tout seul.

- Bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
- Bir çift kayak ayakkabısı satın almak istiyorum.

Je veux acheter une paire de chaussures de ski.

Onlar her zaman kışın kayak yapmaya gider.

- Ils vont toujours skier en hiver.
- Elles vont toujours au ski en hiver.

Ben bir çocukken kayak yapmaya çok gittim.

- Je suis beaucoup allé skier, étant enfant.
- Enfant, je suis beaucoup allé skier.

Kayak yapmayı yüzmekten çok daha fazla severim.

J'aime beaucoup plus skier que nager.

Bu kış ilk defa kayak yapmaya gittim.

Je suis allé skier pour la première fois cet hiver.

Geçen kış kayak yapmak için Kanada'ya gittim.

Je suis allé skier au Canada l'hiver dernier.

Sadece bizimle kayak yapmaya gitmek isteyebileceğini düşündüm.

- J'ai simplement pensé qu'il se pourrait que tu veuilles venir skier avec nous.
- J'ai simplement pensé qu'il se pourrait que vous vouliez venir skier avec nous.

O erkek kardeşi kadar güzel kayak yapabilir.

Elle peut skier aussi bien que son frère.

Tom, Mary'nin genellikle nerede kayak yaptığını bilmiyor.

- Tom ne sait pas où Marie a l'habitude d'aller skier.
- Tom ignore où Marie a l'habitude d'aller skier.

Tom, Mary'nin nereye kayak yapmaya gittiğini bilmiyordu.

Tom ne savait pas où Marie était allée skier.

Tom gerçekten çok iyi kayak yapmayı bilmiyor.

Tom ne sait vraiment pas très bien skier.

O, birlikte kayak yapmaya gitmek istediğim son kişidir.

Il est la dernière personne avec qui je voudrais aller skier.

O Bob'un ona kayak yapmayı öğretmesini rica etti.

Elle demanda à Bob de lui apprendre à skier.

Yeni yağmış kar üzerinde kayak yapmak çok eğlenceli.

- C'est très amusant de skier dans la neige fraîche.
- Il est très amusant de skier dans la neige fraîche.

Diskoda dans etmeyi kayak yapmaktan daha çok seviyor.

Danser en boîte lui plaît mieux que de skier.

Küçük kız kardeşim ona nasıl kayak yapacağını öğretmemi istedi.

Ma petite sœur m'a demandé de lui apprendre à skier.

- Kaymak için dağa gittik.
- Kayak yapmak için dağa gittik.

Nous avons été à la montagne pour skier.

Japonya'nın kuzeyinde yaşayan insanlar kışın karda kayak yapmanın tadını çıkarır.

Les habitants du nord du Japon aiment skier l'hiver.

O hiç yüzemiyor ama kayak yapmaya gelince o en iyidir.

Il ne sait pas du tout nager, mais quand il faut skier, c'est le meilleur.

Kışın Chamonix'te çok kar vardır ve insanlar orada kayak yapmaya giderler.

Il y a beaucoup de neige à Chamonix l'hiver et on y fait du ski.

- Tom sadece Mary kadar iyi kayabilir.
- Tom Mary kadar iyi kayak yapabilir.

Tom peut skier tout aussi bien que Mary.