Translation of "Yüzen" in English

0.008 sec.

Examples of using "Yüzen" in a sentence and their english translations:

- Nehirde yüzen delikanlı kimdir?
- Nehirde yüzen çocuk kimdir?

Who is the boy swimming in the river?

Hâlâ yüzen hapishanede tutukluydu.

he was still on the boat, locked in that jail cell.

Havuzda yüzen kız kuzenimdir.

The girl swimming in the pool is my cousin.

Gökyüzünde yüzen bulutlar harika.

The clouds floating in the sky are beautiful.

Nehirde yüzen adam kim?

Who's that guy swimming in the river?

Şu yüzen çocuğa bak.

- Look at that boy who is swimming.
- Look at that boy who's swimming.

Uzayda yüzen ilk insandı.

He was the first man to float in space.

Orada yüzen çocuk kim?

- Who is the boy that is swimming over there?
- Who's the boy swimming over there?
- Who's the boy that's swimming over there?

Mikrofiberler dünyanın okyanuslarında yüzen...

doing laundry adds up, making microfibers a huge contributor to the nearly

Titanic yüzen bir şehirdi.

The Titanic was a city afloat.

Yüzen bir duba hapishanemiz var

we have a floating prison barge that sits out there

Suda yüzen balığı görebiliyor musun?

Can you see fish swimming in the water?

Yüzen çocuk benim erkek kardeşim.

The swimming boy is my brother.

Benim yüzen evimi beğeniyor musun?

Do you like my floating house?

Nehirde yüzen adam benim arkadaşım.

The man swimming in the river is my friend.

Tom bir yüzen evde yaşıyor.

Tom lives on a houseboat.

Suyumda yüzen bir şey var.

There's something floating in my water.

Orada yüzen o çocuk kim?

Who's that boy swimming over there?

Suda yüzen bazı küçük balıkları görebiliyorum.

I can see some small fish swimming about in the water.

Tekne yüzen bir buz tarafından parçalandı.

The boat was broken by the floating ice.

Tom havuzda yüzen bir şey gördü.

Tom saw something floating in the pool.

Bu gölet etrafta yüzen sazanlarla dolu.

This pond is full of carp swimming around.

Gölde yüzen binlerce ölü balık bulundu.

Thousands of dead fish have been found floating in the lake.

Tom rıhtıma oturmuş, yüzen çocuklara bakıyordu.

Tom sat on the dock, looking at children swimming.

Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı.

The fisherman saved himself by means of a floating board.

Oda havada yüzen toz zerrelerinin dışında boş.

The room is empty apart from the speck of dust floating in the air.

Tom gölde yüzen bazı ölü balıklar gördü.

Tom saw some dead fish floating on the lake.

Aniden bizim yolumuzda yüzen bir köpekbalığı gördük.

Suddenly we saw a shark swimming our way.

Orada yüzen o çocuk, o da kim?

That boy who's swimming there, who is that?

Aramızda açık ara en iyi yüzen oydu.

Of us all, he was by far the best swimmer.

En bolluk içinde yüzen sularından biri hâline getiriyor.

that fuel some of the most bountiful waters on the planet.

- Nehirde yüzen kızı gördüm.
- Kızın nehirde yüzdüğünü gördüm.

I saw the girl swimming in the river.

Genetik mühendisliği sayesinde artık lavda yüzen penguenler var.

Thanks to genetic engineering, there are now penguins that swim in lava.

Tom,onları koyduğu kavanozda yüzen kurbağa yavrularını izledi.

Tom watched the tadpoles swimming in the jar that he'd put them in.

Tom ve Meryem yüzen evde rahatlatıcı bir hafta geçirdiler.

Tom and Mary spent a relaxing week on a houseboat.

Tom ve Meryem yüzen evde bir hafta geçirip dinlendiler.

Tom and Mary spent a week relaxing on a houseboat.

Tom yatak odasındaki akvaryumda yüzen tropik balıklara bakarak oturdu.

Tom sat staring at the tropical fish swimming around in the aquarium in his bedroom.

Bir gider tesisi ve balık pazarı arasında Doğu Gölü'nde yüzen

a floating jail barge that sits on the East River

Burada duralım. Bu yüzen yer kabuğu da çarpışıyor mu yoksa?

Let's stop here. Does this floating earth crust also collide?

Temiz bir nehir kasabamızda akar ve onun içinde yüzen bir sürü sazan görebiliriz.

A clean river flows through our town, and we can see many carp swimming in it.