Translation of "Karanlıkta" in French

0.007 sec.

Examples of using "Karanlıkta" in a sentence and their french translations:

Karanlıkta ışıyorlar.

Elles brillent dans le noir,

Karanlıkta uyumak tehlikelidir.

C'est dangereux de dormir dans le noir.

Baykuş karanlıkta görebilir.

- Les chouettes peuvent voir la nuit.
- La chouette peut voir dans l'obscurité.

O, karanlıkta kayboldu.

Elle disparut dans l'obscurité.

Baykuşlar karanlıkta görebilirler.

Les hiboux peuvent voir dans le noir.

O karanlıkta parlıyor.

Ça luit dans l'obscurité.

Tom karanlıkta oturdu.

Tom s'est assis dans l'obscurité.

Karanlıkta kaybolmaktan korkuyordum.

J'avais peur de me perdre dans le noir.

Köpekler karanlıkta görebilirler.

Les chiens peuvent voir dans le noir.

Kediler karanlıkta görebilirler.

Les chats peuvent voir dans le noir.

Bütün hayatınızı karanlıkta geçirseniz

Si vous passez votre vie entière dans le noir,

Zifiri karanlıkta ava çıkmış.

opère dans l'obscurité.

Maymunumuz zifiri karanlıkta kayboldu.

Il est perdu dans le noir complet.

Biz bu karanlıkta göremeyiz.

C'est bien trop sombre pour l'œil humain.

Karanlıkta bir şey kıpırdıyordu.

Quelque chose bougeait dans l'obscurité.

Oğlan karanlıkta yatmaktan korkar.

Le garçon a peur d'aller se coucher dans le noir.

Bir kedi karanlıkta görebilir.

- Un chat peut voir dans le noir.
- Un chat peut voir dans l'obscurité.

Bütün kediler karanlıkta gridir.

La nuit tous les chats sont gris.

Karanlıkta bir şekil belirdi.

Une forme est apparue dans l'ombre.

Karanlıkta yalnız olmaktan korktum.

J'avais peur d'être toute seule dans le noir.

Neden karanlıkta yalnız oturuyorsun?

- Pourquoi es-tu assis seul dans le noir ?
- Pourquoi es-tu assise seule dans le noir ?

Karanlıkta bir şekil gördüm.

Je vis une forme dans l'obscurité.

Bir köpek karanlıkta görebilir.

Un chien peut voir dans l'obscurité.

Karanlıkta bir şey arıyordu.

Il cherchait quelque chose dans le noir.

Karanlıkta gizlenen şeyleri ortaya çıkarır.

Et révéler ce qui se cache dans l'obscurité.

Karanlıkta uzun mesafeli çağrı yapıyorlar.

Des appels longue distance à travers les ombres.

Kedilerin karanlıkta görme yetileri vardır.

- Les chats peuvent voir dans l'obscurité.
- Les chats ont la faculté de voir dans le noir.
- Les chats sont nyctalopes.

Onları sonsuza dek karanlıkta saklayamayız.

Nous ne pouvons pas les garder dans le noir pour toujours.

Çocuk karanlıkta yalnız bırakılmaktan korkuyordu.

L'enfant avait peur d'être laissé seul dans le noir.

Kediler gerçekten karanlıkta görebilir mi?

Est-ce que les chats peuvent vraiment voir dans le noir ?

Kediler karanlıkta görme kapasitesine sahiptirler.

Les chats sont nyctalopes.

Karanlıkta bir kırmızı ışık parlıyordu.

Une lumière rouge luisait dans l'obscurité.

Tom karanlıkta akşam yemeği yedi.

Tom dîna dans le noir.

Onu karanlıkta yapmaya alışık değilim.

- Je ne suis pas habitué à faire ça dans le noir.
- Je ne suis pas habituée à faire ça dans l'obscurité.

Karanlıkta yaptıkları şeyler hiç filme alınmamıştı.

Leurs activités nocturnes n'avaient jamais été filmées.

Timsahların karanlıkta iyi gören gözleri vardır.

Les yeux des crocodiles voient bien dans le noir.

Ve tüm bu referandum karanlıkta gerçekleşti

Tout ce référendum a été obscur

Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.

Elle pond ses œufs tout au fond, dans le noir. On ne les voit pas.

Çabuk, lambayı söndür, karanlıkta saklanmak istiyorum.

Vite soufflons la lampe, afin de nous cacher dans les ténèbres!

Çitaların karanlıkta avlanabileceğine çok az kişi inanırdı.

Peu de gens pensaient que les guépards chassaient la nuit.

Karanlıkta iletişim kuran gizli hayvanların çağrıları bunlar.

Les appels d'animaux cachés, communiquant dans le noir.

Koku, karanlıkta sinyal yollamanın güçlü bir aracı.

C'est un outil puissant pour envoyer des signaux dans l'obscurité.

Karanlıkta keşfe çıkarak... ...yeni davranışlar da ortaya çıkarıyoruz.

En explorant de nuit, on révèle également de nouveaux comportements.

Karanlıkta yol alırken üstüne yapışan remora kortejini saymazsak.

À l'exception des rémoras qui l'accompagnent dans son voyage dans l'obscurité.

Ne karanlıkta yat ne de kara düş gör

ni mentir dans le noir ni rêver noir

Bunu birkaç saat açık bırakıp alaca karanlıkta kontrol edeceğiz.

On va la laisser quelques heures et on vérifiera avant l'aube.

Bunu birkaç saatliğine bırakacağız ve alaca karanlıkta kontrol edeceğiz.

On va la laisser quelques heures et on vérifiera avant l'aube.

Fakat bu engin, tekdüze kumullarda karanlıkta yol bulmak zor.

Mais difficile de se repérer la nuit dans les vastes dunes monotones.

Tehlike karanlıkta kol gezerken onları yalnız bırakma riskine giremez.

Le danger rôdant dans l'ombre, elle ne peut risquer de les laisser seuls.

Oselolar karanlıkta daha da iyi görür. Eve dönme vakti.

Un ocelot voit encore mieux dans le noir. Il faut rentrer.

Gözlerini pek kullanmaz. Onun yerine karanlıkta yolunu koklayarak bulur.

Elle se sert peu de ses yeux et laisse son odorat la guider dans le noir.

İyi de eder. Karanlıkta nelerin gezindiği hiç belli olmaz.

Il vaut mieux. On ne sait jamais ce qui rôde dans l'ombre.

Ay'sız bir gecede termal görüntüleme yapan bir kamera karanlıkta görebilir.

Par une nuit sans lune, une caméra à imagerie thermique peut voir dans le noir.

Filler karanlıkta bizden iyi görür ama aslanın yanına bile yaklaşamazlar.

Les éléphants voient mieux que nous dans le noir, mais pas aussi bien qu'un lion.

Bu ayı, karanlıkta iki kat daha iyi balık tutabildiğini öğrenmiş.

Cet ours a appris qu'il pouvait être deux fois plus efficace de pêcher de nuit.

Ama sıcak yağmur ormanı geceleri sayesinde karanlıkta da iş görebiliyor.

Mais la chaleur des nuits de la jungle lui permet de rester actif le soir venu.

Vampir yarasalar en çok en kara gecelerde harekete geçer. Karanlıkta kan peşindedirler.

Les chauves-souris vampires sont plus actives lors des nuits les plus sombres. Elles cherchent du sang dans l'obscurité.

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

Plus haut, une caméra thermique révèle un autre chasseur tapi dans les ombres.

Devasa gözleri ışığı âdeta kana kana içiyor. Böylece karanlıkta çok çevik hareket edebiliyor.

Ses grands yeux absorbent la lumière... et lui confèrent une agilité remarquable dans l'obscurité.

O karanlıkta otururken bilgisayarında yazı yazıyor, cıvıl cıvıl öten sabah kuşlarının sesini duyuyor ve bütün gece uyumadığını fark ediyor- fakat uykusuzluk hastası hâlâ uyumayı reddediyor.

Assis dans le noir, écrivant sur son ordinateur, il entend le bruit des oiseaux qui piaillent le matin, et réalise qu'il est resté éveillé toute la nuit ; mais l'insomniaque refuse encore de dormir.