Translation of "Yaptırmak" in English

0.019 sec.

Examples of using "Yaptırmak" in a sentence and their english translations:

Saçımı yaptırmak zorundayım.

I've got to fix my hair.

Bunu yaptırmak istiyorum.

I want to get this done.

Rezervasyon yaptırmak zorundasın.

You have to make a reservation.

Onu yaptırmak zorundayız.

We've got to get it done.

Bir rezervasyon yaptırmak istiyorum.

I'd like to make a reservation.

Sadece işimi yaptırmak istiyorum.

I just want to get my work done.

Bazı şeyler yaptırmak istiyorum.

I want to get some stuff done.

Bugün bunu yaptırmak istiyorum.

I want to get this done today.

Bunu şimdi yaptırmak zorundayız.

- We have to get it done now.
- We have to do it now.

Onu yaptırmak zaman alacak.

It'll take time to get that done.

- Saçını yaptırmak için kuaföre gitti.
- Saçlarını yaptırmak için kuaföre gitti.

She went to the hairdresser's to have her hair done.

Bir otel rezervasyonu yaptırmak istiyorum.

I'd like a hotel reservation.

İşi yaptırmak için çok çalıştı.

She worked hard to get the work done.

Gerçekten bu işi yaptırmak istiyorum.

I really want to get this work done.

Soru bunu zamanında nasıl yaptırmak.

The question is how to get this done in time.

Bunu yaptırmak için ödeme yaptım.

I paid to have this done.

Bugün bunu gerçekten yaptırmak zorundayım.

I really have to get this done today.

Ne tür dövme yaptırmak istiyorsun?

What kind of tattoo do you want to get?

Bunu yaptırmak biraz zaman alacak.

It's going to take a while to get this done.

Bunu yaptırmak biraz zamanımı alacak.

It's going to take me a while to get this done.

Dövme yaptırmak aptalca bir fikir.

Getting a tattoo is a stupid idea.

Yarın bir test yaptırmak zorundayım.

I have to take a test tomorrow.

Tom işleri çabucak yaptırmak istedi.

Tom wanted to get things done quickly.

Biz sadece onu yaptırmak zorundaydık.

We just had to get it done.

Biz sadece bunu yaptırmak istiyoruz.

We just want to get this done.

Bu işi yaptırmak zaman alacak.

It's going to take time to get that done.

Tom göğsünde dövme yaptırmak istemiyor.

Tom doesn't want to get a tattoo on his chest.

Göğsüme bir dövme yaptırmak istiyorum.

I want to get a tattoo on my chest.

HIV testi yaptırmak ister misiniz?

Would you like to be tested for HIV?

- O işi yaptırmak için beni zorladı.
- O görevi bana yaptırmak için beni zorladı.

She forced that task on me.

O da belge yaptırmak için geldi.

And he went to get documents.

Bu akşam için rezervasyon yaptırmak istiyorum.

I'd like to make a reservation for tonight.

Bunu yaptırmak için bir saatin var.

You have one hour to get this done.

Tom göğsüne bir dövme yaptırmak istiyor.

Tom wants to get a tattoo on his chest.

Ben bir koltuk rezervasyonu yaptırmak istiyorum.

I'd like to reserve a seat.

Bunu yaptırmak için bir haftan vardı.

You had a week to get this done.

İşi yaptırmak için hepimiz dışarı çıktık.

We went all out to get the job done.

Bir yürüyüş yaptırmak için onu çıkardım.

I took him out for a walk.

Köpeğe banyo yaptırmak için kimin sırası?

Whose turn is it to give the dog a bath?

Tek kişilik oda rezervasyonu yaptırmak istiyorum.

I'd like to reserve a single room.

Onu yaptırmak için elimden geleni yapıyorum.

I'm trying my best to get it done.

Tom sadece işleri şimdi yaptırmak istiyor.

Tom just wants things done now.

Bugün bunu yaptırmak için çok kararlıyım.

I'm very determined to get this done today.

Eve gitmeden önce bunu yaptırmak zorundasın.

You've got to get this done before you can go home.

Onu Tom'a yaptırmak için çok uğraştım.

I tried really hard to get Tom to do that.

Tom bir test daha yaptırmak zorunda.

Tom has to take one more test.

Lütfen bana ne yaptırmak istediğini söyle.

Please tell me what you want done.

Tom göğsünde bir dövme yaptırmak istemedi.

Tom didn't want to get a tattoo on his chest.

Tom göğsünde bir dövme yaptırmak istedi.

Tom wanted to get a tattoo on his chest.

Tom bunu yaptırmak için acele ediyor.

Tom is in a hurry to get that done.

Yarın akşam yemeği için rezervasyonlar yaptırmak istiyorum.

I'd like to make reservations for dinner tomorrow.

Bir şey yaptırmak istiyorsan, onu kendin yap!

If you want something done, do it yourself!

Önümüzdeki pazartesi günü için rezervasyon yaptırmak istiyorum.

I'd like to make a reservation for next Monday.

Bunu yaptırmak için bir yol bulabileceğimize eminim.

- I'm sure we can figure out a way to get this done.
- I'm sure that we can figure out a way to get this done.

Göğüs kanseri için bir test yaptırmak istiyorum.

I'd like to have a test for breast cancer.

Tom için uçak rezervasyonu yaptırmak zorunda kaldım.

I had to book a flight for Tom.

Onlara bize bir indirim yaptırmak zor olacak.

Getting them to give us a discount will be difficult.

Bunu yaptırmak için Tom'un üç saati var.

Tom has three hours to get this done.

Tom işi zamanında yaptırmak için çok çalıştı.

Tom worked hard to get the work done on time.

Bunu yaptırmak için hâlâ yeterli zaman var.

There's still enough time to get this done.

Bunu yaptırmak için kendini tehlikeye atmak zorundasın.

In order to get it done, you'll have to take risks.

Bu şeyleri mümkün olduğunca çabuk yaptırmak istiyorum.

I want to get these things done as quickly as possible.

İstediğini yaptırmak için onu baştan çıkaracağına inanıyor.

He hopes to entice her into doing what he wants.

Tom bir kolera aşısı yaptırmak zorunda kaldı.

Tom had to get a cholera shot.

Onu yaptırmak için bir yol bulmak zorundayız.

We have to find a way to get that done.

Bunu zamanında yaptırmak için gerçekten çok çalıştım.

I worked really hard to get this done on time.

Otelinizde bir oda rezervasyonu yaptırmak mümkün mü?

Is it possible to reserve a room at your hotel?

Tom bunu Mary için birisine yaptırmak istiyor.

- Tom wants to get someone to do that for Mary.
- Tom wants to get somebody to do that for Mary.

Ben bu hafta sonu rezervasyon yaptırmak istiyorum.

I'd like to make a reservation for this weekend.

Onu yaptırmak için çok iyi bir yol biliyorum.

I know a very good way to get it done.

Yarın saat 6 için bir rezervasyon yaptırmak istiyorum.

I'd like to make a reservation for 6 p.m. tomorrow.

Ben bunu zamanında yaptırmak için ihtiyacı vurgulamak istiyorum.

I want to emphasize the need to get this done on time.

Bir şey yaptırmak istiyorsan onu çoğunlukla kendin yapmalısın.

If you want something done, you often have to do it yourself.

Bunu zamanında yaptırmak için bir yol bulabileceğimizden eminim.

I'm sure we can figure out a way to get this done on time.

Bir şeyi doğru yaptırmak istiyorsan onu kendin yapmalısın.

If you want something done right, you have to do it yourself.

Annem her pazartesi dişlerini yaptırmak için dişçiye gider.

My mother goes to the dentist every Monday to get her teeth fixed.

- Saçınızın nasıl yapılmasını istersiniz?
- Saçınızı nasıl yaptırmak istersiniz?

How would you like your hair done?

Tom işleri yaptırmak için sorun yaşıyor gibi görünüyor.

Tom seems to be having trouble getting things done.

Onun için bir uçak bileti rezervasyonu yaptırmak zorundaydım.

I had to book a flight for her.

Yarın golf oynamak için bir rezervasyon yaptırmak istiyorum.

I'd like to make a reservation to play golf tomorrow.

Köpeğinize egzersiz yaptırmak için en sevdiğiniz şey nedir?

What's your favorite way to exercise your dog?

Tom'un işi yaptırmak için kesinlikle yeterli zamanı var.

Tom definitely had enough time to get the job done.

Biz sadece bunu yaptırmak için bir yol bulmalıyız.

We've just got to find a way to get this done.

Onu yaptırmak ne kadar sürerse sürsün onu yapacağız.

We'll do whatever it takes to get that done.

Bu işi yaptırmak en az üç saat sürerdi.

It would take at least three hours to get this done.

Tom bugün bunu yaptırmak için elinden geleni yapıyor.

Tom is doing his best to get that done today.

Tom'a ev ödevini yaptırmak için zor zaman geçiriyorum.

I'm having a hard time getting Tom to do his homework.

Almayı istediğimiz derslere kayıt yaptırmak için yarın okula gidiyoruz.

Tomorrow we go to school to sign up for the classes we want to take.

Tom 2.30'dan önce onu yaptırmak için çok çalışıyor.

Tom is trying very hard to get that done before 2:30.

Bunu yaptırmak için yarın 2.30'a kadar zamanınız var.

You've got until 2:30 tomorrow to get this done.

Tom'a ev ödevini yaptırmak gerçekten o kadar kolay değil.

It's just not that easy to get Tom to do his homework.

Bunu yaptırmak için ekim ayına kadar kadar zamanımız var.

We have until October to get this done.

Bunu yaptırmak için üç saatten daha az zamanımız var.

We've got less than three hours to get this done.

Bir şey yaptırmak istiyorsan bunu meşgul bir insanın yapmasını iste.

If you want something done, ask a busy person to do it.

Bunu yaptırmak için hala yeterli zamanım var gibi görünüyor, sanırım.

I still have just enough time to get this done, I think.

Tom Mary'ye her şeyi yaptırmak için yeterli zamanını olmadığını söyledi.

Tom told Mary that he didn't have enough time to get everything done.

Evimize yeni bir çatı yaptırmak bize çok paraya mal olacak.

It'll cost us a lot of money to put a new roof on our house.

Tom, günün sonuna kadar işi yaptırmak için elinden geleni yaptı.

Tom did his best to get the job done by the end of the day.

İlginç bir kişi olmak için aklınızı beslemek ve egzersiz yaptırmak zorundasınız.

To be an interesting person you have to feed and exercise your mind.

Her şeyi yaptırmak için bir günde yeterli saat yok gibi görünüyor.

It seems like there are never enough hours in a day to get everything done.